Epidemik Öfke ve Saldırganlık: Karanlıktan Aydınlığa Çıkma Üzerine

Rembrandt, resimlerini önce eşit derecede kahverengi bir tabaka sürerek hazırlardı. Bu resminin fonunu oluştururdu. Sonrasında tuvalin yüzeyindeki parlak alanları yerleştirirdi. Kullandığı teknik karanlıktan aydınlığa çıkmak gibiydi. Otoportreleri ile ön plana çıkan Rembrandt, zamanın nasıl akıp gittiğinin farkında olduğunu ve bu süreç içerisinde uğradığı değişimi 17. Yüzyılda ortaya çıkan geniş düz aynalara bakarak incelemiş ve kendini bilmeye atıfta bulunmuştur. Peki biz hayatımızdaki fonun dışına ne kadar çıkabiliyoruz? Gölgelerin içinden sıyrılmak veya gölgeler içinde kaybolmak hangisini tercih edersiniz?

Son zamanlarda toplumda yaşanan öfke ve şiddet olayları tıpkı bir salgın gibi arttığından dolayı “epidemik öfke” kavramını kullanmayı uygun buldum.

Birey ve toplum birbirinden ayrı olarak değerlendirilemez. Bütünsel iyi oluştan söz edebilmenin yolu psikolojik ve sosyolojik değişimlerle mümkün olur. 

Öfke normal bir duygudur

Öfke diğer duygular gibi hissetmemiz gereken temel duygulardandır. Sağlıklı olup olmadığını belirleyen şey, davranışa dökülme şeklidir. Kapitalist sistem, bizde duygularımızı bastırmamız, güçlü, dışa dönük ve girişken olmamız gerektiği algısını yaratıyor. Böylelikle yaşadığımız duyguları etiketliyor ve öfke duygusunun diğer duyguları örtmesine izin vererek kendimizi güçlü göstermeye çalışıyoruz. Bu da öfkenin yıkıcı hale gelmesine ve gerçekte hissettiğimiz duygunun yerini almasına sebep oluyor. İnsanlarla iletişimimiz bozulurken, kendimizi öfkenin yıkıcı etkisinin sebep olduğu suçluluk ve yetersizlik duyguları ile savaşırken buluyoruz.  

Peki, kadın cinayetlerini tek bir duygu üzerinden açıklarsak basite indirgemiş olmaz mıyız?

“Öfkesine hakim olamadı.”, “Madde etkisindeydi.”, “Psikolojik tedavi görüyordu.” Haberlerde sunulan bu tarz gerekçeler, toplumda ötekileştirdiğimiz bir gruba atfedilen şiddet ve cinayetlerin,  toplumun dışındaymış gibi algılanmasını sağlıyor. “Toplumun sağlıklı bir bireyi değildi.” Algısını oluşturduğu için de başımıza gelme ihtimali çok düşükmüş gibi hissediyoruz. Gerekçelere bir de şu açıdan bakalım; madde bağımlılığı, öfkenin davranışsal yıkıcılığı ya da psikolojik tedavi görüyor olmanın gerekçe olarak gösterilmesi tek bir cinsiyete atfedilebilir mi? Cinsiyetler açısından baktığımızda toplum içindeki dezavantajlı grup kadınlar değil mi? 

Suçlunun cezalandırılması noktasında yaşanan toplumsal bir problemi bireye indirgeyerek ruhsal rahatsızlıkları suçta hafifletici sebep olarak kullanıyor olmak bu tarz olayların yaşanma olasılığını artırır.

Gerekçe sunmak yerine, gerekçelerle ilgili alınan önlemler ve yaptırımlar konuşulmadığı sürece karanlıktan aydınlığa çıkabilmemiz ne kadar mümkün olabilir?

İçinde bulunduğumuz distopya normalimiz mi oluyor?

Kadına yönelik taciz, şiddet, tecavüz olayları sonrasında çıkan haberlerde kronolojik sıra; tutuklandı- serbest bırakıldı- (sosyal medyadaki tepkiler sebebiyle) tutuklandı- serbest bırakıldı. Kişiler, yer ve zaman değişse de bu sıralama değişmiyor. 

Öncelikle şunu kabullenelim. Bu olaylar az sayıda değil, hepimizin başına gelebilir. Çalıştığım danışanlar arasında bu tarz problemlerle gelen çoğu danışan, yaptırım olmadığı, gidecek yerleri veya ekonomik durumları iyi olmadıkları için sessiz kalıyorlar. “Neden şikayetçi olmadı?” sorusunu sormadan önce şikayetçi olduktan sonraki süreçte neler olduğuna bakmak gerekiyor. Şikayetçi olmak hayatını tehlikeye atmasına sebep oluyorsa şikayetçi olabilmesi ne kadar mümkün? 

Sansürsüz şiddet görüntüleri 

Sosyal medyada, şiddete uğrayan kadın bedeni tüm çıplaklığıyla sergileniyor. Bu suça meyilli insanlara kılavuz niteliğinde olurken, diğerlerinin de şiddeti normalleştirmesine veya şiddete duyarsızlaşmasına neden oluyor. Zarar görmüş bedene yabancılaşma ve donuklukla beraber travmatize oluyoruz.

Burada olayın psikolojik boyutundan detaylı bir şekilde bahsetmek isterdim. Ancak dıştan içe doğru çürüyen bir sistemde sadece bireyi ele almak yaşanan olayların üstünü örtmekten başka bir anlam taşımayacaktır. 

Instagram

Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio

Popüler İçerikler

Tolunay Kafkas, "El Sıkmama" Olayına Müdahil Oldu: Hedefinde Volkan Demirel Var
Okullardaki Yılbaşı Kutlamalarına Gelen Yasağa Mustafa Sandal'dan "Onlara İnat 'Duble' Kutlayacağız!" Tepkisi
Sosyal Medyada Süren Öğretmenlik Tartışması: Az Çalışıp Çok mu Maaş Alıyorlar?