Entelektüel Doğulur mu Yoksa Olunur mu? Binlerce Yıllık Tartışmaya Sonunda Bir Açıklık Getiriyoruz!

Yüzyıllardır hem dünyada hem de ülkemizde epeyce tartışılan bir konu var: Kişinin sonradan entelektüel olup olmayacağı sorunsalı. Bu bağlamda geçtiğimiz günlerde Twitter'da bir kullanıcı hocasının kendisine 'anneannesi üniversite mezunu olmayan biri akademisyen olmamalı' dediğini ifade etmişti. Bu tweetin üstüne çıkan tartışmanın köklerinin aslında nereye dayandığını sizlere anlatmaya ve olabildiğince cevaplamaya çalıştık. Bakalım siz ne düşüneceksiniz...

Geçtiğimiz günlerde Twitter’da @YagciAlper adlı bir kullanıcı epey ses getiren bir flood yayınladı.

twitter.com

Kendisi tweetlerinde Konda’nın 2017 yılındaki verilerine göre Türkiye’deki yetişkin nüfus içinde annesi üniversite mezunu olanların oranının %2 civarında,

Ve de lise mezunu olanların %6 civarında olduğunu ifade etti. Bu bağlamda Alper Bey eğitim durumunun ailenin ekonomik durumu ile bağlantılı olabileceğini ancak tek neden de olmadığını düşündüğünü söyledi.

twitter.com

Tabii bu görüşe katılan kadar katılmayan da oldu. Size burada bahsetmiştik:

Annelerimizin Eğitim Durumunun Dedelerimizin Zenginliğiyle Bağlantılı Olduğunu Belirten Twitter Kullanıcısı

“Mülkiye’de bir hocam, ‘anneannesi üniversite mezunu olmayan biri akademisyen olmamalı’ derdi.” diyen @ugurkocager adlı Twitter kullanıcısına ise,

twitter.com

Ömer Faruk Topal’dan yanıt geldi.👇

twitter.com

Şimdi bu noktada tartışmanın neresinde olduğumuzdan ziyade işin tarihsel boyutuna ve her iki tarafın da kendince haklı gerekçelerine bakalım.

Oğuz Atay’ın ‘Bir Bilim Adamının Romanı: Mustafa İlhan’ romanından bir bölümle başlayalım meseleye:

Bir gün bir üniversite öğrencisi hocasının yanına gidiyor ve kendisine ‘ne olmak istiyorsun’ sorusu yöneltiliyor.

Entelektüel olmak istediğini dile getiren öğrenciye hocası ‘senden entelektüel olmaz’ yanıtını veriyor.

Tabii öğrenci de bu duruma alınarak ‘Dersinizi 3 sene önce alıp geçtim. Dersinizi almama rağmen hala bütün derslerinize giriyorum. 300 kişilik sınıfta 30 kişi bile dersinize girmiyor. Şu gördüğünüz okulda en çok okuyan öğrenci benim. 1 tek kişi daha gösterebilir misiniz benim gibi okuyan, araştıran ve sizinle sınıfın ortasında yeri gelince sert tartışmalara giren?’ diyor.

Hocasından yine ‘senden entelektüel olmaz’ lafını duyan öğrenci sinirlenerek ‘İyi benden olmasın, Doçentlik tezlerine bile kaynak hazırladığım, konular önerdiğim şu gördüğünüz hocalarımızdan olsun!’ diyor.

“Senden çok iyi bir araştırmacı yazar olur. Ama entelektüel olmaz. Nedenine gelince, sana entelektüel olamazsın dediğimde, bana bir entelektüel gibi ‘Niçin olmaz’ diye sormadın, aksine bir köylü gibi kızdın, alındın ve hiddetlendin…”

“Yazarlık bilgi işidir. Entelektüellik bilgi değil, davranış biçimidir. Bir insanın entelektüel olması için en az 3 kuşak ailesinin okuması gerekir. Ben çok okuyan bir adamım ama entelektüel değilim.”

“Hayata senin tepkilerini veriyorum. Oğlum da çok okuyan birisi… O da yetmez ancak entelektüel olmaya ondan sonra gelecek nesillerle başlanır.”

“Şu okulun önüne bak. Hepsi son model araba dolu ve hepsi hocalara ait… Her iki senede bir de model yenilerler. Gerçekten böyle bir yenilenmeye ihtiyaçları var mı? Niçin bu şekilde yaşıyorlar?”

“Çünkü o yüksek unvanlarla gördüğün hocalarının kariyerleri ve diplomaları ne kadar yüksek olursa olsun, ruhlarındaki insan bir feodal köylü. Güçlerini topluma kabul ettirmek için böyle hava atmak zorundalar. Gerçek bir entelektüel asla bu güdüyle hareket etmez.”

Atay’ın bu romanındaki profesörün anlatmak istediği temel bir ayrım var aslında. O da entelektüelliğin bir öğreti değil, davranış biçimi olması.

Bu nedenle de entelektüel, aydın ve münevver arasında ince olduğu kadar çarpıcı çizgiler var…

Günümüzde entelektüel kelimesini kelime anlamıyla kullanmıyoruz. Entelektüel aslında Latincedeki intellectus yani ‘anlamak’ sözcüğünden geliyor…

Ancak günümüzde bu kelime bilgi ve birikim gereken konularda yetkin / uzman olan kişiler için kullanılıyor.

Geçmişte okumuş ve bilgili olduğu düşünülen kişilere ‘münevver’ denilirdi.

‘Aydın’ kelimesi ise hem münevver olabilen hem de görgülü olduğu düşünülen kimselere söyleniyordu. Bu noktada görgü kelimesi Arapça ādāb yani 'آداب' sözcüğünden geldiğinden terbiye ve usül bilgisi anlamına geliyor.

Adabın öğretilebileceği düşünüldüğü gibi öğretilemeyeceğini savunan da pek çok insan var. Çünkü adap bahsi geçildiği gibi en az üç kuşak aileden gelen bilgilerle kültüre entegre olabileceği gibi sonradan öğretilebilen didaktik bir öğreti biçimi aslında.

Sizlere Bernard Shaw’ın ‘Pygmalion’ oyunundan başka bir örnek verelim. Oyunda Profesör Henry Higgins, konuşma gibi elle tutulur niteliklerin eğer yeterli doküman sağlanırsa ‘öğrenilebileceğine’ inanan bir bilim insanıydı.

Bu nedenle de oyunda ‘alt sınıf’ olarak nitelendirilen Eliza Doolittle’ı baştan yaratarak tabir-i caizse bir entelektüel yaratmaya çalışıyordu.

Şimdi size oyunun tüm detaylarını vererek spoiler vermeyelim ancak oyunun sonunda Eliza, Higgins’in tüm çabaları sayesinde gerçekten bir entelektüel oluyordu ya da olamıyordu. Aslında mesele burada başlıyor.

Oyunda şahsen beni fazlasıyla çok etkileyen bir sahne vardı: Eliza’ya katıldığı etkinlikteki soylular hayranlıkla ve aslında imrenerek bakıyorlardı.

İngilizcesinin nasıl bu kadar iyi olabileceğini düşünürlerken vardıkları sonuç fazlasıyla dikkat çekici:

‘Ancak bir yabancı İngilizceyi bu kadar iyi konuşabilir’ diyerek nitelendiriliyordu Eliza. Yani anlayacağınız bazen öğretiler, gerçekliğin üstüne çıkar.

Nuri Bilge Ceylan da ‘okullu’ oyunculara bu konuda kızıyordu hatırlarsanız:

Peki şimdi sonuç olarak entelektüel doğulur mu yoksa sonradan olunur mu derseniz, şahsi düşüncem hem doğulur hem de olunur.

twitter.com

Edward Said'e de selam gönderelim!🙃

Çünkü eğer yalnızca olunur dersek; on yıllarca harmanlanan hem sosyolojik hem de psikolojik pek çok kültürel öğretiyi çöpe atmış oluruz.

Ancak doğulur dersek de; kişisel gelişimi tamamlamış pek çok ünlü düşünürü harcamış oluruz. Örneğin, son zamanların en büyük isimlerinden biri olan sosyolog Anthony Giddens, ailesinin üniversite okuyan ilk üyesiydi.

twitter.com

Haydi yorumlara!

Bu içerikler de ilginizi çekebilir:

Hasan Dağı Patlarsa Ne Olur?
İlk Bakışta Sıradan Bir Düğüne Benzese de Gizli Detaylarıyla Hüzünlendiren Tablo: Arnolfini'nin Evlenmesi
Biraz da Son Bir Yılda Dolardan Daha Hızlı Artan Ev Kiraları ve Satılık Konut Ücretleri Hakkında Konuşalım!

Popüler İçerikler

Sokak Röportajı Nedeniyle Tutuklanmıştı: Dilruba Kayserilioğlu'nun Cezası Açıklandı
Cübbeli Ahmet’e Saldırı: Küfür Edip Boğazını Sıkmışlar
Şahan Gökbakar'ın Marmaris'te Bulunan Villasının Birinci Derece Sit Alanına Kaçak Yapıldığı İddia Edildi
YORUMLAR
19.11.2021

Kaleminize sağlık 🙏🏻

22.11.2021

Yetiştiğimiz çevreden üstümüze yapışan, bilinçaltımıza yuva yapan birçok olumsuz özellik keşfediyorum hâlen kendimde; bir konuya anlık tepki verirken, insanları peşin hükümle yargılarken buluyorum kendimi, kızıyorum.. Evrim gibi aslında.. Biz kendimizi olabildiğinde geliştireceğiz ki bir sonraki neslimiz daha iyi, ondan sonraki neslimiz daha da iyi olabilsin..

26.11.2021

Abartmıyorum gördüğüm en güzel hazırlanmış onedio içeriği olabilir... Bu tarzlarda içerik daha fazla olsun!

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ