Engelli Bir İnsan Olarak Yaşamanın Ne Kadar Zor Olduğunu Anlatan Bu Yazıyı Okumalısınız!

Ekşi sözlük yazarlarından olan pembe kader adlı bir kullanıcı engelli biri olarak yaşamanın nasıl bir durum olduğunu, engellilerin hayatın her alanında nasıl zorluklarla karşı karşıya kalmak zorunda olduğunu anlattığı mükemmel bir entry yazmış. Biz de bu entry'yi hem engelli vatandaşlarımıza karşı biraz daha duyarlı olunabilmesini sağlamak amacıyla, hem de bu duyarlılığın onları farklı olarak görerek değil, bizden biri olduklarının bilincinde olarak gösterilmesi amacıyla kendisinin de iznini alarak paylaşmaya karar verdik.

Her zaman zor bir durumdur engelli olmak...

Ben bedensel engelli bir insanım, doğuştan böyleyim... Tamamen sağlıklı anne ve babadan doğmuşum. Sağlıklı iki ağabeye ve bir kız kardeşe sahibim. Dört çocuktan sadece bende var bu durum. Doktorlara göre böyle doğmamın kesin bir nedeni yok. DNA'da meydana gelen küçük ama önemli bir mutasyon... 

Çocukluğumdan beri her şey zordu, hele insanların bakışları... Bu ülkede engelli bir insan gören çocuklar hayret eder. 'Anne, bu niye böyle?' diye sorarlar. Ebeveynler ise korkunç cevaplar verir. 'Annesinin lafını dinlememiş böyle olmuş' diyen de olur, 'Allah çarpmış' diyen de... Her bir cevap hafızamda kazılı, silinmiyor... Çocukların dalga geçmelerinden, bazı hayvanlara benzetmesinden hiç bahsetmiyorum bile... Evde geçen bir çocukluk, tek arkadaş oyuncaklar... Gözyaşları...

Ergenlik ise felaketti. Yaşıtlarım kız-erkek arkadaşlarıyla flört eder, haftasonları arkadaş gruplarıyla gezmeye giderdi. Okulda benle konuşurlar, ancak bir yere giderken çağırmak akıllarına gelmezdi... Sanki ben onlar için okulda katlanılacak bir varlıktım, hepsi bu. Açık açık dışlamazlardı ama içlerine almadıkları da ortaydı...

Üniversiteyi kazandım sonra. İlk girişimde, İstanbul Üniversitesi'nde iyi bir bölüm... Ailemi yaşadığım şehirde bırakıp İstanbul'a geldim. Yurt hayatı beni sarmadı; insanların yanında soyunmak ve giyinmek, engelliliğin verdiği vücut şekillerini çıplakça sergilemek zordu... Nevresim takımı değiştirmek, çamaşırları yıkatmak, asmak, ütülemek zordu... En zoru da tüm bunları yaparken sarf ettiğim yoğun çabayı insanların görmesiydi. Acıyan gözlere ve samimi olmayan yardım isteklerine daha fazla dayanamayıp yurttan ayrıldım. Kendime 1+1 küçük bir ev tuttum, tam 3 yıl bir evi çekip çevirdim. Temizliği de, yemeği de kendim yaptım. Hep yalnızdım, arkadaşlarım oldu ama bir dosttan ve sevgiliden çok uzaktım. Engelli insanları çok az insan karşı cins olarak görür maalesef...

Mezun olduktan sonraysa kolayca iş buldum... Bildiğim yabancı diller, üniversite not ortalamam sayesinde bir plazada işe başladım. Bu işi bulmamda üniversitedeki profesör hocam yardımcı oldu. Kurumsal ve düzenli bir yer... Yönetimdeki insanlar hocamın yüksek referansı ve özgüvenim nedeniyle bu işe layık gördü beni, ancak bu sefer de iş arkadaşlarım beni çok sevmedi... Aciz gördükleri bir kişinin böyle bir pozisyonda çalışması tuhaflarına gitti; kahve sohbetlerine de, haftasonu buluşmalarına da gidemedim, daha doğrusu çağrılmadım... 

Evet, belki endi ayakları üstünde duran, iyi bir işe ve kariyere sahip, lüks bir evde oturan biri oldum... Başarılı, varlıklı oldum; ama mutlu olamadım. Hep mutsuz bir engelli olarak kaldım.

İçimdeki kızgınlığı hiç atamadım...

Ama kime? Neden?

Tanrı'ya... Beni böyle yarattığı için, beni seçtiği için, bana normal olma şansı vermediği için...

Kime? Neden?

İnsanlara... Beni böyle kabul etmedikleri için...

Kime? Neden?

Ülkeme... Bana pozitif ayrımcılık tanıyıp, önüme avantajlar sermediği için...

Kime? neden?

Kadere... Böyle bir hayatım olduğu için...

Gelişmiş modern bir ülkede doğsaydım eğer, çocukluktan itibaren özel bir eğitim, psikologlar sayesinde normale yakın bir hayatım olurdu belki... Belki mutlu olmaya yakın olabilirdim... Evlilik, çocuk yapma fikirleri normal gelebilirdi. Kim bilir, belki de hiçbiri olmazdı.

Ölmeyi istediğim zamanlar da oldu, inadına yaşamayı seçtiğim zamanlar da...

Zor bir insanım, yalan değil... Dizginleyemediğim aşağılık kompleksim var, yaşamam için mücadele eden bir egoya da sahibim. Benim ayakta kalma yolum da bu işte... Ancak böylesine şanssız bir insanda, tüm bunların olması ne kadar yanlış?

Her neyse, benim hikayem de bu işte. Şimdilik hayat böyle, bir şekilde devam ediyor...

Not: Bu vesileyle tekrar ve tekrar söyleyelim, lütfen engelli insanlarımıza karşı daha duyarlı davranalım, onların da kaliteli bir yaşamı hak ettiklerini unutmayalım. Onları farklı görmeyelim. Onlar bizim kardeşlerimiz, dostlarımız, arkadaşlarımız, sevgililerimiz, öğrencilerimiz, öğretmenlerimiz, komşularımız, akrabalarımız. Onlara acıyarak bakmak gibi bir kabalık yapmayın, onları dışlamayın; unutmayın, bir gün siz de engelli olabilirsiniz. Biraz da olsa empati yapın ve engelli kardeşlerimize karşı daha duyarlı davranmaya çalışın.

Popüler İçerikler

Kadınların Kırmızı Ruj Sürerek "Çiftleşme" Mesajı Verdiğini İddia Eden Uzman
Müge Anlı'da Yeni Bir Fenomen Doğdu: Habibe Kendine Has Tarzı ve Tavrıyla Hepimizi Fena Gaza Getirdi!
Almanya’daki Saldırıyı Kim Yaptı? Noel Pazarı Saldırganının Kimliği ve Röportajı Ortaya Çıktı