Enflasyonumuz da Yerli ve Milli: Yaşadığımız ve Hissettiğimiz Enflasyonun Ne Kadarını Kendimiz Ürettik?

Enflasyonun tüm dünyanın problemi olduğunu öğrendik. Bizim de büyük bir problemimiz onda da netiz! Peki tamamını ithal mi ediyoruz? İthal bağımlı bir ekonomi olabiliriz ama emin olun o kadar da değiliz.

Dünyada da enflasyon var kısmından örneklerle başlayalım mı? 40 yılın zirvesi! Bizim yaklaşık 8'de birimiz ama olsun.

40 Yılda Bir Gibisin: ABD Enflasyon Rakamları Açıklandı İşin Kötü Yanı Bizi de İlgilendiriyor

Bu da onlar için 40 yılda bir ama bize göre 8'de 1!

Almanya'da Enflasyon Zirvedeyken Gaz Stokları Tükenmek Üzere: Ekonomi Alarm Veriyor!

Bunlarınki de 30 yıllık zirve!

Onlarda da Enflasyon Var: İngiltere'de Enflasyon 30 Yılın Zirvesinde

Zirvelerden geri kalmayalım bizde de 20 yıllık zirve! Merkez Bankası eski Başekonomisti Prof. Dr. Hakan Kara enflasyonumuzun ne kadarını kendimizin ürettiğini hesapladı!

twitter.com

Görsele yakından bakmak isterseniz burada👇

pbs.twimg.com

Sonrasında Kara, hem uzman hem de hoca olmanın verdiği yetkiye dayanarak soruları cevapsız bırakmadı.

Enflasyondaki farka gelen yorumlar ise şu şekilde👇

Enflasyonda bir yorum da Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu'ndan geliyor: Dış talep gücünü koruyor, iç talep zayıflıyor, hissedilen enflasyon artıyor

Enflasyon ile ilgili ölçüm sorununun endekslere ciddi yansıdığı kanaatindeyiz. Çünkü ciro endekslerinde hizmet sektörleri var ve bunlar ağırlıklı iç piyasaya satılan ürünler. Konaklama ve ulaştırma sektörleri kısmen kur etkisini yansıtabilir ama genel olarak hizmet ciro endeksinin yüzde 119 artması enflasyon etkisini yansıtıyor. Konaklama ve yiyecek sektöründe yıllık ciro artışı yüzde 161, ulaştırma ve depolamada yüzde 154, gayrimenkulde yüzde 160’ı bulmuş durumda.

Özetle, son veriler dış talep ağırlıklı büyümenin toplamdaki payının arttığını gösteriyor. Sanayi üretimi, ilk çeyrek büyümesinin yüzde 7 üzerinde gelebileceğine işaret ediyor. İhracat ağırlıklı gelmeye devam eden bu büyümenin sürdürülebilirliği hızla artan dış açık nedeniyle zorlaşıyor. Bu zorluğun bir başka nedeni de Rusya-Ukrayna savaşı sonrası Euro Bölgesi’nin zaman içerisinde resesyona girme ihtimalinin yükselmesidir. Yılın ikinci yarısında ihracatta yavaşlama ihtimali artıyor. Perakende satış büyümesindeki yavaşlama ve önceden gelen otomobil satışları, tüketici güven endeksi gibi verilerin seyri iç talepte yavaşlama sinyallerini arttırıyor. Cari değerlerle hesaplanan ciro endekslerinin artış hızı ise hissettiğimiz enflasyonun yüksekliğini dolaylı yoldan net bir şekilde gösteriyor.

Kaynak

Erhan Aslanoğlu'nun anlattığı verilerin detayları burada👇

Arka Arkaya Gelen Veriler Kafa Karıştırmasın: İyileşme Sinyalleri mi?

Mahfi Eğilmez zaten aylardır yıllardır bıkmadan anlatıyor ama bir de "Teori Gerçeklere Uymuyorsa" başlıklı yazısında şunları söylüyor

blogger.googleusercontent.com

Çok net görüleceği gibi faiz indirimi öncesinde pek kıpırdamayan enflasyonda faiz indiriminden sonra (kur artışının da etkisiyle) ciddi bir yükseliş yaşanmış.

Faiz, önemli bir araçtır. Ama faize olduğundan fazla önem verip her ekonomik sorunu faizle çözmeye çalışmak yanlıştır. Faiz, tek başına, ne enflasyonu çözebilir ne kuru denetleyebilir ne de cari açığı fazlaya dönüştürebilir. Bu sorunların kalıcı biçimde çözümü için birikmiş olan sosyal, siyasal ve ekonomik riskleri düşürmek gerekir. Faiz, bu riskleri çözmek için atılacak adımlar açısından zaman kazandırıcı geçici iyileşmeler sağlayabilir.

Faiz, tek başına, ekonomik sorunların kalıcı çözümleri için olumlu sonuçlar yaratamaz ama yanlış belirlenirse tek başına pek çok sıkıntıya yol açar.

Ortaya bir teori atıldığında bir süre sonra teorinin gerçeklere uyup uymadığına bakmak ve gerçeklere uymuyorsa teoriyi gerçeklere uydurmaya çalışmak gerekir. Tersini yapıp gerçekleri eğip bükerek teoriye uydurmaya çalışmak çok daha büyük sorunlar yaratır.

Kaynak

Son olarak Uğur Gürses de "Aralık için enflasyon duası" başlıklı yazısında şöyle anlatıyor.

Şubat ayında Rusya'nın Ukrayna'yı işgali ile enflasyonda iç etkiye dış etkiler de eklendi; enerji ve gıda, metal fiyatları hızla yükseldi. Bu defa, Ankara siyaseti küresel enflasyonun ipine sarıldı; 'Dünyada da enflasyon var, bizde de bu yüzden'...

Şimdi dünyada olan şey şu; gümbür gümbür bir enflasyon yükselişi var. Bu yükselişte son ivmeyi getiren Ukrayna kriziyle gelen küresel enerji, emtia ve gıda fiyatlarındaki sert yükselişler olsa da asıl hikâye çekirdek enflasyonun sert biçimde yükselmesinde...

Ya İsrail? İsrail önceki gün piyasa beklentilerinin de üzerinde bir faiz artışı yaparak, 0.10 seviyesindeki politika faizini 0.35 puana çıkardı. Enflasyonun yüzde 3.5'e çıkarak hükümetin hedeflediği enflasyon aralığı olan yüzde 1-3 bandının dışında kalması. İsrail şekeli dolara karşı son 1 yıldır 3.20 seviyesinde. 10 yıl önce ise 3.8 seviyesinde idi. Yani şekel değerlenmiş. 

İsrail'de son 10 yıllık çekirdek enflasyon ortalaması yüzde 0.5 olabildiği için faiz sıfır seviyesine gelebildi. Şimdi ise çekirdek enflasyonun yüzde 2.5'i geçmesi üzerine harekete geçmiş görünüyorlar.

Buradan örnek alınacak şey, dar bakışla sadece faizin seviyesi değil, onu sağlayabilen ortamın koşullarıdır; enflasyonu olmayan, parası değer kaybetmeyen ülkenin çok rahat biçimde faizi sıfıra yakın bir yerde tutabiliyor olmasıdır.

Ülkenin yurttaşlarında geçim sıkıntısına, patlamış enflasyona rıza yaratmak için 'dünyada da enflasyon var' diyerek başlanan telkin ve tevekkül içeren nutuklar, nedense bu ülkeler faiz arttırmaya başladıklarında sessizleşiyor. Bu ülkelerin yıllık enflasyonu, Türkiye'nin bugün aylık olarak tanık olduğu enflasyon seviyesine çıktığında hızla faiz arttırmalarına tanık oluyoruz.

'Ne anlatsak boş' demeyeceğim; tüm bu olan bitenin, yaşananların sebebinin Türkiye'deki iş bilmezlik değil, siyasi krizin en derin noktasında her manevranın daha da dibe doğru itmesinden başka bir şey olmadığıdır; tek adam, tek direktif, tek çöküş.

Aralıkta baz etkisiyle gerileyecek bir enflasyon duasına çıkmış ve dünyanın tersine koşan iktidarla göreceklerimiz henüz bitmemiş olmalı.

Ekonomide işlerin yoluna girmesi için, sadece seçime kadar 'biraz sabır' demek gerekiyor.

Kaynak

Popüler İçerikler

Kadınların Kırmızı Ruj Sürerek "Çiftleşme" Mesajı Verdiğini İddia Eden Uzman
Sosyal Medyada Süren Öğretmenlik Tartışması: Az Çalışıp Çok mu Maaş Alıyorlar?
Müge Anlı'da Yeni Bir Fenomen Doğdu: Habibe Kendine Has Tarzı ve Tavrıyla Hepimizi Fena Gaza Getirdi!
YORUMLAR
13.04.2022

Avrupa bizi kıskanıyor

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ