Enflasyonla Mücadelede Ateşkes mi İlan Edildi? Yoksa Merkez Şahinleşiyor mu?

Enflasyonla mücadele için ekonomistler Merkez Bankası kararını en ince detayına kadar inceledi. Enflasyonla mücadelede neredeyiz? Enflasyon ne zaman düşecek? Ekonomistler ne diyor?

Enflasyon nereye gidecek?

BBC'de Prof. Dr. Selva Demiralp analizine göre, Merkez Bankası'nın önemsizleşmesi söylemi enflasyon sorununa bir o kadar önem kazandırıyor. Merkez Bankası'nın kanuni ve asli görevinin fiyat istikrarı sağlamak olduğundan yola çıkarak, önemsizleşip devreden çıkınca enflasyona karşı savunmasız kalınıyor. Bu nedenle, hızla artan enflasyonun ağırlığı omuzlarda hissedildiğinden, alım gücü giderek eridiği için de bugünlerde herkes soruyor: Enflasyon nereye gidecek?

Demiralp şu şekilde devam ediyor: 

PPK karar metninde 'küresel barış sağlanıp baz etkilerinin ortadan kalkmasıyla' enflasyonun düşeceği öngörüsü paylaşılmış. Merkez Bankası'nın geçmişte de faiz artışlarında direnirken enflasyon dinamiklerini göz ardı eden ve samimi bulmadığım açıklamalarına şahit olmuştum. Aradan geçen sürede, Merkez Bankası'nın bağımsızlığının erimesine paralel olarak, karar metinlerinde yapılan açıklamaların da giderek rasyonel bir zeminden uzaklaşmakta olduğunu üzülerek takip ediyorum.

Enflasyon kendi kendine düşer mi?

Şayet enflasyon tamamen 'geçici arz şoklarından' kaynaklanıyorsa, o zaman kendi kendine düşebilir. Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle gıda ve enerji fiyatlarındaki artıştan gelen enflasyonist baskılar, küresel barışın sağlanması ile ortadan kalktığında savaş kaynaklı enflasyonun da azalması bekleyebiliriz. Ancak kredibilitesi bizden çok daha yüksek Merkez Bankalarının bile pandemi kaynaklı arz şoklarının etkilerinin beklentilere sızmasını engelleyemediklerini hatırlarsak bu işin sanıldığı kadar kolay olmadığını söyleyebiliriz.

Baz etkisine gelince: Aralık 2021'de enflasyon istisnai bir hızla yüzde 13,58 arttığı için, Aralık 2022'de bir önceki seneye göre 'baz etkisi' lehimize bir durum oluşturacaktır. Öte yandan, yılın ilk çeyreğinde tecrübe ettiğimiz yüksek enflasyon rakamları, Aralık 2021'in bir istisna olmaktan çıkmaya başladığını gösteriyor. Dolayısı ile 2022'nin sonlarına yaklaşırken enflasyonda baz etkisi ile bir düşüş görmekten ziyade 'baz etkisine rağmen' yükseliş görmemiz mümkün olabilir.

Enflasyon ekonominin "yavaşla" sinyali olarak değerlendirilebilir

Enflasyonun bu şekilde sinyal verdiği bir ekonominin gidebileceği iki yoldan söz edebiliriz. Birinci yol, Merkez Bankası'nın enflasyona faiz silahı ile müdahale etmesi, ekonomiyi soğutması ve bunun sonucunda çıktı açığını sıfırlayarak enflasyonu düşürmesidir. Merkez Bankası ne kadar becerikli, güvenilir ve bağımsız ise enflasyon o kadar hızlı ve az bedel ödeyerek kontrol altına alınır.

Gidilebilecek ikinci yol enflasyonun kendi seyrine bırakılmasıdır. Bu yol tercih edildiğinde dışarıdan faiz silahı ile ekonomi soğutulmadığından ekonomi enflasyon vasıtasıyla kendi kendini soğutmak zorunda kalır. Yükselen enflasyon hane halkının alım gücünü eritir. Bu şekilde, kontrol dışında geri çekilen taleple birlikte çıktı açığı bir kez daha sıfırlanır. Ancak bu sefer ekonominin yavaşlaması faiz değil enflasyondaki artışla gerçekleştiğinden nihai olarak gelinen noktada enflasyon kalıcı olarak artmıştır. 

Merkez Bankası'nın önemli olup görevini yaptığı birinci senaryoda enflasyon kontrol altına alınırken, Merkez Bankası'nın önemsizleştiği ikinci senaryoda yüksek enflasyonun kalıcılaştığını görüyoruz.

Şimdi senaryoya bir de 'enflasyona karşı halkı ezdirmeme' güdüsü ile ücret zamları, vergi indirimleri ve destek paketlerini ekleyelim. O zaman ne olur? İşte o zaman uzun vadeli etkileri ikinci senaryodan bile daha yıkıcı olan bir üçüncü senaryo karşımıza çıkar. Çünkü enflasyonla mücadele edilmediği gibi ekonominin kendi kendini soğutma mekanizmasına da izin verilmez. Talep 'doping verilerek' tekrar desteklenince enflasyon bu sefer daha da güçlü bir dalga ile gelir ve ücret-enflasyon sarmalı ile müdahale edilmezse sonu hiperenflasyona kadar gidebilecek bir süreç başlar.

Dünya'da Alaattin Aktaş enflasyon için dün Merkez Bankası faiz kararından yola çıkıyor:

www.dunya.com

Para Politikası Kurulu’nun ocak, şubat ve mart toplantısından sonra nisan toplantısında da faiz değiştirilmedi. Politika faizi aralıkta belirlenen yüzde 14 düzeyinde en az bir ay daha uygulanacak.

Artık hepimiz ezberledik; enflasyonla mücadele denilince aklımıza faiz indirimi geliyor. Dolayısıyla görünürde Merkez Bankası tarafından alınan faizi sabit tutma kararı “enflasyonla mücadeleye bir ay daha ara verilmesi” anlamına geliyor olsa gerek!

Geçen yıl 23 Eylül’de yapılan Para Politikası Kurulu toplantısında başlatılan ve dört toplantıda 5 puana ulaşan faiz indirimine dört aydır niye ara verildiğini yorumlamak kolay değil.

Öyle anlaşılıyor ki faiz indiriminin enflasyonu düşürmediği, hatta tam tersine artırdığı nihayet görüldü. Zaten görülmemesi mümkün mü!

Enflasyonu indirmek için faizi düşürmek çare olmuyorsa, tersini yapıp faiz artırımına mı gitmek gerekir? Belki; ama o konuda da tren kaçtı.

Faizi tutup enflasyona yakın bir düzeye çıkarma şansı artık yok. Makas müthiş açılmış durumda çünkü. Belki aşama aşama yapılabilecek olan şu; faizi üçer beşer puan artırmak. Bu yapılır mı; kim bilir, burası Türkiye her an her şey olabilir.

“Kredilerde artış görülmekle beraber, ticari kredilerin artışının amaçlarına uygun kullanılması konusu TCMB’nin izlediği bir konu”

Sözcü'nün haberinde de, Tera Yatırım Başekonomisti Enver Erkan, faiz kararına ilişkin değerlendirmesinde, makro ihtiyati politika setinin neleri içerdiğine dair metinde bulunan paragrafa dikkat çekerken, TCMB’nin kendi elindeki set ve BDDK ile mali politika seti birleştirildiğinde zorunlu karşılık gibi yan araçlar ile selektif kredi düzenlemeleri veya kur korumalı mevduat (KKM) gibi araçları içeriyor olabilir” yorumunu paylaştı.

“Kredilerde artış görülmekle beraber, ticari kredilerin artışının amaçlarına uygun kullanılması konusu TCMB’nin izlediği bir konu” diyen Erkan, “Şirketlerin bu kredileri altın veya döviz alımında kullanmamaları ve yatırım, işletme sermayesi gibi ihtiyaçlara uygun kullanılması amaçlanacaktır. Muhtemelen makro ihtiyati tedbirlere ilişkin yeni açıklamalar ve ayrıntıların gelmesini göreceğiz” dedi.

Aynı haber yorumlarına yer verilen, InvestAZ Araştırma Direktörü Tuğberk Çitilci ise TCMB'nin beklendiği şekilde pas geçtiğini ancak açıklama metninin detaylarında, enflasyon konusunda hafif bir şahinleşme görüldüğünü söyledi. Metinde “Enflasyonda görülen yükselişin beklenenden uzun sürebileceği değerlendirilmektedir” dendiğini, bunun da enflasyon tarafında temanın geçici değil kalıcı olduğunun bir şekilde teyit edildiğini göstergesi olduğunu belirten Çitilci, “Ancak bu enflasyona karşı bir para politikası değişikliği mi, hayır” dedi.

JPMorgan, TCMB'nin önümüzdeki aylarda da politika faizini değiştirmeyeceğini öngörüyor

TCMB Para Politikası Kurulu'nun dün gerçekleştirdiği toplantının ardından bir değerlendirme notu yayınlayan JPMorgan, ortaya konan güvercin duruş sonrasında TCMB'den önümüzdeki aylarda da faiz indirimi beklemediğini bildirdi.

PPK toplantısı sonrası yayınlanan açıklamaya tek büyük eklemenin uzun vadeli kredilerin desteklenmesi için daha güçlü makro ihtiyati tedbirlere ihtiyaç olduğu ifadesi olduğunu vurgulayan JPMorgan, 'Bu, uzun vadeli yatırımlar için bazı hedefli teşviklerin sağlanacağına işaret ediyor, ancak bunun makro görünümde anlamlı bir değişikliğe yol açması muhtemel değil' değerlendirmesini yaptı.

Haziran 2023'tte yapılması öngörülen seçimlerin uzun vadeli para politikası görünümü üzerinde belirsizlik yarattığını da savunan JPMorgan, özellikle büyümede keskin bir yavaşama görülmesi halinde, faizlerin düşürülmesi yönünde siyasi baskının artması riskinin hala var olduğunu da vurguladı.

Popüler İçerikler

Önce Meydan Okuyup Sonra R Yapmıştı: Murat Övüç "Bülentinkiler Sahte" Dediği Diva'nın Eteklerine Kapandı!
Almanya’daki Saldırıyı Kim Yaptı? Noel Pazarı Saldırganının Kimliği ve Röportajı Ortaya Çıktı
Müge Anlı'da Yeni Bir Fenomen Doğdu: Habibe Kendine Has Tarzı ve Tavrıyla Hepimizi Fena Gaza Getirdi!