Enflasyonda Beklentiler Korkuturken, Büyümenin Öngörüldüğü Gibi Olmayacağı Tehlikesi de Var!

Yapılan tahminler, derlenen veriler, çalışmalar yıl sonunda 3 haneli enflasyon öngörürken, uzmanlar da hayat standardında enflasyon etkisini ve bu oranların herkesi düşündürmesi gerektiğini belirtiyor. 

Dün açıklanan enflasyon verisi hem sürpriz olarak nitelendiriliyor hem de hissedilen enflasyon algısını değiştiriyor. Diğer yandan yıl sonu için yapılan öngörüler korkuturken, TÜİK'in açıkladığı TÜFE önce yine TÜİK'in açıkladığı ÜFE ile hem de diğer verilerle farkı açmaya devam ediyor.  

Diğer yandan da ekonomide büyümenin yoksullaşmaya çare olmadığı belirten ekonomistler gibi, verilerin yavaşlama sinyallerini belirtenler de var.

Yeni yaşam tarzımız 'yüksek enflasyon'un etkileri

Dünya Gazetesi'nde Şeref Oğuz, Türkiye'de yeni bir yaşam tarzı olarak hiper enflasyonun etkilerinin en çok sabit gelirlileri etkileyeceğini belirtti. Fiyatlarda sürekli bir artış beklentisiyle yaşamanın psikolojik etkilerinden bahseden Oğuz, 'enflasyonun yıkım döngüsü'nü şu şekilde anlattı: 

  • Fiyatlar doludizgin artarken ücretler yaya kaldı. 

  • Alım gücü hızla düştü. 

  • Talep enflasyonu, maliyet enflasyonuna dönüyor. 

  • Tüketicinin talebi en az düzeyde oluşacak. 

  • Geçici yoksunluk, kalıcı yoksulluk üretecek. Bu da kıt kanaat geçinme çağının başladığını gösterecek.

Sabit gelirlinin hayatı neye dönüşecek?

Şeref Oğuz bu konuda da içimizi aydınlatmıyor. 2000 öncesi yıllarda yaşanılan ekonomik koşulları tarif eden yazar, Türkiye'de o dönem hicvedilebilen fakirliği okurken, akıllara Levent Kırca'nın memur skeçleri geliyor. Alım gücünde düşüşün geri dönmesini bakalım Oğuz, nasıl anlatmış: 

Aybaşını zar zor getiren, taksitlere yetişemeyen, iki ampulden birini söndüren, iki tabaktan birini kaldıran, iki öğünden birini atlayan, az eğlenen, bütçesini çok sıkan bir kariyer dönemi. Kurum sadakati yerine daha fazla ücret vereni araştıran, ek iş arayışına giren, kredi kartı ödemelerinde zorlanan, kredi almışsa onu kapatmak için yeni kredi arayan bir insan.

"Bir seferberlik halinde çare üretme arayışına girilmeli"

Dünya'da Osman Arolat da TÜİK enflasyonun 24 yılın en yüksek seviyesinde gerçekleşmesi ile başta Hükümet'in ve birlikte toplumun tüm kesimlerinin “dertlenmesi” gerektiğini söylüyor. Arolat, 2023 itibarıyla enflasyonda düşüşün görülmesi olasılığını 'baz etkisiyle' açıklarken, gıda ve ulaşımın yükselişteki payına dikkat çekerek bu konuda yapılması gerekenleri sıraladı ve şunları söyledi:

Aksi halde TÜİK’te bile TÜFE’de yıllık yüzde 100’ün üzerini görebiliriz. Bu tablo, başta ekonomi yönetimi olmak üzere herkesin, elinden geleni ortaya koymasını gerektiriyor. Hiperenflasyon, stagflasyon kapıyı çalmak üzere.

Kredi maliyeti enflasyonun yüzde 105 puan altındayken nasıl karlı olunmuyor?

Merkez Bankası eski Başkan Yardımcılarından Prof. Dr. Fatih Özatay Yetkin Report'taki yazısında, sanayicilerle TCMB'nin kredi faizleri tartışmasına değinerek, 

ÜFE'nin yüzde 145 olması, kredi faizinin yüzde 40 olmasıyla kredi maliyetinin enflasyonun 105 puan altında gerçekleştiğini ve dünyanın her yerinde enflasyonun bu kadar altında bir faizle borçlanılarak üretmenin karlı olması gerektiğini söylüyor. Hem üreticinin hem kredi verenin şikayet etmesinin ise ilginç olduğunu belirtiyor.

İTO ile TÜİK’in enflasyonları farkına da değinen Özatay, 2004 yılında bu yana farkın, 2021 yılı sonuna kadar bu kadar geniş olmadığını hatırlattı.

pbs.twimg.com

Ocak 2004 ila Aralık 2021 arasındaki farkın ortalaması 0,7 puan olurken, 2022’nin ilk yedi ayında ortalama fark 9,2 puan oluyor ve açılmaya devam ediyor. (Grafik, Merkez Bankası eski Başekonomisti Prof. Dr. Hakan Kara'ya ait)

Mart ayında 2,1 puan olan fark, nisanda 10 puana çıkarken sonrasında mayısta 13,8, haziranda 15,6 ve son olarak temmuzda 19,5 puan oluyor. ve Fatih Özatay soruyor: 

Ne olmaktadır? Bu fark neden artmaktadır?

Burada da çok tartışılan ÜFE-TÜFE farkı görülüyor👇

Yoksulun gıda enflasyonu zenginin yaklaşık 2 katı!

pbs.twimg.com

DİSK-AR da yayınladığı raporda, verilerin gerçeği yansıtmadığını iddia ederek TÜİK’in ham verilerinden yola çıkarak emekli, dar ve düşük gelirlilerin hissettiği enflasyonu hesapladı. Gıda enflasyonunun ortalama yüzde 94,7, emeklilerin gıda enflasyonunun yüzde 120,6, orta sınıfın yüzde 102,8, düşük gelirlinin yüzde 122 ve en yoksul yüzde 20’lik kesimin gıda enflasyonunun yüzde 139,7 olduğunu belirtti. En yoksul kesim ile en yüksek gelir grubu gıda enflasyonu farkının yaklaşık 70 puan olduğuna değinilen raporda, hükümetin 2002 yılında iktidara geldiğinde enflasyonun yüzde 29,7 olduğu, 20 yılda 50 puan artış görüldüğü de belirtildi.

"2022 yılını üç haneli enflasyon ile kapatacağız"

Tüketici Birliği Federasyonu tarafından oluşturulan Market Endeksi Çalışma Grubu da yaptığı açıklamada, Ocak 2022’den bu yana üç farklı ilde, yedi ayrı markette ve 208 ürün üzerinde yapılan çalışma sonucunda aylık fiyat artışının yüzde 7,56, ilk yedi ayda yüzde 78,00 olduğunu belirtti.

Yılbaşında 784,52 TL olan bir market sepetinin 1 Ağustos 2022’de 1.323,87 TL’ye ulaştığı açıklanırken, ilk yedi aydaki artış hızıyla yıllık fiyat artışının yüzde 150-170 seviyesinde beklendiği belirtildi.

Enflasyonla büyüme yoksullaşmayı körükler mi?

Uluslararası Para Fonu (IMF), Dünya Ekonomik Görünüm Raporu’nda geçen haftalarda yapılan güncellemede Türkiye'nin büyüme tahminleri yukarı yönlü revize edilmişti. Cumhuriyet’ten Çağdaş Bayraktar'ın haberine göre, ekonomist Dr. Haydar Lütfü Ejder, güncellenen orana dair, Türkiye’de enflasyona rağmen oluşan tüketim talebine dikkat çekti. Enflasyonda yükseliş beklentisi ile tüketimlerin erkene çekilmesini büyümeye katkıda bulunduğunu açıkladı. 

Negatif reel faize dikkat çekerek, kredi mekanizmasını talep artışını körüklediğini bu tahminlerin yoksullaşmayı önlemeyeceğini belirtti.

Ekonomide görülen yavaşlama sinyalleri de korkuttu

Prof. Dr. Fatih Özatay ve Prof. Dr. Burak Arzova, PMI verileri ışığında ekonomideki yavaşlamaya da dikkat çekti. Özatay, 'Bir yavaşlama göstergesi daha' başlıklı yazısında, 'Ekonomide belirgin bir yavaşlama olduğuna/olacağına dair sinyaller (ya da tahminler) gelmeye devam ediyor' derken, OECD verilerinden destekle, IMF Türkiye büyüme tahminine de değinerek yıl sonuna doğru yavaşlamanın daralmaya dönüşmesi ihtimalini de göz ardı etmiyor.

Aynı şekilde Arzova da PMI verileri ışığında durgunluğa doğru gittiğimiz konusunda uyarıda bulunuyor👇

Popüler İçerikler

Gazeteci Fulya Öztürk'ün Azerbaycan Milletvekiline Ağladığı Anların Beden Dili Analizi Çok Konuşuldu
Asgari Ücretin Açıklanmasından Sonra Cumhurbaşkanı’na Mesaj Atan Kadir İpek Gözaltına Alındı
Yeni Akit Vatandaşla Dalga Geçmeye Devam Ediyor: Ekmek Zammını Duyurdukları Habere Tepki Yağıyor
YORUMLAR
04.08.2022

Onedioya kalsa yandık bittik kül olduk hadi muhalefetsin anladıkta bu kadar da endişelendirme korkutma geçen %100 enflasyon fln diyodun noldu yine yaşıyoruz bu kadar kötümcül karamsarlık yetti artık umut etmekte iyidir

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ