Ekonomistlerin yüzde 76'sı dünyadaki enflasyonu, 'hayat pahalılığı' seviyesinde ve 'kriz' niteliğinde sürecek olarak değerlendirdi. Gelişmekte olan ülkelerdeyse durumun 'akut' bir hale gelmesi bekleniyor.
Ekonomistlerin yüzde 67'si, banka iflaslarının sürmesini ve 'ciddi finansal sorunların' yaşanmasının yüksek olasılık olacağını öngörürken, özellikle Çin'de pandemi önlemlerinin kalkmasıyla ekonomik aktivitenin Asya bölgesinde canlanması bekleniyor.
Ekonomistlerin yüzde 67'si, yeni banka iflasları ya da 'ciddi finansal sorunların' yaşanma ihtimalini oldukça yüksek görürken, yüzde 80'i de iş dünyasının bu oranlarla finansman bulmakta zorlanacağını ve yatırımların düşmesini bekliyor.
Ekonomistlerin yarısı, Çin'de ekonomik büyümenin ılımlı olmasını beklerken, yüzde 93'ü, Doğu Asya ve Pasifik bölgesinde ekonominin en azından ılımlı düzeyde büyüyeceğini, yüzde 50’si ABD’de ekonomik büyümenin zayıf veya çok zayıf olmasını beklerken, Avrupa'da da yüzde 75 oranında zayıf büyüme bekleniyor.
Dr. Güven Sak, 'IMF enflasyon riski demedi, hayat pahalılığı krizi dedi' başlıklı analizinde, yakın dönem için temel riskin bu olduğuna dikkat çekti.
Enflasyon ya da yüksek enflasyon riski yerine toplumsal ve siyasal sonuçlar da eklenerek “hayat pahalılığı krizi” yorumlaması yani geçim zorluğu, sadece Türkiye'nin değil dünyanın da sorunu haline geliyor.
Önce pandemi, sonra savaş derken, Türkiye'de artan geçim zorluğunun gıda enflasyonuyla birleşmesi hayat şartlarını zorlaştırırken, 'kamuda zorunlu hizmetin eskiden doğu bölgeler olması sonrası şimdilerde İstanbul olmasını' örnek veriyor.
Küresel İflas Endeksi’nde ticari iflaslardaki artışın hız kazandığı görülürken, Avrupa'da, iflasların 2023 yılında Fransa'da yıllık %41, İngiltere'de %16, Almanya'da %22, İtalya'da %24 artması beklenirken, ABD'de, iflaslarda %49'luk bir artış bekleniyor. Türkiye'deyse yüzde 50 artış bekleniyor.
2023 ve 2024 yıllarında büyümenin daha düşük olmasının bedelinin domino etkileri olabileceğine dikkat çekiliyor.
Talep etkisi, karlar üzerinde baskılar, zayıflayan nakit tamponları ve beklenenden uzun, zorlu finansman koşulları, kırılgan şirketleri dayanıklılık testine tabi tutuyor.
Küresel bazdaki kredi sıkışıklığının iflasları tetiklemesinden de endişe ediliyor.