En Ürkütücü Psikolojik İşkence Türlerinin Bile Yanında Melek Kaldığı Bir Ceza Türü: Hücre Hapsi

Hücre hapsinin insan psikolojisi üzerine etkileri zaman zaman gündeme gelen bir konu. Biz de bu yazımızda hücre hapsinin psikolojik açıdan ne kadar tehlikeli olabileceğine değineceğiz.

Uzmanlara göre hücre hapsinde tutulan bir kişinin psikolojisinin geri dönüşü olmayacak şekilde bozulması için sadece 15 gün yetiyor.

Hücre hapsi için net bir evrensel tanım yok, ülkeden ülkeye değişen kurallara sahip. Örneğin Birleşik Milletler bazında hücre hapsi, kişinin günde en az 22 saat boyunca hapishane görevlileri dışında hiç kimseyle bir iletişim halinde olmamasını şart koşuyor. Bazı durumlarda kişilerin günde 1 saat kadar bir süre egzersiz yapmalarına izin veriliyor, ama bu egzersiz seanslarında da tek başlarına oluyorlar.

Bu hücreler adeta insan ruhunu daraltıp boğmak için tasarlanmış haliyle.

Banyo büyüklüğünde hücrelerde, floresan lambalar bir anlığına bile sönmüyor. Kameralarla her an mahkum gözetim altında tutuluyor, diğer mahkumlarla hiçbir iletişim kurmalarına izin verilmiyor. Birkaç kitap almalarına izin veriliyor, televizyon veya radyoları yok. Hücre hapsine mahkum edilen bir kişinin o ünlü sözünde de dediği gibi; 'Anlaşılan geriye yapılacak tek bir şey kalıyor, delirmek.'.

Hücre hapsinin süresi değişiklik gösterebiliyor.

Bazı durumlarda kişiler bu hücrelere birkaç günlüğüne kapatılırken, bazı durumlarda onlarca yıl boyunca buralarda tutulabiliyorlar. Bazı cezaevlerinde hücre hapsi cezası çok özel bir durum bile değil, gayet normal prosedür olarak uygulanıyor.

Gelelim hücre hapsinin insanın psikolojisini nasıl yerle bir ettiğine.

Bilindiği üzere doğası gereği insan, sosyal bir canlı. Çevresinde konuşabileceği, zaman geçirebileceği bir insan olmadığında zihinde bazı bozulmalar meydana geliyor. Yapacak bir şey veya iletişim kuracak biri olmadığından beyin zamanla körelmeye başlıyor.

Bu kadar da değil. Küçücük bir alanda tutulmanın da etkisiyle gözler uzağı görmeyi bir nevi unutuyor, bu nedenle görme yetisinde de kayıplar meydana geliyor.

Soyutlanma durumu bünyede bir kontrol eksikliği de yaratıyor.

Hiçbir şeyin kendi elinde olmadığını anlayan bireyde sinir, anksiyete, gerginlik ve umutsuzluk gibi durumlar da ortaya çıkıyor ve işleri iyice karanlığa sürüklüyor.

Konu üzerinde yapılan bazı araştırmalar ortaya birkaç tane temel semptom koyuyor.

Anksiyete: Sürekli stres halinde olma, rahatsızlık ve gerginlik, ölümün yaklaştığı üzerine korkular, panik atak nöbetleri

Depresyon: Ruh halinde ani değişimler, umutsuz olma durumu, düşünme ve harekete geçme kabiliyetlerini kaybetme, ilgisizlik, uyuşukluk, majör depresyon

Gerginlik: Sinirleri kontrol etmede güçlük, fiziksel veya sözel saldırganlık nöbetleri, ani öfkelenmeler

Bilişsel rahatsızlıklar: Bir şeyle uzun süre ilgilenememe, konsantrasyon kayıpları, hafıza kayıpları, kafa karışıklıkları, gerçekten kopukluk

Algısal bozukluklar: Seslere ve kokulara karşı aşırı hassaslık, duvarların üzerine üzerine geldiğini düşünme, zaman-mekan algısının kaybolması, kendi kişiliğine yabancılaşma, tüm duyu organlarını kapsayan halüsinasyonlar (hücrede birisinin daha olduğunu düşünme gibi)

Paranoya ve ruhsal denge bozuklukları: Tekrarlayan kalıcı düşünceler (hapishane yönetiminin şiddet yanlısı olduğuna dair gibi), psikotik nöbetler ve ruh halleri, psikotik özellikli depresyon, şizofreni, intihar düşünceleri

Hücre hapsinde tutulan insanların, diğer mahkumlara kıyasla intihara 33 kat daha yatkın olduğu tespit edilmiş.

Üstelik bu etkilerin kalıcı hale gelmesi için, daha önce de dediğimiz gibi yalnızca 15 günün yettiği tespit edilmiş. Bazıları içinse bu süre daha bile kısa olabiliyor. Üstelik o anki koşullar ne olursa olsun, çok büyük kısmının bu durum neticesinde psikolojik etkilerin yanı sıra ciddi sağlık sorunları yaşadığı belirlenmiş.

İşin trajik tarafıysa şu: Bir zamanlar hücre hapsi ciddi oranda rehabilite edici etkiye sahip bir ceza türü olarak görülüyordu.

Mahkumların bütün gün hücrede kalarak suçları hakkında düşünmeleri sonucunda doğru yolu bulacaklarına, negatif düşüncelerden uzak kalacaklarına inanılıyordu. O dönemde pek çok ülke bu cezayı oldukça benimsemiş, idam cezasına mükemmel bir alternatif olarak görmüştü.

Bunun dışında hücre hapsinin bir diğer ironik tarafı da bu şekilde cezalandırılan mahkumların, psikolojilerinin iyice bozulmasıyla daha da uzun süre hücre hapsine mahkum edilmesi. Oldukça yıkıcı olan bir kısır döngü mevcut ortada yani.

Popüler İçerikler

Kızılcık Şerbeti'nin Görkem'i Özge Özacar'dan Pembe'nin Osmanlı Tokadına Yanıt
Gazeteci Özlem Gürses TSK Hakkındaki İfadeleri Nedeniyle Gözaltına Alındı
HTŞ Lideri Colani Kadına Başını Örtme Talimatı Verdiği Videoyla İlgili İlk Kez Konuştu
YORUMLAR
30.07.2016

mahkumun ne derece suçlu olduğuna bağlı

30.07.2016

Bir gazete yazısı ile çocuk tecavüzunu bir tutan zihniyet için böyle şeylerin çok bi önemi yok kardes

30.07.2016

Her boku geri dönüşüme kazandırıyoruz. İnsanları geri kazansak ne kaybederiz !?

31.07.2016

Onedio'da içerik sonu testlerde hep algı yönetimi görüyorum. Cevap vermeniz gereken şık oldukça masum ve ince düşünülmüşken, vermemeniz gereken şık daha kaba bir formda sunuluyor.

TÜM YORUMLARI OKU (40)