Tüm dünyada bir beslenme, giderek açlık sorunu konuşuluyor. Bunda doğru, dünya buğday ihracatının %30'unu, ayçiçeği yağı ihracatının %75'ini sağlayan iki ülke, Rusya ve Ukrayna arasındaki savaşın rolü var. Ancak daha önce de artan savaşlar, küresel iklim değişikliğinin kuraklık ve sel baskını gibi sonuçları, covid pandemisinin yansımaları nedeniyle Afrika ağırlıklı dünyada yakıcı bir açlık sorunu yaşanmaktaydı. Ayrıca başta ABD ve AB zengin ülkelerin siloları ardına kadar dolu, istedikleri anda en azından konjonktürel anlamada açlığı önleyici adımları atabilirler. Türkiye geniş bir tarım potansiyeline, zengin bir ürün desenine sahip bir coğrafya üzerine kurulu. tarım arazilerinde çarpık yapılaşma, IMF-Dünya Bankası yapısal uyum programlarının tarımı zayıflatması, özellikle tarım desteklerinin iyice azaltılması yanında üretimi teşvik etmeyen gelir desteklerine dönüştürülmesi ülkemiz tarımını potansiyelinin çok altına çekti. Tüm bunlara karşın, Türkiye 2021'de tarımda 5,8 milyar dolar dış ticaret fazlası verebilirdi. Ancak tohum, tarım ilacı, gübre gibi girdiler dahil edilince, tarımda dışa bağımlılık devreye giriyor. Ayrıca şirketler için yapılan tek ürünlük üretim çiftçileri yoksullaştırıyor. sistemli ve planlı bir tarım reformu Türkiye'ye tarımda kısa sürede nefes aldırabilir. Özellikle buğday, pirinç, mısır, soya gibi temel ürünlerde büyük güçlerin hegemonyasının kırılması ise ancak küresel bir tarım reformuyla olanaklı.