Kara mizah severler, yaşanan olaylar karşısında her zaman serinkanlı ve sakin kalanlar, dramatik sahnelerde dahi gülünecek şeyler bulan zihinler, insanların konuşmaya dahi çekindiği konularda kahkahalara boğulmak isteyenler, işte bu liste tam da sizin için! Hadi gelin, birbirinden başarılı 14 kara mizah filmini birlikte inceleyelim!
Listemizin ilk filmi John Waters’tan geliyor: Pink Flamingos! Bu abartılı, garip, absürt hikaye ve karakterler sizi kara mizaha doyuracak. Filmlerinde 'normal' karakterlere yer vermeyen, anlattığı tutarsız ve rahatsız edici öyküleriyle tanınan Waters; bu filmde de sizi rahatsız edecek ve barındırdığı kara mizah unsurlarıyla hicvin sınırlarını zorlayacak. İzleyenleri rahatsız etmenin yanında onların gülmelerini sağlayacak bir yapıtla karşımıza çıkıyor.
Babalarının onlara bıraktığı kaseti izleyen iki kardeş, evlatlık olduklarını öğrenir ve gerçek babalarını bulmak için Ork Adası’na doğru yola çıkarlar. İki kardeşin gerçek ailesiyle buluşması sonrası, seyirciyi kimi zaman geren kimi zaman korkutan kimi zaman da kahkahalara boğan olaylar yaşanır. Bu Danimarka yapımı, ödüllü ve tuhaf film; izleyenlerin zihinlerinden uzun yıllar boyunca silinmeyecek.
Kara mizahın çılgın üçlemesi sizlerle! Her bir film, Cornetto dondurmasının bir aromasından esinlenilerek hazırlanmış. Üçlemede Zombilerin Şafağı filmi, kanlı sahneleriyle çilek aromasını temsil ederken kahramanlarımız zombi istilasının ortasında bile dondurma yiyebiliyor. Polisiye filmi olan Sıkı Aynasızlar filminde polisleri mavi Cornetto yerken görüyoruz. Bilim kurgu filmi olan Dünyanın Sonunda ise yeşil Cornetto’yu görüyoruz. Alışılmışın dışındaki senaryoları ve sürreal mizah anlayışıyla bu filmler sizi epey eğlendirecek!
Komşumuz Yunanistan’ın yaşayan en iyi yönetmenlerinden biri olan Yorgos Lanthimos’un adını dünyaya duyurmasına imkan tanıyan ve Yunan sinemasını başka bir boyuta taşıyan The Lobster filmi var sırada. Bekar olmanın yasaklandığı ve devlet tarafından zorla evlendirildiğiniz bir dünya düşünün, devlet sizi zorla bir otele gönderiyor ve burada iki gün içerisinde sizden bir eş bulmanız isteniyor. Bu ilgi çekici konu tabii ki içerisinde birçok kara mizah ve hiciv unsuru barındırıyor. Kesinlikle izlenmeli!
Jens Lien’in yönettiği bu filmde başkahramanımız Andreas, kendini bir şehirde buluverir ve ona burada bir işinin, evinin ve eşinin olduğu söylenir. Yaşananların mantıksızlığını sorgulayan ve kurtulma planları yapan Andreas, şehirden kaçmak için türlü yollar aramaya başlar. Danimarka yapımı olan bu kara mizah filmiyle güzel vakit geçireceğinize eminiz.
Rusya’da yasaklanan bir kara komedi filmiyle listemize devam ediyoruz. Stalin’in son günleri ve ardından ölümüne dair oluşan komplo teorilerinin anlatıldığı bu filmde, diktatörün ölümünün ardından bir kaos ortamı doğuyor. Bu kaos ortamı içerisinde birileri krizi fırsat bilip için iktidar yarışına giren kimseleri anlatıyor. Armando Iannucci’nin hiciv dolu anlatım diline bayılacaksınız!
Kara mizah türünün elbette ülkemizde de örnekleri bulunuyor. Yönetmenliğini Ezel Akay'ın yaptığı, başrollerini Haluk Bilginer ve Beyazıt Öztürk'ün paylaştığı bu film, Orhan Gazi adına yapılan caminin inşaatında çalışan Karagöz ile Hacivat’ın mizah yeteneklerinin fark edilmesi ile ünlü olmalarını ve bu şöhretlerinin bedelini ödemeye giden yollarını anlatıyor. Ezel Akay’ın '9 Kere Leyla' adlı son filminde de aynı kara mizah tonlarını görmek mümkün. İzlemediyseniz daha fazla ertelememenizi öneriyoruz.
Listemizin bir diğer Türk filmi olan Vavien, kara mizah tutkunlarının tekrar tekrar izlemek isteyeceği filmlerden biri. Taylan Biraderler’in yönetmenliğini yaptığı bu film; Tokat’ta elektrikçilik yapan Celal’in, eşi ve oğluyla sürdürdüğü sıradan yaşantıyı anlatıyor. Böylesine sıradan bir karakterin yaptığı tuhaf hareketler kesinlikle ilginizi çekecek; çünkü Celal’in eşiyle arasındaki soğuk, nefret dolu ilişkiyi ve nihayetinde karısını öldürme planlarını gerçeğe dönüştürme çabasını izlemek sizi hem şaşırtacak hem güldürecek hem de 'Ağlanacak şeylere neden gülüyorum?' diye kendinizi sorgulatacak. Yönetmenlerin aynı tatları alabileceğiniz bir başka filmi olan 'Azizler'e de göz atmayı unutmayın.
Palyaçoluğu bırakan karakterimiz Louison, bir apartmana taşınır ve apartmanın altındaki şarküteride işe başlar. Burada çalışırken kasabın kızına rastlayıp ona aşık olur. Kasabın ölümünün ardından açlık ve sefalet içerisindeki apartmanın onu yiyeceğinin farkına varan Louison, kasabın kızıyla birlikte buradan kurtulmanın yollarını arar. Bu aşk, komedi ve tuhaflık dolu film size ilginç bir seyir deneyimi vadediyor.
Belki de kara mizah denilince ilk akla gelen film, Barton Fink! Coen Kardeşlerin bolca kara mizah unsuru barındıran bu filmi, New Yorklu tiyatro oyunu yazarı Barton Fink’in 1941 yılında bir Amerikan güreşi filminin senaryosunu yazmak için Hollywood’a gelmesini ve güreşçiye benzeyen iri ve korkutucu yan komşusu ile tanışmasının ardından senaryoyu yazma yolundaki engelleri aşmasını konu alır. Bu başyapıtı izlemeyenler ise çok şey kaçırır!
Hapisten yeni çıkmış olan Neo-Nazi Adem, bir kilisede topluma yarar sağlaması adına Papaz İvan’ın yanına gönderilir. İvan’ın Adem’e verdiği ilk görev, kilisenin önündeki elma ağacından topladığı elmalarla bir kek yapmasıdır. Kiliseye ıslah olmak için gelen diğer iki mahkum Gunnar ile Khalid’in de filme katılmasıyla bu dört karakterin başına gelenler mizahi bir dille anlatılıyor ve seyirciyi, iyi-kötü algısı üzerine düşünmeye itiyor.
İngiliz komedi grubu Monty Python'ın 1979 yapımı filmi Brian'ın Hayatı'nın yönetmen koltuğunda Terry Jones'u görüyoruz. Film; kara mizahın, hakkında konuşmaya çekinilen ya da korkulan konuları işlemekle yükümlü olduğunu bizlere kanıtlıyor. Yıllarca İncil'den dini konuları işleyen Hollywood filmlerinin parodisi niteliğinde olan ve pek çok tartışmaya sebebiyet veren bir filmden bahsediyoruz. Bu hicivli dili beğeneceğinizden ve bir an önce Monthy Python ekibinin çektiği diğer filmleri izlemek isteyeceğinizden de eminiz!
Üç Billboard Ebbing Çıkışı, Missouri; kızının cinayetini aydınlatmak isteyen bir anneye odaklanıyor. Kızının katilinin bulunamamasından şikayetçi olan anne, davanın sonuçlanmasını sağlamak ve birilerinin dikkatini çekebilmek için şehrin çıkışında üç tane billboard kiralıyor. Film, bu davada annenin gösterdiği çabaları ve tüm şehrin olaya sessiz kalışını çarpıcı bir şekilde anlatırken devletlerin otoriter ve yavaş işleyen, hatta işlemeyen yapısını da eleştirel bir dille gözler önüne seriyor.
Listemizin son bölümüne geldiğimizde karşımıza Güney Koreli yönetmen Bong Joon-ho'nun hem Oscarlı hem Altın Palmiyeli filmi Parasite çıkıyor. Seul metropolündeki bir bodrum katında bir böcek gibi en alt tabakada, küçücük bir evde yaşayan ailenin hayatındaki değişime şahit oluyoruz film boyunca. Varlıklı bir ailenin evine 'parazit' gibi sırayla yerleşen ailenin üyeleri, kendilerini bambaşka bir dünyanın içerisinde buluyor. İzleyenlere merak ve eğlence sunmasının yanında kara komik yönüyle de düşünmeye iten film, keyifli dakikalar vadediyor.