En Küçüğü 3 Yaşındaydı: Yeni Zelanda'daki Kan Dondurucu Saldırıda Hayatını Kaybedenler ve Yürek Burkan Hikâyeleri

Geçtiğimiz cuma günü, Yeni Zelanda tarihindeki en karanlık günlerinden birini yaşamıştı. Dünyanın en sakin ülkelerinden biri olan Yeni Zelanda'nın Christchurch kasabasında, cuma namazı sırasında iki camiye silahlı saldırı düzenlenmiş; 50 kişi hayatını kaybetmiş, çok sayıda kişi ise yaralanmıştı. Ülke tarihinin en kanlı saldırısının ardından ölenlerin kimlikleri ve saldırıya dair detaylar da yavaş yavaş ortaya çıkmaya başladı. İşte bu kanlı saldırıda hayatını kaybedenler ve onların yürek burkan hikâyeleri...

Hain saldırının ardından, kahreden detaylar da yavaş yavaş ortaya çıkmaya başladı.

Saldırı anında camide bulunan 71 yaşında Daoud Nabi'nin başka bir kişinin önüne kendini attığı, Naeem Rashid'in ise saldırganın üstüne atlayarak silahını almaya çalıştığı biliniyor...

Saldırıda hayatını kaybedenlerden en küçüğü ise, henüz 3 yaşındaki Mucad İbrahim'di...

Saldırı esnasında Nur Camisi'nde bulunan Somali göçmeni Mucad İbrahim, abisi Abdi İbrahim ve babası ile birlikteydi. Saldırı sırasında yaşanan arbedede kaybolan küçük Mucad'dan saldırı sonrasında bir hayli haber alınamadı. Olayın ardından yaralıların bulunduğu Christchurch Hastanesine giden aile, burada da Mucad'ın ismine rastlayamadı.

Ardından Mucad'ın saldırıda hayatını kaybettiği açıklandı...

Abisi Abdi'nin söylediğine göre, daima neşeli ve güler yüzlü olan Mucad, oyun oynamayı seven, hayat dolu bir çocuktu...

Mucad'dan geriye, gözlerinin içinin güldüğü bu fotoğraflar kaldı...

Saldırıda hayatını kaybeden en küçük ikinci kişi ise, 4 yaşındaki Abdullah Dirie'ydi.

Küçük Abdullah'ın ailesi daha iyi yaşam şartlarına sahip olabilmek için yıllar önce mülteci olarak Somali'den Yeni Zelanda'ya yerleşmişti... Saldırı esnasında yanında babası ve dört kardeşi de olan Abdullah'ın kardeşleri kaçarak kurtulmayı başarırken, babaları ise yaralanmıştı. Ne yazık ki kardeşlerin en küçüğü Abdullah ise, bu hain saldırıda hayatını kaybetti...

Silahlı saldırı anında hayatını kaybedenlerden biri de 14 yaşındaki Sayyad Milne'ydi...

Sayyad iyi bir futbolcuydu ve her cuma camiye gidiyordu. Her cuma onunla birlikte camiye gelen erkek kardeşi ise şans eseri o gün okul gezisindeydi ve saldırıdan kıl payı kurtulmuştu...  Baba Milne, Sayyad'ın resmi olarak ölüm haberini almadığını ama öldüğünü bildiğini söyledi. Baba Milne'nin bildiği tek şey ise yerde yatan Sayyad'ın vücudunun alt kısmından kanlar aktığı.

Saldırı sırasında Nur Camisi'nde bulunan Pakistan göçmeni Naeem Rashid ise, oğlu Talha'nın ve etrafındakilerin vurulmasının ardından saldırgana doğru koştu; onu engellemek istemişti ama son anda fark edildi...

Saldırganı engellemeye çalışırken vurulan Naeem Rashid ve oğlu Talha da saldırı sonrası kaldırıldıkları hastanede yaşamlarını yitirdiler...

Henüz 21 yaşında olan Talha Rashid ise üniversite öğrencisiydi...

1970'lerin sonunda Afganistan'dan göçen 71 yaşındaki Davud Nabi de terör saldırısında yaşamını yitirenler arasında.

Nur Camisi'nde diğer insanları korumaya çalışırken kurşunların hedefi olan Davud Nabi, birçok kişinin hayatını kurtardı. Davud Nabi'nin oğlu Yama El Nabi de babasının başkalarını korumaya çalışırken öldürüldüğünü doğruladı. Davud Nabi kendisini başka bir kişinin önüne attıktan sonra kurşunların hedefi olmuştu... Yine bir diğer oğlu da, hain teröristin Facebook'ta paylaştığı saldırı görüntülerinden babasının hayatını kaybettiğini doğruladıklarını açıkladı...

Bir mühendis olan Daoud Nabi, 80'lerdeki Sovyet işgali sırasında ailesiyle birlikte Afganistan'dan Yeni Zelanda'ya göçmüştü...

Nabi burada bir cami kurmuştu ve yerel Afgan topluluğuna başkanlık ediyordu. Sığınmacı olan herkese yardım eden Nabi, Filistin, Irak ve Suriyelilere yaptığı yardımlarla biliniyordu...

42 yaşındaki Ara Parvin ise, eşini kurtarmak için kendini ona siper ettiği için hayatını kaybetti...

1994'te kocası Ferid ile Bangladeş'ten göç eden Ara, saldırı sırasında, yıllar önce rahatsızlanıp tekerlekli sandalyeye mahkum olan kocasının önüne kendini atarak onun hayatını kurtardı; ancak kendi kurtulamadı.

Suudi Arabistan vatandaşı Muhsin el-Harbi de terör saldırısında 5 kurşunun isabet etmesi sonucu yaralandıktan sonra kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti...

Muhsin el-Harbi'nin, yaralı olarak sedyede taşınırken işaret parmağı havadayken çekilen bu fotoğrafı, sosyal medyada çokça paylaşılmıştı ve saldırının simgesi haline gelmişti.

Saldırıda hayatını kaybedenlerden biri de, caminin kurucusu Mohammad Atta Alayan'dı.

Alayan oğluyla birlikte kendi kurduğu camide katledildi... Filistinli bir sığınmacı olan Alayan, caminin kuruluşu için para toplamıştı ve bütün Müslümanların sorunlarıyla ilgilenen yardımsever biriydi...

Saldırıda hayatını kaybeden diğer bir isim olan Halid Mustafa da Suriyeli bir mülteciydi.

Savaşla tarumar olmuş Suriye'den ailesiyle Yeni Zelanda'ya gelen Halid, cuma namazı için gittiği camide haince katledildi.

Atta Elayyan ise 33 yaşındaydı ve henüz yeni baba olmuştu...

Yeni Zelanda ulusal futsal takımının milli kalecisi olan Elayyan, daha çocuğuna doyamadan hain bir saldırının kurbanı oldu...

Daha 25 yaşında olan Ansi Alibava'nın ise mezuniyetine sadece iki ay kalmıştı.

Alibava, Lincoln Üniversitesinde Tarımsal İşletme okumak için gelmişti...

Hain saldırının detaylarına buradan ulaşabilirsiniz. 👇

Yeni Zelanda'nın En Karanlık Günlerinden Biri: İki Camiye Düzenlenen Silahlı Saldırıda, Can Kaybı 50'ye Yükseldi
Yeni Zelanda'daki İki Camiye Silahlı Saldırının Ardından Ortaya Çıkan Kan Dondurucu Detaylar
Yeni Zelanda'daki Camilere Saldırı Yapan Saldırgan ile İlgili Korkunç Detaylar ve Bir Gazeteciden Olayın Analizi

Popüler İçerikler

Ali Koç, Fenerbahçe Tesislerinde Sıkıyönetim İlan Etti
Kızılcık Şerbeti'nin Görkem'i Özge Özacar'dan Pembe'nin Osmanlı Tokadına Yanıt
Tolunay Kafkas, "El Sıkmama" Olayına Müdahil Oldu: Hedefinde Volkan Demirel Var
YORUMLAR
18.03.2019

yarım kalan hayatlar.. içim cız etti

18.03.2019

Hak etmediler...

18.03.2019

kim böyle bi şeyi hak edebilir ki çok kötü hele daha 3 4 yaşındakileri bile öldürmüş nasıl bi zihniyet bu merak ediyorum adam bu silahları edinirken devletleri neredeymiş devletin de bu işte parmağı oluyor haliyle çünkü silah satışları hele avrupada çok kolay

18.03.2019

Yazık arkadaş. Din, ırk, düşünce farklılıkları yüzünden birinin hayatına son vermek ne yanlış. yalnız öldürmek değil. kelimeler ile kin, nefret aşılamakta yanlış. biz insanlar olarak kendimizi gelişmiş olarak görüyoruz fakat 2 haber bakayım dediğinde görüyoruz ki baya baya ilkel canlılarız yalnızca hayatımızı kolaylaştıran teknolojimiz gelişiyor. kişilikler giderek zayıflıyor. çocuklarınızı barışçıl yetiştirin, çünkü devletler, din adamları, topluluk liderleri bizlerin barış içinde yaşamamızı istemiyorlar. her insan barış içinde yaşasa bir lidere gerek kalmaz, ülke kavramına gerek kalmaz, barış içinde yaşayabilsek belki din kavramına bile gerek kalmazdı.

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ