Meksikalı yönetmen Guillermo del Toro'nun yazıp yönettiği The Shape of Water, Akademi üyeleri tarafından 2018'in en iyi filmi seçildi.
Not: Spoiler yok. Filmi izlemeyenler rahatlıkla okuyabilir.
Meksikalı yönetmen Guillermo del Toro'nun yazıp yönettiği The Shape of Water, Akademi üyeleri tarafından 2018'in en iyi filmi seçildi.
Not: Spoiler yok. Filmi izlemeyenler rahatlıkla okuyabilir.
Bu arada film Türkiye'de her nedense Suyun Sesi ismiyle vizyona girdi (Shape, İngilizce 'şekil, form, biçim' anlamlarına geliyor) Yani aslında filmin Türkçe karşılığı Suyun Şekli. Yine de yazı boyunca resmi kullanım olan Suyun Sesi'ni kullanacağız.
Aslında Suyun Sesi'nin Pan'ın Labirenti'yle paralel bir kurguya ve ortak temalara sahip olduğunu söylemek mümkün. Hem eleştirmenlerin, hem de izleyicilerin büyük beğenisini toplayan Pan'ın Labirenti Cannes Film Festivali'ndeki gösteriminden sonra tam 22 dakika aralıksız ayakta alkışlanarak tuhaf bir rekora imza atmış, fakat büyük ödülü kucaklayamamıştı.
Film büyülü bir romantik hikayeden çok, döneminin politik tansiyonuna ve özellikle ABD'de Trump yönetiminden bu yana ayyuka çıkan ayrımcılık atmosferine güçlü bir eleştiri mahiyetinde alımlandı.
Öncelikle o yılların ABD'sinin atmosferini hatırlamak, hikayenin geçtiği dönemle olan bağını daha güçlü kavramamızı sağlayabilir. Soğuk Savaş ve beraberinde hissedilen nükleer savaş endişesi, Vietnam Savaşı, Sivil Haklar hareketi gibi yoğun ve oldukça önemli gündemlere sahipti 60'lı yıllar...
Filmde izleyicinin empati yaptığı çoğu karakterin, aslında bu buhranlı dönemin kendine özgü dezavantajlarına sahip olduğunu ve bunları temsil ettiğini düşünebiliriz. Tabii bu dezavantajlar çoğunlukla bugün dahi aşılmış değil. Zaten filmi güçlü yapan unsurlardan biri de bu gerçeğin ta kendisi.
Ana karakter Elisa konuşma engelli biri. Aynı zamanda hispanik kökenli bir göçmen. Onu tıpkı herkes gibi bir birey olarak algılayan ve onunla iletişim çabasına giren az sayıda insanın da, yine toplum nezdinde dezavantajlı kimliklere sahip karakterler olduğunu fark ediyoruz.
Film sona erdiğinde, ayrımcılığa sebep olan tüm önyargıların ve kalıpların ne denli yapay ve önemsiz olduğunu; iletişim ve köprü kurma çabasının ise gücünü ve önemini kuvvetli bir şekilde izleyiciye deneyimletmeyi başarıyor.
Şu sıralar vizyonda...
oscar verenlerin yaratık fantezisi var sanırım..
İki erkek ve iki kadının el ele tutşup deli gibi aşık olmalarına su götürmez bir nefret,zulüm,linç.İnsan bile olmayan bir canavarla bir kadının aşkına Oscar..İki yüzlülüğün hükmü böyle birşey olsa gerek..ayrıca bu filmin sadece görsel efektleri ve kostüm-makyajı başarılı..buna kurgu olarak 10 basıcak oscarlık filmler var
ulan onca ay bekle umutların suya gömülsün.Beğenmedim-.-