Koleksiyonerlik öyle göründüğü gibi kolay değil. Bir kere bilgi ister, ilgi ister, büyük bir konsantrasyon ve derin bir emek ister. Bazen koleksiyona katacağınız bir parça için yıllarınızı, yollarınızı, sabrınızı ve servetinizi harcamanız gerekebilir.
Bu yüzden koleksiyoner olmak herkesin yapabileceği bir şey değil. Zaman içerisinde siz mi koleksiyonu yönetirsiniz, koleksiyon mu sizi yönetir o da belli değil. Başlangıçta bir iki parça bir şey diye yola çıkarsınız, sonra kendinizi dipsiz bir kuyuda bulursunuz. Ama o kuyuda durdukça derinleşir, bilgeleşirsiniz. Astroloji, tıp, hukuk, tarım, teknik veya basım alanlarda evrak, obje, fotoğraf, kartpostal, pul vs koleksiyonu yaparken konunun uzmanına yakın bilgi sahibi olmamanız mümkün değil.
Hobilerin en yüksek zevk vereni, tutkuların en değerlisi belki de. Üstelik öyle bir toplumsal yanı var ki, saygı duymamak elde değil. Değerli şeyleri toplayıp saklayan ve gelecek kuşaklara aktaran, kültürel miraslarımızın korunmasına ve sürdürülmesine katkı sağlayan cefakar gönüllüler aynı zamanda. Tarihin farklı dilimlerinde koleksiyonerler yarınlara ışık tutabilecek belgeleri saklayıp biriktirmemiş olsalardı bugün birçok ayrıntıdan haberimiz olmayacaktı.
Koleksiyonerlik bir tutku, misyon ve sanatçıyı destekleme arzusu olarak açığa çıkabilmektedir. Koleksiyonlardaki eserler belki yüzlerce kişi tarafından istenir fakat sadece bir kişi o esere sahip olur. Yani koleksiyonerlik sürekli devam eden bir yarış gibidir. Burada bakış açısı sanata aşkla yaklaşmaktan ve tutkuyla bağlı kalınacak bir hırs olmalıdır.
koleksiyon düşünecek bir ruh hali kalmadı ülkede.
Amk kahvaltıda pul yalayıp akşam yemeğinde tablo kızartırız.Çerçevelerde sobaya.Sokam sanatınıza