En Az 130 IQ'ya Sahip Olanların İlk Seferde Anlayabileceği 23 Psikoloji Kitabı

İnsan zihni ne garip, değil mi?

O dipsiz kuyuda nelerin döndüğünü anlamaya çalışmak, kendi kendini anlamaya çalışmak, dünyanın en meşakkatli işi olsa gerek...

Kardeşim sen düşünceden ibaretsin, 

Geriye kalan et ve kemiksin.

Gül düşünür gülistan olursun,

Diken düşünür dikenlik olursun!

der Mevlana psikoloji üzerine.

İşte insan zihnini anlamlandırmaya çalışma çabamıza katkıda bulunan ve ilk seferde tamamiyle anlaması pek zor olan kitaplar...

1. Günübirlik Hayatlar - Irvin Yalom

Roma İmparatoru ve filozof Marcus Aurelius, 'Hepimizinki günübirlik hayatlar; hatırlayanın, hatırlanandan farkı yok,' diye yazmış. İşte ünlü psikiyatr Irvin Yalom da bu sonsuz varoluşun küçük bir parçasını işgal eden günübirlik hayatları, yani bizi yazıyor…

Yalom yıllarca üzerinde çalıştığı bu kısa hikâyelerde hastalarının mücadelelerini konu ettiği kadar kendi sarsıntılarını da anlatıyor ve iki önemli sorunun üzerine gidiyor: Kısa da olsa nasıl anlamlı bir yaşam sürüp her günün tadına varabiliriz? Ve kaçınılmaz son olan ölüm gerçekten ne ifade ediyor? 

Öfke sorunu yaşayan bir kadın, her istediğine sahip ancak bir türlü mutlu olmayı bilmeyen bir iş adamı, insanın bu dünyadaki konumu üzerine düşünen ve bir yandan da kendi acısıyla başa çıkmaya çalışan yeni mezun bir psikolog… Irvin Yalom'un gerçek psikoterapi seanslarından derlediği bu hikâyeler, zorlukları ve tatlı anlarıyla yaşamı bir bütün olarak kabullenmeyi öğretirken aynı sayfaya her baktığınızda farklı şeyler görebileceğiniz bir başucu kitabı olduğunu kanıtlıyor.

2. Çağımızın Nevrotik Kişiliği - Karen Horney

Bu kitapta, ne anlama geldiğine ilişkin her zaman net bir görüş olmasa da sık sık kullanılan 'nevroz' kavramı ve çatışmalarıyla, kaygılarıyla, acılarıyla ve kendisiyle olduğu kadar başkalarıyla olan ilişkilerinde de varolan birçok güçlükle birlikte aramızda yaşayan 'nevrotik insan' anlatıyor. Onun varolan kaygıları ve bunlara karşı geliştirdiği savunma mekanizmaları üzerinde odaklanıyorlar.

3. Bir Psikiyatristin Gizli Defteri - Gary Small, Gigi Vorgan

Gerçek hikâyeler kurgudan çok daha tuhaftır, Dr. Gary Small da bunu gayet iyi biliyor. Psikiyatriyle ve insan beyni üstüne çığır açıcı araştırmalarla geçen otuz yıl içinde Dr. Small pek çok şey görmüş. Şimdi ofisinin kapılarını açmaya ve kariyerinin en gizemli, ilginç ve tuhaf hastalarını anlatmaya hazır.

Bu kitap bir psikiyatristin zihnine ve onun giderek gelişim gösteren mesleki yaşamına yapılan aydınlatıcı bir yolculuk. Aynı zamanda bu branşın ve daha önce görülmemiş, tanısı koyulmamış çeşitli akıl hastalıklarının perde arkasına da bir bakış… Kitabı okurken kendinizi, bizi insan yapan şaşırtıcı tuhaflıklar üstüne düşünürken bulacaksınız.

4. Kitleler Psikolojisi - Gustave Le Bon

Kitleyi tanımak için her şeyden önce onun psişik yapısını bilmek gerekmez mi? Bu bireyin Psikolojik yapısıyla ne derecede aynılık gösterir?İşte sosyal psikoloji bugün bununla uğraşıyor.Kitleler, Sosyal Psilokjide,”grup” genel başlığı altında, çeşitli biçimlerde incelenmektedir.Bu konu da bütün dillerde sayısız kitaplar, araştırmalar var.Ülkemizde ise bu konu henüz yeni yeni ele alınmakta.Türk okurlarının bu konuda temel bir kitabının olmaması bizi bu kitabı yayına hazırlamaya yöneltti.Gustave Le Bon, büyük bir açıklıkla bu problemleri ele almaktadır.Onun yapmak istediği şey, bir kitlenin psikolojik yapısını çözmek ve mevcut fonksiyonlarıyla betimlemektir.Bu kitle neleri başarabilir, neler karşısında acizdir? Kitlelerin sevk ve idaresi nasıl olmalıdır? Zararlı kitle, faydalı kitle..Kitle içinde, kalabalık içinde bireyin durumu..İşte bütün bunlar eserde örneklerle açıklanacaktır.

5. Bilinçaltı - Sigmund Freud

Daha önce anlattıklarımda eksik bir taraf kalmaması için şunu da ekleyeyim ki, tedavi çalışmalarımda daha baştan beri ipnotik telkinin yanı sıra bir başka çeşit ipnotizma uygulamasından yararlanıyordum. Bu da bana, hastadan, hastalık arazının oluşumuyla ilgili, çokluk onun ayık durumda hiç ya da gerektiği gibi anımsayamadığı bilgiler alma olanağını sağlıyordu. Uyguladığım ipnotizma tekniği, sadece hastaya yapması ya da yapmaması gereken bir şeyin telkininden daha etkili bir yol olmakla kalmayıp, hekimin bilip öğrenme merakını da gideren bir yöntemdi; çünkü o monoton telkin çabalarıyla ortadan kaldırmaya çalıştığı hastalık arazının nasıl oluştuğunu bilmek hekimin nihayet hakkıydı. Söz konusu hpnotik yöntemi uygulamaya başlamam ise şöyle olmuştu: Daha Brücke`nin laboratuvarında çalışırken Dr. Josef Breuer`le tanışmıştım; Viyana`nın en hatırı sayılır ev hekimlerinden biriydi Breuer; beri yandan, geçmişte bir sürü bilimsel araştırılarda bulunmuş, solunum fizyolojisi ve denge organıyla ilgili kalıcı değerde birden çok eser vermişti. Benden on dört yaş büyük harikulade zeki bir adamdı. Çok geçmeden aramızdaki ilişki bir içtenlik kazanarak dostluğa dönüştü ve Breuer hayatın çetin durumlarında bana hep yardım elini uzatan biri oldu. Bilimsel alandaki çabalarımızın ürünlerini kendisiyle paylaşmaya alışmıştık. Bunda da kazançlı çıkan tabiî bendim. Ancak sonradan psikanalizi geliştirip ortaya koymam, Breuer`in dostluğunu yitirmeme yolaçtı. Gerçi böyle bir buluşun karşılığını bu kadar ağır ödemek kolay olmadı benim için. Ancak ister istemez buna katlanmam gerekiyordu.

6. Şizofreni Yalnız Oynanmaz - Rahmi Vidinlioğlu

Gittin! Seni benden, beni senden koparttılar!

Kahpe bir intihara dönüş bileti gişedeki Azrail!

Tımarhanelere kaldırdılar beni, kollarıma kocaman serum şişelerinde gözyaşları bağladılar!

Başlamadan bitti aramızdaki her şey! Sen, 'Bitti' bile diyemedin 'Başlayan şeyler bit(t)er, ben seni sevmeye başlamadım ki…' derdim!

Bitti! Her bitiş yeni bir başlangıcın fragmanıydı! Aramızdaki sıradağlar gibi duran aşılmaz engel 'Biz arkadaşız…' diye başlayan o çocukça masal değil, gözü dönmüş psikiyatristlerin yazdıkları ufacık bir kâğıt parçasıydı: 'Şizofrenik semptomlar…' diye başlayan ve '…gözlem altında tutulmalı!' emir kipiyle noktalanan!

Ey Kâri! Şimdi dinleyeceğin her şey yalandır… Yalan.. Yalan. Yalan! Bir yalanın utana utana gerçeğe dönüşmesi, tüm gerçeklerin arsızca yalana dönmesi ve neyin gerçek neyin yalan olduğunun artık hiçbir öneminin kalmadığı bir kaosun hikâyesidir… Kocaman, hiçbir şeyle tanımlanamayacak kadar büyük bir acının hikâyesi…

7. Bir Cinayetin Psikanalizi - Jed Rubenfeld

Bir Cinayetin Psikanalizi, 1909 yılında sıcak bir Ağustos akşamı Sigmund Freud’un, rakibi ve öğrencisi Carl Jung ile birlikte buharlı gemi George Washington’dan inmesiyle başlıyor. Şehrin diğer ucunda, şehri tepeden gören muazzam bir apartman dairesinde, çok güzel bir kadın avizeye asılmış bir şekilde ölü bulunur; cinsel işkenceye maruz kalmış, kırbaçlanmış, kesilmiş ve boğulmuştur. Ertesi gün, ikinci bir güzel kadın yüksek sosyeteyle alay eden ve donuk, cansız anne-babasını küçümseyen asi bir mirasyedi katilin elinden kıl payı kurtulur. Ama bir histerik olan Nora Acton, saldırıyla ilgili hiçbir şey hatırlamamaktadır. Amerika’nın ilk psikanalistlerinden biri olan Dr. Stratham Younger, Freud’un rehberliğinde onu tedavi etmeye başlar.

Akıcı bir dille yazılmış olan ve etkileyici gerçek detaylara dayanan Bir Cinayetin Psikanalizi, yeni bir romancının hayranlık uyandıran yeteneğini gözler önüne sererken, Freud, Carl Jung ve Hamlet hakkında bildiklerinizi gözden geçirmenize neden olacak.

8. Şimşek - Peyami Safa

Peyami Safa'nın insan ruhunun derinliklerinde dolaştığı Şimşek romanı, yaşanan ruhi gerilimlerin beden üzerindeki somut etkisini mükemmel bir şekilde gösteriyor. Bağlarbaşı'nda misafirlerin bir gün bile eksilmediği büyük ve eski bir köşkte, Müfid çocukluğundan beri dayısı Sacid ile hep aynı çatı altındadır. Müfid dayısının arkadaşlarından Pervin'le daha yeni evlenmiştir. Evlenmeden önce Sacid'le ilişkisi olan Pervin, her ne kadar evlendikten sonra ilişkisini sonlandırmaya çalışmışsa da Sacid her seferinde onu ikna etmenin yollarını bulmuştur. Müfid, dayısı ve eşi arasında gizli bir ilişki olabileceğinden şüphelenmektedir ve çare olarak eşiyle birlikte köşkten ayrılmak ister, fakat Pervin'den umduğu desteği bulamaz. Müfid, karşılaştığı olaylar ve arkadaş çevrelerinin imaları neticesinde bir veda mektubu bırakarak teyzesinin Çengelköy'deki evine taşınır. Bütün şüphelerine ve aslında içten içe inandığı gerçeklere rağmen, eşine duyduğu sevgiden vazgeçemeyen ve zaten zayıf bir bünyeye sahip olan Müfid, Pervin'e duyduğu hasretten dolayı yatağa düşer. Ancak hasretine dayanamadığı eşinin kendisini ziyarete gelmesine daha sonra müsaade eder. Hatta Pervin'in varlığından aldığı güçle biraz olsun iyileşmeye başlar. Fakat o gün, bir şimşek aydınlığının doldurduğu hasta odasında korkunç bir manzara ile karşılaşır.

9. Psikanaliz Üzerine - Sigmund Freud

Sigmund Freud, Psikanaliz Üzerine adlı bu çalışmasında bilinçaltı çatışmalarının psikodinamik yapısını ve doğasını inceler. Ona göre psikanalizin amacı, bireyin tinsel yaşamı içinde bilinçdışının su yüzeyine çıkmasına ortam hazırlamaktır. Bu yeni anlayış, hem bilinçaltının ortaya çıkarılmasına yönelik bir teknik, yani bir ruh tedavi usulü hem de genel bir psikolojik kuramdır. Psikanaliz Üzerine, Freudçu analiz konusunda bilinmesi gereken temel ve özlü bilgiler içermesi bakımından vazgeçilmez değerde bir anahtar kitap olma özelliğini taşımaktadır. 

'Bu kez, benim başlıca kaygım dış görünüşlere hiçbir şey feda etmemek ve psikanalizi basit, tamamlanmış, bitirilmiş bir bilim olarak sunmaktan kaçınmak olmuştur. Ne sorunların üstünü örtmek, ne boşluklarını ve belirsizliklerini saklamak için çalıştım. Başka hiçbir bilim alanında insan böyle bir alçakgönüllülükle övünme gereği duymaz; aslında bu doğal bir şeydir ve kamu, bilgin yönünden başka türlüsünü de beklemez'

10. Algı Kapıları - Aldous Huxley

Yayınlandığı günden itibaren tüm dünyada olağanüstü bir ilgi gören Algı Kapıları, ele aldığı konu bakımından benzersizdir. Huxley bu kült kitabında insan algılarının boyutlarını, görsel algıyı olağanüstü biçimde açan meskalin üzerinde özellikle durarak, onu bizzat kullanarak inceler; deneyimlerini müthiş bir gözlem gücüyle gerçeğe olabildiğince yakın, hatta zaman zaman onu aşarak betimler ve bize gerçeğin yeni bir boyutunu, bilincimizin, aslında bir şekilde hep bildiğimiz, ama pek göremediğimiz 'karşı kutbunu', 'öteki tarafını' gösterir; oraya geçmek için tarih boyunca kullanılmış farklı araçları, geliştirilmiş farklı yöntemleri anlatır. 

Dolayısıyla Algı Kapıları, resimden müziğe, bir kır manzarasından karanlıkta oynaşan ışıklara kadar birçok farklı araçla da ortaya çıkabilen farklı bir algı durumunun, yazarın deyimiyle 'kendinden geçmenin' benzersiz bir analizini sunuyor. 

Gerek Algı Kapıları, gerekse yazarın daha sonra bunun devamı olarak yazdığı Cennet ve Cehennem, bu 'kendinden geçme' halinin, gündelik yaşamın ötesindeki bir dünyaya açtığı kapılar üzerine yazılmış iki temel ve klasikleşmiş deneme...

11. Sinestezya - Jeffrey Moore

Kimine göre hastalık olan bir durum kimine göre katıksız bir mucize olabilir mi?

Sinestezi, algılamada duyuların birleşmesi anlamına gelir. Sinestezikler gerçeği, farklı duyusal algılamaları birbiriyle karıştırarak görür. Kimi için 'E' harfi yeşildir örnegin. Bazısına göre 'R'nin tiz bir sesi vardır ya da '5' rakamı sarı renktir, 'Fa' notası çikolata tadındadır.

Bazı araştırmacılar tarafından 'hastalık' olarak kabul edilen Sinestezi, bazılarına göre mucize, hatta mistik bir insan yeteneğidir. Isin ilginç yanı, sinestezikler çoğu zaman farklılıklarının farkında bile degildir. Noel Burun da bir sinestezik. Ona neredeyse deha seviyesinde artistik ve bilimsel yaratıcılık veren beyne ve hiçbir şeyi unutmamasını saglayan hafızaya sahip. Annesiyse ironik olarak Alzheimer hastalığının pençesine düşmüş bir tarih öğretmeni. Yolları kesişen üç sinestezik arkadası, hedonist yazar Norval, çocukluk anılarına hapsolmuş JJ ve geçmişini silmeye çalışan eski sinema aktristi Samira, annesini iyilestirecek bulus için Noel'e yardım ediyor.

12. Kadın Psikolojisi - Nevzat Tarhan

- Psikolojik farklılıkların analizi

- Kadın erkek ilişkileri

- Kadınlara has ruhsal sorunlar

- Kadınlarda görülen başlıca kişilik tipleri

- Kadınlar neden daha çok konuşur?

- Modernizmin dayattığı cinsiyet kimlikleri

- Kadının sömürülmesi

- Kadının ideal erkek tipi

- Sorunla baş edebilme açısından kadın erkek farkı

- Kadındaki beğenilme duygusu

- Ev hanımlığı bir kabus mu?

- Şiddet uygulanan kadında görülen rahatsızlıklar

- Evliliğin belkemiği 'biz' duygusu

- Modern dünyanın poligamisi: Çok ilişkili evlilikler

- Feminizmin evlilik üzerindeki etkileri

- Terkedilme korkusu

- Aşkta kadın erkek farkı

- Annelik psikolojisi

- Biyolojiden inanca kadın

- Kadına ve erkeğe mizahî bir bakış

13. İnsanın Anlam Arayışı - Victor E. Frankl

20. yüzyılın önde gelen psikiyatrlarından Viktor Frankl, otuzun üzerinde yabancı dile çevrilen ve bütün dünyada 12 milyondan fazla satan İnsanın Anlam Arayışı'nda, kurucusu olduğu logoterapinin ilkelerini, İkinci Dünya Savaşı sırasında bir toplama kampındaki deneyimleri eşliğinde anlatmaktadır. Okurlar, Frankl'ın tasvir ettiği toplama kampının, dünyayı daha büyük bir hapishane olarak kavramamızı sağlayacak parlak bir metafora dönüştüğünü fark edecektir. Gasset, Heidegger ve Sartre'dan aşina olduğumuz düşünceler ışığında, varoluşun çetin koşullarında 'anlam'ı keşfetmemize yardım edecek süreci anlatan Frankl, 'İnsanı insan yapan nedir?' sorusuna da yanıt vermeye çalışıyor...

14. Ruhun Yalnızlığı - Eugenio Borgna

Kitaplarında, hakikatin insanın içinde olduğunu söyleyen Augustinus düşüncesine dayanan Borgna, psikiyatrinin inceleme odağının hastalık değil, hasta kişinin yaşantı içerikleri olması gerektiğini vurguluyor. 

'Günümüzdeki anlayışın mutluluk kaynağı olarak kabul ettiği şeyler her fırsatta, her durumda ve her yolla istenmekte ve aranmakta ve bazı ilaçlar, bazı antidepresanlar da, çoğu zaman işe yaramaz birer havai fişek olmaktan öteye gidemeyen, zafer haline getirilmiş bir mutluluğa ulaşmanın aracı ve yolu olarak kullanılmaktadır. Bunu da, mutsuzluk ve depresyona yol açan sonsuz hayal kırıklıkları ve tatminsizlikler izlemektedir; bunun nedeni de, anlamlı, derin, büyük mutlulukların olduğu gibi, uçup kaçıcı, ancak bir sabah süren, ardında sadece küller bırakan, görünüşten ibaret, küçük mutlulukların da olmasıdır' diyen Eugenio Borgna, acıdan korkan zamane anlayışına karşı, gerek ruhsal gerekse bedensel açıdan hayatımızın her döneminde iç içe olabileceğimiz, kaçmamızın mümkün olmadığı acıyı sanatla, edebiyatla, felsefeyle ve biraz da tevekkülle yeniden okumanın yolları üzerine düşünüyor.

15. Gerçekten Bilmeniz Gereken 50 Psikoloji Fikri - Adrian Furnham

Hemen herkesin sizin psikolojiniz üzerine sizden çok kafa yorduğu bir zamanda yaşıyoruz. Şampuanınızın üstündeki yazı karakterinden ofis duvarlarının rengine; sevgili seçiminizden kime oy verdiğinize; tükettiklerinizden bağımlılıklarınıza hemen her şey psikolojik araştırmaların konusu ve bunların etkisi altında şekilleniyor. Psikoloji bilimi, hakkınızda o meşhur 'beni anlamadılar!' serzenişiyle kestirip atamayacağınız kadar fazlasını biliyor; insana başka türlü bakmanızı sağlayacak kadar fazlasını.

Gerçekten Bilmeniz Gereken 50 Psikoloji Fikri, anlatım dilinden tasarımına kadar kolay anlaşılır olmayı hedeflemiş, şahane bir psikolojiye giriş kitabı. Duygu, düşünce ve davranışlarımızın kökenine dair bilim insanlarının yaptığı keşifleri, sonuçlarına inanmakta zorluk çekeceğimiz deneyleri ve 'neden itaat ederiz?' gibi mühim soruların cevaplarını paylaşıyor. İnsanı -öncelikle de kendini- tanımak isteyen herkes için güzel bir rehber.

16. Annem ve Hayatın Anlamı - Irvin D. Yalom

Nietzsche Ağladığında ve Aşkın Celladı gibi tanınmış kitapların yazan Irvin Yalom, bu kitapta psikoterapi ve hayatın anlamını arama çabasında kendisinin ve hastalarının yaşadığı deneyimleri konu ediyor. Ölümünden birkaç yıl sonra düşlerine giren kendi annesi; ölümcül bir kansere yakalanmasına rağmen hayatın anlamını yitirmeyen Paula; çok sevdiği ağabeyini ilk gençlik yıllarındaki bir araba kazasında yitirmiş ve şimdi de beyin kanserine yakalanmış kocasının ölümünü yaşamakta olan duygusal olarak ketlenmiş irene ve diğer yaşantılar.... Her biri terapinin pasif bir çözümleme sürecinden İbaret olmadığını, hastanın ve doktorun birbirini karşılıklı olarak eğittiğini ortaya koyuyor. Kitap boyunca, Yalom, kanser gibi 'ürkütücü' bir hastalığa sahip insanların kendi kendilerini iyileştirmeyi başarma güçlerinin yanısıra çağdaş tıbbın sınırlarını sergilemekten çekinmiyor. Anne ve Hayatın Anlamı, ölüm üzerine, insanın daha anlamlı yaşamak için verdiği kişisel mücadeleler üzerine derin gözlemler içeren bir kitap.

17. Yalan Söylediğimi Nasıl Anladın?! - Paul Ekman

Bestseller özelliğini kaybetmeyen kitapları; sosyal hayat, iş yaşamı ve siyasete getirdiği şeffaflık anlayışı, sevilen dizilere bile konu olmuş yaşamıyla Paul Ekman, yaşayan bir dahi ve 20. yüzyılın en başarılı bilim adamlarından biri olarak kabul ediliyor. Paul Ekman, Yalan Söylediğimi Nasıl Anladın?! kitabıyla artık Türkçe'de !

Yalan Söylediğimi Nasıl Anladın?! 'da duygularımızla, gerçek düşüncelerimizle yüzleşeceğiz. Kendimizi nasıl ifade ettiğimizi, kimi zaman nasıl yanlış anlaşıldığımızı ve gerçekleri nasıl sakladığımızı göreceğiz. Vücut dilimizi, ses tonumuzu, mimiklerimizi takip ederken, kendimizi yeniden tanıyacağız. Aslında gerçek bütün yüzümüzden okunuyor. Gerçeği okuyabilenlerden olabilmek için, bugün FBI, CIA ve ATF gibi hükümet kurumlarının, avukatların, yargıçların ve polislerin, ayrıca Pixar ve Industrial Light and Magic gibi animasyon stüdyolarının da dahil olmak üzere çeşitli şirketlerin duygusal ifadeler konusunda sıklıkla kullandığı Yüz Hareketi Kodlama Sistemi'ni öğreneceğiz. Yüz ifadelerinden duyguları ve düşünceleri tanıyabileceğiz, okuyabileceğiz.

18. Olağan Psikopatlar - Kevin Dutton

Psikopat.

Bu kelimeyi duyar duymaz katiller, sapıklar, intihar bombacıları üşüşüyor zihnimize. 

Ama filmlerdeki emsallerinin aksine, gerçek hayatta her psikopat şiddet yanlısı veya suça meyilli değil. Yeni araştırmalar her on CEO'dan birinin psikopat olduğunu söylüyor. Gülerek 'Bilmem mi!' diyorsanız ekleyelim; cerrahlar, avukatlar, gazeteciler ve politikacılar arasında da psikopatlık hayli olağan. Psikopatların dünyasına yapacağınız bu afallatıcı yolculukta, Oxford Üniversitesi'nden Prof. Kevin Dutton, psikopatik eğilimlerin insanın doğasında olduğunu ortaya koyarken, toplumun da daha önce hiç olmadığı kadar psikopatlaştığını savunuyor. Zira korkusuzluk, kendine güven, cazibe, acımasızlık ve odaklılık gibi psikopatlarda öne çıkan özellikler 21. yüzyılda başarı kelimesinin üzerine terzinin diktiği ceket gibi oturuyor.

19. Sofie'nin Dünyası - Jostein Gaarder

'Benzer insanların', yüzeysel bilgilerin geçerli olduğu çağımızda, '3000 yıllık geçmişinin hesabını yapamayan insan günübirlik yaşayan insandır' diyen Goethe'nin günübirlik insanlarından olmama yolunda ciddi bir adım. 15. yaşgününü kutlamaya hazırlanan Sofi, bir gün posta kutusunda 'Kimsin' yazılı bir not bulur. Bu sorudan hareketle, bütün bir felsefe tarihinde sorulmuş soruları ve cevapları, sürükleyici bir roman kurgusu içinde anlatan Jostein Gaarder, Umberto Eco'nun 'Gülün Adı'nda Ortaçağ teolojisini romanlaştırma gücünü bu kitabında felsefede gösteriyor. Gaarder (1952) özellikle gençliğe yönelik kitaplarıyla tanınan Norveçli bir felsefe öğretmeni. 'Sofi'nin Dünyası' yayınlandığı 1991 yılından bu yana aralarında Korece, Rusça, Japonca, Arapça gibi diller de olmak üzere kırka yakın dile çevrilmiş ve yayınlandığı her ülkede en çok satan kitap olma başarısını elde etmiştir.

20. Bir Aile Cinayeti - Michel Foucault

Her ne kadar kendisi hakkında pek konuşmamış ve yazmamış, hatta bizatihi 'ilginç hiçbir yanının bulunmadığını' söylemişse de, Didier Eribon elinizdeki kitabıyla onun bu iddiasının pek de doğru olmadığını gösteriyor. Bir gazeteci olarak, Foucault'yu ölümünden çok önce tanıyan Eriborn, Foucault'yla yapılan sayısız görüşmeyi annesi, öğretmenleri, sınıf arkadaşları, Simone Signoret ve Yves Montand gibi eylem arkadaşları dahil olmak üzere, onun en yakınlarının anlatımlarıyla harmanlayarak zevkle okunan bir kitap kaleme almış.

21. Fallus’un Anlamı - Jacques Lacan

'Ünlü Fransız psikiyatr ve psikanalist Jacques Lacan (1901 -1981) ya da Amerikalıların hafif alaycı bir tonda taktıkları lakap ile 'Fransız Freud', mirası kolayca değerlendirilemeyecek bir yazardır. Adı, 'çağımızı en çok etkileyen psikiyatrlar' listesinde ön sıralarda yer almasına rağmen böyle bu. Kimileri yere göğe koyamaz onu; bazı basit denklemlerini sloganlaştırarak çarpıcı bir şeyler söylemeye çabalar, Lacan'ı putlaştırırlar. Başkaları ise, özellikle psikoterapi pratiğine gerçekten ne kattığını sorgulayarak küçültür onu. Böyle bir ortamda sağduyu ile Lacan'ı değerlendirmek güçleşir...

22. Dinle Küçük Adam - Wilhelm Reich

Wilhelm Reich'ın, deyimleşmiş 'küçük adam'a seslenişi, bilimsel değil, insanca bir belgedir. 1946 yazında, yayımlanma amacı olmadan, Orgon Enstitüsü'nün arşivi için yazılmıştır. Uzun yaşam ve acı deneyimlerinden damıtılan, kendi gerçek gereksinimlerinden bilincine varmaları ve artık zalimce kendi kendilerini mahvetmekten vazgeçmeleri için, insanlara yöneltilmiş sarsıcı bir çağrıdır.

23. İyi Hissetmek - David Burns

İşte size iyi bir haber; kendinizi kaygı, suçluluk, kötümserlik, erteleme, düşük benlik saygısı ve depresyonun diğer 'dipsiz kuyu' lardan ilaçsız kurtarabilirsiniz! İYİ HİSSETMEK'te, psikiyatrist David Burns duygularınızı harekete geçirecek ve hayata daha olumlu bakmanızı sağlayacak, bilimsel olarak test edilmiş teknikler sunuluyor.

Popüler İçerikler

Türkiye Kaçıncı Sırada? Bir Ankete Göre En Güzel Kadınların Bulunduğu Ülkeler Açıklandı
Kızılcık Şerbeti'nde Yeni Doğmuş Bebeğin Başının Örtülmesi Tepki Topladı
A Millî Takım'ın UEFA Uluslar Ligi'ndeki Play-Off Turu Rakibi Belli Oldu: Macaristan
YORUMLAR
27.11.2016

Bir Psikiyatristin Gizli Defterini okudum, anlaşılması zor olan 130 IQ gerektiren bir kitap olduğunu düşünmüyorum

28.11.2016

Daha lise öğrencisiyken edebiyat öğretmenimiz Peyami Safa'nın Dokuzuncu Hariciye Koğuşu'nu ödev vermişti. Zaten bunalımda olan bana bu kitap çok ağır gelmişti, intihara teşebbüs etmiştim. Diğerlerini bilemem ama Peyami Safa'nın romanlarını her bünye kaldıramaz. Genellikle mutsuz, buhranlı, ümitsiz karakterleri seçiyor kahraman olarak ve çok derin psikolojik tahliller yapıyor. Bireyin acısını iliğinize dek hissediyorsunuz. Buraya eklenmemiş ama "Genç Werther'in Acıları" da insanı yerden yere çalan bir kitaptır.

27.11.2016

İyi hissetmek bana göre 130 IQ'ya ihtiyaç duyduğun bir kitap değil. Herkes okuyabilir. Sofie'nin Dünyası'nı ise genelde hep felsefe öğretmenleri öneriyor bu yüzden burada görünce şaşırdım. :)

TÜM YORUMLARI OKU (11)