Bu aşamalar hazırlık, kuluçka ve doğuş olarak sıralanır.
Hazırlık 'Yaratıcı Düşünce' çok iyi bir hazırlık gerektirir. Bir konu hakkında düşünmeye başlamadan önce o konu hakkında yeterli bilgi ve birikime sahip olup olmadığımızı anlamamız gerekir. Bu aşamada konu ile ilgili gerekli araştırmalar yapılır. Hazırlık aşaması kontrollü ya da kontrolsüz şekilde olabilir. Zihin bu işlemi yaparken tam manası ile hazır ve nazır olmalıdır. İnsan sürekli olarak bilgi alan ve bu bilgiyi yorumlama yeteneğine sahip bir varlıktır. Fark etmeden yaşamın içinde, seyahat ederken, sohbet ederken ya da uyurken bile aslında yaratıcı düşünce sürecinin ön hazırlığını yapabilir.
Kuluçka, aslında bu aşama sürecin en pasif noktasıdır. Bilinenin aksine yaratıcı fikir ve düşünceler sürekli çalışarak gelişmez. Yaratıcılık biraz tembellik ister sözünün tam olarak bu aşamadan ortaya çıktığını söyleyebiliriz. Gerekli bilgi toplama işlemi yapıldıktan sonra zihin bu bilgiler ile baş başa bırakılır. Edindiğimiz tüm bilgileri bir anda özümsememiz ve içselleştirmemiz çok zordur. O açıdan bir süre bu bilgiler zihnimizde olması gereken yerlerini alır ve bir sonraki yaratıcı üretim süreçleri için sırasını bekler.
Bu süreç aslında bir konuyu düşünmediğimizde bile beynimizin hâlâ onunla arka planda ilgilendiğinin ispatıdır. Bu açıdan bu noktayı, bilinç dışı işlem noktası olarak da adlandırabiliriz.
Fikrin Doğuşu, sancılar çekildi, edinilebilecek tüm bilgiler edinildi ve yeterince beklendi. Artık doğum zamanı, Evet, beyin tüm enerjisi ve kapasitesi ile siz farkında olduğunuz anda ya da olmadığınızda sürekli olarak bu fikir için çalıştı. Şimdi eldeki veriler ışığında yeni fikirlerin doğma zamanı. Kıvılcımlar çakar ve birdenbire sanki fikir ve çözümler zihinde beliriverir. Bu aşama önceki aşamaların sadece sonucudur. Sonuç aşaması en heyecanlı ve en keyifli zamanlardan biridir. Beyinde fırtınalar kopar ve algıladığı, anladığı kadarı ile sizlere birçok fikir ve çözüm önerisi getirir.
Fikrin doğuşu jetonun düşmesidir. Kuluçka sürecinin bittiğini buradaki zilin çalması ile anlar insan.
Birçok buluş birdenbire birilerinin aklına gelmiş gibi anlatılır. Örneğin Newton'un meşhur ağaçtan düşen elma hikâyesi ya da Arşimet'in banyoda suyun kaldırma kuvvetini sadece bir ördeğin yüzmesine bağlaması gibi:) Hikâye anlatıcıları insanlara keyifli gelen şeyleri anlatmakla mükellef olsalar da ne Newton ne de Arşimet buluşlarını sadece bir ağaç altında uyurken ya da banyo yaparken bulmadı. İşte yaratıcı düşünce dediğimiz sürecin kuluçka aşamasının tam olarak ispatı ve fikrin doğuşu bu iki bilim insanında net bir şekilde görülebilir. Ağaçtan düşen elma ya hitisinin işaretidir sadece. O sürece kadar bu iki bilim insanı yüzlerce, binlerce makale okumuş, onlarca deney yapmış ve senelerce bu fikir da suyun üzerinde yüzen oyuncak ördek bu aşamanın için emek vermişlerdir.
Hikâyeler çok keyifli ve hikâye anlatıcıları da bir o kadar yetenekli öyle değil mi? İnsan ne olursa olsun işin eğlenceli ve etkileyici yönüne odaklanıyor. Oysa iki bilim insanı da o sürece kadar çok emekler harcadı, acılar çekti, bekledi ve henüz gerçekten yaşanıp yaşanmadığı bile belli olmayan o sembolik olaylar işin sonucunu belirledi.
Fikirler zorlu ve kapsamlı bir sürecin en sonudur ve ansızın ortaya çıkarlar. Önemli olan o ana kadar hazırlık ve kuluçka sürecinde işin hakkını vermektir.
Sevgilerimle! Tasarımla Kalın.
Facebook
Twitter
Instagram