Emlak Piyasasına Hatırlatılması Gerekenler: "Adalet Bütün Ahlaki Değerlerin Toplamıdır"

Liberal dünya düzeni büyük depremlerle sarsılırken, irili ufaklı birbirini takip eden pek çok şey, kelebek etkisiyle dünya üzerinde yaşayan tüm toplumları derinden etkiliyor. Dahası, iyi ile kötünün tanımındaki ‘biz’in, ‘ben’ olarak itibar kazandığı, yasal olanla- ahlaklı olan arasındaki ayrımın derinleştiği, kendine güvenle terbiyesizliğin karıştığı, vasatlıkla cüretin kaynaştığı şu dönemde, adalet sisteminin boşalttığı ya da yetersiz kaldığı alanlar, kişisel keyfiyetlere bağlı olarak dolduruluyor. Dolayısı ile, hak ettiğinden fazlasını ya da azını aldığına inanan, diğerinin üzerine pervasızca çöküyor. Kimin kime gücü yeterse. Bu durum, insanın temel ihtiyaçlarından  ‘barınma’ için de böyle.

Tüm dünyada olduğu gibi, Türkiye’de de artan nüfus, enflasyon, yabancılara konut satışı ve kiralanması, kiraları ve satın alma bedellerini rekor seviyeye yükseltti.

Dolayısı ile, son bir yılda artan fahiş kiralar, ev sahipleri ile kiracıları her açıdan karşı karşıya getiriyor. Mahkemeler, lebalep açılan dava dosyaları ile dolu. Peki kim haklı? Ev sahipleri mi kiracılar mı? 

Hatırlarsanız, hükumet, sorunu çözmek için konut kiralarına, bir önceki kira yılının %25’ini geçmemek koşulunu (işyerleri kapsam dışında) getirmişti. Ama 2022 yılı Mayıs ayı itibariyle yıllık enflasyon, tüketici fiyatlarında  %73,50, yurt içi üretici fiyatlarında %132.16'ya ulaşınca, ev sahipleri, kiraların %25 ile sınırlandırılmasını, Anayasa Mahkemesinin kararındaki “ölçülülük” ilkesine aykırı olduğunu ileri sürerek, kiracılar üzerinde baskıları giderek arttırdılar, artırmaya da devam ediyorlar.

Dolayısı ile, bugün ev sahipleri ve kiracılar arasında, zaman zaman şiddete varan sert tartışmalar yaşanıyor. Peki o halde, yetkililer, serbest piyasa ekonomisinin koşullarını, GEÇİCİ - DÖNEMSEL portatif yasalar ya da  düzenlemelerle tekrar revize edemez mi?

Çağdaş demokrasiler, temel hak ve özgürlüklerin, net ve kapsamlı olarak güvence altına alındığı rejimler olduğuna göre, insanın temel barınma hakkı üzerinde yaşanan kavgalara ve çığlıklara, serbest piyasa ekonomisi içinde net bir çözüm mümkün değil mi? Öte yandan, işyeri konutları ile yaşanan sorunlar ise, zaten başlı başına bir yazı konusu..  

Bugün büyük kentlerde, özelikle İstanbul’da, 7500 liranın altında ev bulmak mucize. Asgari ücretin, yeni 8500 TL olduğunu düşünürsek, benim oturduğum sokakta ki sözde rezidansların aylık 40- 60 bin TL arasındaki kiralarını kim ödeyebiliyor? 15-25-35 bin TL'den başlayan normal apartman dairesi kiraları, kimler tarafından makul karşılanıyor?

Dahası bugün, ev sahipleri, kiracılardan ARA ZAM (!) istiyor. Yanlış okumadınız, 6 ay dolduğu için %100 artışa varan ara zam. Ara zam nedir ya? Versen bir dert vermezsen bir dert. Ev sahibi her türlü mobbingi uyguluyor. Devletin 'serbest piyasa ekonomisi ve kuralları' ile kısıtlandığı bir ortamda, vatandaş kendini nasıl koruyacak? Yani, '%25’i geçemez' yetmiyor, geçiyorlar, yani karar koruyucu olmuyor, net! 

Tekraren söylemek gerekirse, şunu elbette kabul ediyorum, dünyada dolayısı ile Türkiye’de, ekonomik anlamda büyük kırılmalar ve değişimler yaşanıyor. Ama modern devletlerde, her değişim içinde, adaletli bir çözüm de olmalı. Yoksa, kiracılar, mahkeme kanalı ile ev sahiplerinin evlerine çöker, dahası kiracılar ev sahiplerini fırsatçı, ev sahipleri de kiracılarını işgalci olarak suçlamaya devam eder.

Ezcümle, konut kiraları dar ve sabit gelirlileri zorlamaya devam ediyor. Kira ödemek için eşten dosttan alınan borçlarla nereye kadar gider bu iş? Yoksa İstanbul dediğin zenginin mi tahtı? 

Twitter

Instagram

Popüler İçerikler

151 Gündür Oğlu Fatih'i Arayan Baba Esra Erol'a "Bulamıyorsan Müge Anlı'ya Çıkalım" Deyince Ortalık Karıştı
Berfu ve Eser Yenenler'in 3. Kez O Ses Yılbaşı'na Katılmaları Tepki Topladı
Kızılcık Şerbeti'nin Görkem'i Özge Özacar'dan Pembe'nin Osmanlı Tokadına Yanıt