'Sadece Terörsüz Türkiye hedefi değil tüm insanlık için terörsüz bir dünya hedefi gerekir. Dünyanın barış ve kardeşliğine katkı sağlamanın en önemli yolu öncelikle Terörsüz Türkiye hedefidir. Bugünün siyasi analizini yapmadan önce geçmiş tarihe bakmakta fayda var. Ecdadımız fethettiği bütün topraklarda barış ve adalete önem vermiş, insanları din, dil, ırk ayrımı gözetmeksizin her dönem ve her şartta haklarını korumuş ve şefkatle muamele göstermiştir. Bugünün dünyasına baktığımızda bölgesel olarak terör ve vahşetin en çok olduğu yerin Ortadoğu olduğunu hepimiz biliyoruz. Özellikle insanlık adına baktığımızda masum Filistin halkının yaşadığı vahşet başta olmak üzere, dünyanın bir çok yerinde terörün tahribatlarını görmekteyiz. Türkiye kendi bölgesinde yaşadığı terör lanetinden dolayı kafasını kaldırıp bir türlü Ortadoğu’ya odaklanamamıştır. Hakeza Balkanlar ve doğu Avrupa içinde aynı durum geçerlidir. Terörsüz Türkiye hedefi neden desteklenmelidir? Sorusuna cevap vermeden önce bunları hatırlamamız lazım. Türkiye tarihi misyonu ve bölgesel sorumluluğu itibariyle mazlumlar için her zaman umut olmuştur. Türkiye'de terör olmadığı zaman;
1- Askeri mali harcamaların yükü
2-Turizimin azalması
3-Ekonomik refah
4-Bölgesel olarak siyasi ve bölgesel stratejik odaklanmalar
5- Dünya barış ve kardeşliği açısından Terörsüz Türkiye Hedefi kesinlikle desteklenmelidir.'
‘’Devletimizin ve siyasi yöneticilerimizin bu süreçte stratejik ve soğukkanlı davranmaları elzemdir’’
Terörsüz Türkiye hedefinden rahatsız olanları anlamak için birinci sorunun cevapları bizlere ışık tutmaktadır aslında. Dünyada savaşların patlak verdiği yerlere dikkat ettiğimizde, her zaman şu 2 bölge göz önünde durmaktadır. Birincisi Balkanlar, İkincisi Ortadoğu. İnsanlık tarihi boyunca bu iki bölgenin barış ve refahı, dünyanın barış ve kardeşliğine katkı sağlamıştır. Ayrıca Türkiye'nin jeopolitik konumu gereği bu iki bölge Türkiye'nin her zaman konumunu belirleyici faktörde olmuştur. Bölgesel kirli oyunların ve bölgesel vahşetlerin engellenmesine Türkiye her zaman tampon ve koruyucu bir ülke olarak rol oynamıştır. Bu rolü ve misyonu engellemek isteyenler elbette Türkiye'ye terör gibi bir meşguliyet vermek istemiştir. Aslında Terörsüz Türkiye Hedefinden rahatsız olanlar, Türkiye'nin bu misyonunu engellemek isteyenlerle aynı tarafta bulunmaktadır. Bu vatan, bu bayrak için can veren, bedel ödeyen şehitlerimizin ve gazilerimizin aileleri hariç, bu konuda hiç bir siyasinin yada analistin duygusal yaklaşmaması lazım. Devletimizin ve siyasi yöneticilerimizin bu süreçte stratejik ve soğukkanlı davranmaları elzemdir.
· Türkiye terör örgütleri ile mücadelede tarih gösteriyor ki son derece başarılıdır.
· 1945'te kurulan Yunan destekli EOKA (Ethniki Organosis Kiprion Agoniston) terör örgütü Kıbrıs Türk Halkının başına bela olmuştu. 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı ile teröristleri ile birlikte tarihin çöplüğüne gömüldü.
· 1970'ler de Lübnan'da ortaya çıkan, Batı destekli ASALA ((İngilizce: Armenian Secret Army for the Liberation of Armenia) terör örgütü, 58 Türk diplomat ve vatandaşını şehit etmişti. 1980’lerin sonuna doğru Türk güvenlik birimleri yerin dibine bile girseler, bulup teker teker hepsini imha etmişti. Şimdi ASALA'dan söz eden var mı?
· Yine 1960'lar da kurulan CIA destekli FETÖ (Fethullahçı Terör Örgütü) 15 Temmuz 2016'ya kadar Türkiye Cumhuriyeti’nin her kademesine sızmış. 15 Temmuz 2016'da kendilerine emanet edilen silahları, Türk Halkına karşı kullanan Fethullahçı teröristler, soluğu ya hapiste, yada yurt dışında aldılar.
· CIA aparatı IŞİD/DEAŞ terör örgütü Türkiye-Suriye ve Irak'ın başına bela edilmişti. Türk Ordusu, bu terör örgütünü Irak’ta, Suriye’de imha etti...
· Artık hiç bir şey eskisi gibi olmayacak. PKK, ya teslim olacak ya da akıbeti diğer terör örgütleri gibi olacak.
Şubat 1999'da Kenya'nın başkenti Nairobi'de yakalanıp, Türkiye'ye getirilen Terörist başı Abdullah Öcalan hatırlarsanız uçaktan iner inmez 'Anam Türk, ben de Türk Devletinin emrindeyim' demişti. İşte o zaman ki, siyasi otorite ABD'nin etkisinden kurtulup, Öcalan'a dağda ki teröristlere silah bırakma çağrısı yaptırmadılar. Hatta terörist Şemdin Sakık'ın televizyona birlikte çıkıp çağrı yapalım mahiyetinde ki beyanları duymamazlıktan gelindi. 26 yıl geciken bu çağrıya kulak verilmelidir.
Öğrencisi olmaktan gurur duyduğum Kıymetli Hocam Sayın Devlet Bahçeli'nin girişimine destek vermek elzemdir. Gün Türk’ü, Kürt’ü, Laz’ı, Çerkez’i birlik olup huzurumuzu kaçırmak isteyenlere karşı tek yürek olma günüdür.
Mesele; Türk olmayan, Türkçüler ile Kürt olmayan, Kürtçüler bir de bunlara inanan gafillerdir. İyi niyetli yürekleri duygusal yaklaşımları hariç, terörsüz Türkiye hedefini 2025 politikalarında desteklemeyen, rahatsız olanların nerede durduğunu anlamak zor değil.
Terörist dağda silahlıyken övgüler dizenler, şimdi ne hikmetse silah bırakacaklar diye yas tutuyorlar. Konfor alanlarından feragat edebilseler, bırakılan silahları alıp dağa çıkacaklar.
Bizim düsturumuz İmam Şafii in yolu olacak.
'Fitne zamanı hakkı tutanı nasıl anlarız?
Dedi ki: Düşman okunu takip edin,
o sizi Hak ehline götürür.'
Artık arkaya bakmayacağız.'
Devlet Bahçeli mi Türk milliyetçiliğinden taviz vermemiş? :)
Bu paşa abi İmam Şafii'nin izindeymiş. Düşmanın da dost bildiklerimizin de okları sırtımızda bir koleksiyon gibi mübarek. Çok az da olsa hatayı kendinizde mi arasanız paşa abi!