Elmore Leonard'ın 'İyi Bir Yazar Olmak İsteyenlere' 10 Altın Tavsiyesi

Elmore Leonard Kimdir

2013 yılında kaybettiğimiz Elmore Leonard; suç ve polisiye romanı denince akla gelen ilk isimlerden biriydi. 'Tut Şu Bücürü / Get Shorty', 'Aşk ve Para / Out of Sight'  gibi eserleriyle de bilinen yazar, 'Rum Punch'  isimli romanıyla da ünlü yönetmen Quentin Tarantino’nun “Jackie Brown” filmine kaynaklık etmişti.

The New York Times’ın “popüler polisiye yazınına saygınlık katmakla kalmadı, türü suni özelliklerinden soyutlayarak yeni bir nesil için yeniden yarattı” sözleriyle 2013 yılında veda ettiği Leonard, 2009’da da 'PEN' hayat boyu başarı ödülü almıştı. 

1951’de western maceraları yazarak edebiyat hayatına başlayan Leonard, 60 yılı aşkın bir süre üretkenliğini korudu. 1930’larda yetiştiği ve eserlerinde büyük bir yer tutan Detroit’in Dickens’ı olarak anılan Leonard, gerçekçi üslubu ve kurgusunu fazlalıktan arındırmadaki ustalığıyla tanınıyordu.

 2001 yılında New York Times gazetesi Leonard’tan iyi yazar olmak isteyenlere öğütlerini paylaşmasını istemişti. İşte Leonard’ın iyi bir roman yazmak isteyenlere 10 tavsiyesi:

Aşağıdaki galeri Elmore Leonard öldü, ‘iyi bir roman yazmak için 10 tavsiyesi’ yaşıyor | Amerika Bülteni sitesindeki ilgili yazıdan hazırlanmıştır.

1. Kitaba asla ‘hava durumu’ ile başlamayın

Eğer karakterlerin havaya reaksiyonundan bağımsız sadece bir atmosfer tasviri olacaksa hava durumuna gerek yok. Tabii ki eğer, kar ve buzu Eskimolardan daha fazla yolla tasvir edebilen Barry Lopez değilseniz.

2. ‘Giriş’lerden kaçının

Çok sıkıcı olabiliyorlar. Hele bir de takdimden sonra gelmişlerse. Genelde kurmaca edebiyat dışı kitaplarda olur. Prologue 'Giriş' romanın arka planıdır ve onu romanın her hangi bir yerine yerleştirebilirsiniz.

3. ‘Dedi’ dışında fiilerle diyalogu devam ettirmeyin

Diyalogdaki cümleler karaktere aittir. Fiil ise yazarın diyaloga burnunu sokmasıdır. ’Dedi’ fiili, diyaloga, ‘homurdandı’, ‘yutkundu’, ‘uyardı’, ‘yalan söyledi’ gibi fiilerden daha az burnunuzu sokmanızı sağlar.

4. ‘Dedi’ fiilini modifiye etmek için asla bir zarf(belirteç) kullanmayın

. . . he admonished gravely (…usulca azarladı). Bir belirteci bu şekilde kullanmak ölümcül günah. Yazar burada kendini, teatinin ritmini dağıtıp bozabilecek bir sözcüğü ciddiyetle kullanarak, okuyucuya gösteriyor.

5. Ünlem işaretlerinizi zaptedin!

Düz yazıda 100 bin sözcükte 2 veya 3 kezden fazla ünlem kullanamazsınız. Ama, Tom Wolfe’un ünlem işaretleriyle oynayabilme becerisine sahipseniz o zaman avuç avuç kullanın!

6. ‘Aniden’ ve ‘kızılca kıyamet koptu’yu asla kullanmayın

Aniden’ ve ‘kızılca kıyamet koptu’ kullanmaktan kesinlikle kaçınma kuralı için açıklama yapmam gerekmiyor. ‘Aniden’ sözcüğünü çok kullanan yazarların, ünlem işaretlerini zaptetmekte başarısız yazarlar olduklarını gözlemledim.

7. Yöresel ağızları, lehçeleri temkinli kullanın

Kelimeleri yazım kuralına göre değil de fonetiğine göre yazıp sayfayı kesme işaretleriyle doldurmaya başladığınızda kendinizi durduramayacaksınız.

8. Karakterleri detaylı tasvirden kaçının

Ernest Hemingway’in ”Hills Like White Elephants” adlı kısa öyküsünde, Amerikalı ve yanındaki kızın nasıl göründüğünü anlatırken yaptığı gibi… She had taken off her hat and put it on the table, ”Şapkasını çıkardı ve masanın üstüne koydu.” hikayedeki tek fiziksel tasvir bu. Buna rağmen ve görünürde tek bir belirteç (zarf) bile yokken hala çifti görebiliyor, ses tonlarından tanıyabiliyoruz.

9. Mekan ve şeyleri tasvir ederken çok aşırı detaya girmeyin

Tabii ki öyküdeki sahneyi sözcüklerle boyayabilen Margaret Atwood değilseniz veya manzarayı Jim Harrison tarzı ile yazamıyorsanız… Ancak bunu çok iyi yapabiliyorsanız bile, aşırı tasvirin, öykünün akışını ve aksiyonunu duraksatmasına yol açmayın.

10. Okuyucunun atlamak isteyeceği bölümleri öykü dışında bırakmaya çalışın

Bir roman okurken atlamak istediğiniz bölümleri düşünün. Çok sayıda sözcük barındıran düzyazı şeklinde kalın paragraflar. Burada yazar ne yapıyor, ‘yazarlık yapıyor’. Saçmalıyor. Belki, yeniden havadan sudan bahis açıyor. Ya da karakterin kafasının içinde dolaşıyor. 

Okuyucu zaten ya zaten o kafanın içinde ne olduğunu biliyordur ya da umurunda değildir. Ama bahse girerim kimse diyalogları atlamaz. Benim en önemli kuralım bu 10’ncu kuraldır. Yazarken ‘yazarlık yaptığımı’ hissettiğim an silip yeniden yazıyorum.

Popüler İçerikler

Kılıçlı Yemin Olayında Yeni Gelişme: Teğmenlerden Sonra Komutanlar da Disipline Sevk Edildi
Mauro Icardi'den Olay Wanda Nara Paylaşımı: ''Evimde 2 Saat Boyunca Beni Taciz Etti''
Domuz Eti Skandalıyla Gündeme Gelmişti: Köfteci Yusuf Yeni Bir Sektöre Giriş Yapıyor!