Elimizin Kiri Olan Paranın Mucidi ve Ege Bölgesinin Eski Misafirleri: Lidyalılar

Lidyalılar, çoğu kişinin ilkokul veya lise tarih derslerinden adını duyduğu bir toplumdur. Özellikle de paranın mucidi olarak tanınırlar. Biz burada, genel olarak bilinen bazı temel bilgilerin yanı sıra, bu bilgileri daha da geliştirebilecek bazı hususi noktalara da değinerek, ilgililer için kısa bir Lidya Tarihi özeti yapmaya çalışacağız.

Anadolu'nun Genel Durumu

Lidyalıların egemenliklerini kurdukları devirde, Anadolu'da Hititlerin izleri silinmişti. Ankara ve çevresinde güneye kadar geniş sınırları bulunan Frigler, Van ve çevresinde Urartular Anadolu'ya hakim olan başlıca toplumlardı. Mezopotamya'da ise Asur İmparatorluğunun geniş sınırları hakim vaziyetteydi. İskitler ise arada sırada Anadolu'nun muhtelif noktalarına akınlarda bulunuyor ve bu krallıkları rahatsız ediyorlardı. Yunan coğrafyasında ise daha yazı bile kullanılmıyordu. İşte Lidya Krallığı böyle bir coğrafyada vücuda geldi.

Kuruluş Devri

Heredotos, Lidya geçmişinin M.Ö. 1200'lere kadar gittiğini söylese de, günümüzde arkeolojik araştırmalar M.Ö. 700'lerden daha geriye giden bir kanıta rastlamamıştır. Dolayısıyla ilk somut kralları M.Ö. 680-44 arası hüküm sürmüş olan Giges'tir. Lidyalılara ait Heredotos'un yazdıklarından başka ilişki kurdukları ülkelerin belgeleri de mevcuttur. Nitekim bir Assur belgesinde Giges'in M.Ö. 664'te İskit ve Kimmerlere karşı Assur ile ittifak yapmak istediği yazılıdır. Buna göre Giges, Assur hakimiyetine girmeyi kabul etmiştir. Fakat buna rağmen Assur, Lidya'ya bir destekte bulunmamıştır.

Bereketli Başkent Sardes

Lidyalılar Sardes'i başkent seçtiklerinde, şehrin yanı başından geçen Paktalos Irmağı sayesinde verimli tarım ürünleri yetiştirebiliyorlardı. Bu ürünler çevredeki uygarlıklarla ticaret malzemesi olarak kullanılıyordu. M.Ö. 650'lere gelindiğinde ise Paktalos Irmağının farklı bir özelliği daha ortaya çıkacaktı. Bu ırmağın kaynağı Tmolos Dağından gelmekteydi. Şans eseri bu dağda bir altın madeni mevcuttu ve ırmak bu madeni kendi suyuna karıştırarak Lidya başkentine taşıyordu.

Sikkenin İcadı

Paktalos Irmağının başkente getirdiği madenler elektron şeklinde yani altın ve gümüş karışımıydı. Beyaz altın adıyla da adlandırılan bu madde sudan ayrıştırıldıktan sonra sikke yapımında kullanılıyordu. Zaten bu tarihe kadar yapılan bütün takas işlemlerinde eşyaların gümüş veya altın olarak değeri biliniyordu. Bir tavuk 10 gümüş ediyorsa, o tavuğu alabilmeniz için 10 gümüş değerindeki bir malı vermeniz gerekiyordu. Dolayısıyla, geçerliliği hükümet tarafından belirlenmiş ve taşıması kolay olan paranın, insanlar arasında kabul edilmesi hiç zor bir şey değildi.

Zenginlik Ve Refah Dönemi

Başlangıçta beyaz altın olarak basılan sikkeler, ilerleyen zamanlarda altın ve gümüşün ayrılmasıyla ayrı ayrı darp edilmeye başlandı. Yunan devletleri Anadolu'daki ticaret bağlantıları aracılığıyla sikkeyi öğrendiler. Ege ve birçok diğer Anadolu kıyılarıyla yaptıkları ticaretler sonucu sikke bütün coğrafyada yaygınlaştı. Lidya ise bitmek bilmeyen bir madenden beslenmekteydi. Zamanla zenginlikleri arttı ve refahları dört bir yanda duyuldu. Ülkenin zenginleşmesi iyiydi, fakat bu bereketli topraklar, çevresindeki düşmanlarının da dikkatini çekiyordu.

Zengin Bir Kral: Kroisos

Kroisos'un babası Alyattes, ekonomik imkanlar sayesinde güçlü bir ordu teşkil ederek Kimmerleri mağlup etmeyi başarmıştı. Daha sonra Medlerle savaşlar yapılmıştı. Fakat iki taraf da güneş tutulmasını tanrıların savaşı istememesi olarak yorumlayarak barışmışlardı. Babasından sonra, M.Ö. 560'da tahta geçen son Lidya kralı Kroisos zenginliği ile ünlenmiş bir kraldı. Lidya onun döneminde hem siyasi hem de ekonomik olarak çok güçlenmişti. Hatta Kroisos'un zenginliği günümüze kadar ulaşmıştır. Karun gibi zengin olmak deyimindeki Karun ismi çok yüksek bir ihtimalle Kroisos'tan gelmektedir.

Lidya Krallığının Sonu

Aynı yıllarda Persler, Kiros adlı birisinin etrafında toplanarak Medleri yıkmışlardı. Bağımsızlığını kazanan bu halk gayet muharip ve kalabalık bir toplumdu. İlk hedefleri ise, Anadolu'nun zenginliklerini elinde tutan ve stratejik açıdan da mühim bir konuma sahip olan Lidya toprakları oldu. Heredotos, evvela Lidya Kralı Kroisos'un Kapadokya bölgesine saldırdığını söyler. Bunun sonucunda Büyük Kiros ordusuyla birlikte Ege kıyılarına ilerlemiş ve M.Ö. 546'da Lidya başkenti Sardes'i almıştır.

Takip eden yıllarda Sardes, Perslerin Anadolu'daki önemli bir satraplığı oldu ve yıllarca Yunan savaşları sırasındaki en önemli üslerinden birisiydi. Lidya krallığının ismi tarihe karıştı, halkı ise Pers yönetimi altında yaşamaya devam etti. Büyük Kiros, İskitlerle yaptığı bir savaş sırasında yaşamını kaybetti. Lidyalıların icat ettikleri sikke ise her tarafta yaygınlaştı. Bu sikkeler, günümüzde sıklıkla kullandığımız madeni paraların tarihteki ilk örnekleriydi.

Popüler İçerikler

Çanakkale'de AK Partili Belediyenin Tepki Çeken Atatürk Afişi Kaldırıldı!
Yeni Sezonda TV Ekranları Fena Karıştı: 5 Dizinin Ertelendiği Sezonda 6 Dizi Şimdiden Final Yaptı!
Daron Acemoğlu'nun Atatürk Hakkındaki Yorumlarına Gelen Tepkiler
YORUMLAR
Pasif Kullanıcı
13.07.2016

Hiç de bile elimizin kiri değil aksine, o bizim elimizin gülüdür. Onu elimizde gören herkesin bize olan duyguları dahi değişiyor. Hadi bakalım, yalan ise yalan deyin.

13.07.2016

Parayı lidyalılar bulmadı amk, lidyalı bir beyinsiz buldu.

13.07.2016

Lidyalılardan nefret ettiğim kadar hiçbir milletten nefret etmedim aq. Bok vardı da icat ettiniz parayı dimi. Oturduğum binanın adı bile Lidya aq. Kurtulamadım hayatım boyunca bunlardan.

13.07.2016

Sen de çok şanssızmışsın be usta.

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ