Seçimlerin ardından İtalyan La Repubblica gazetesinden Marco Ansaldoya bir mülakat veren Elif Şafak, kimsenin beklemediği bu sonucun, herkesi olduğu kadar hükümeti ve bu kadar dolu bir zafer beklemeyen Başbakanı da şaşırttığını söyledi.
Tüm anketlerin yanıldığını aktaran Şafak, Ne politika uzmanları, ne akademisyenler, ne gazeteciler, ne analizciler ne de politikacılar bunu beklemiyordu. Her şeye rağmen, bu sonuç o kadar da şaşırtıcı değil. Bazı nedenler var ve bunların nedenleri sükunetle analiz edilmeli. Sorun, bugün Türkiye'de çok az kişinin sükunet içinde olmasıdır diye konuştu.
Şafak seçimin ardından yaşanan atmosferi ise, Tüm samimiyetimle söylüyorum, Türkiyedeki demokratlar, liberaller ve muhalefetin kalbi kırıldı. Onlar, ülkelerinde kendilerini sanki sürgünde gibi hissediyor. Toplumun yarısı, kendini yalnız ve demoralize olmuş hissediyor. Yani şunu da soruyorum: orada ne kadar insan için demokrasi ve ifade özgürlüğü önceliklidir? diye anlattı.
'İktidar partisi eski korkudan faydalandı'
Bu sonuca ulaşılmasında 7 Haziran'dan beri özellikle 3 faktörün etkili olduğunu söyleyen Şafak, bunların; ekonomik ve politik istikrarsızlık ile şiddet ve terör eylemleri olduğunu belirtti.
Şafak, bir hükümet kurulamamasından dolayı insanların gelecek ve Türkiye'nin en kötü dönemi diye nitelediği 70li yıllardaki siyasi kargaşa ortamına dönme korkusu yaşadığını ifade ederek, iktidar partisinin de bu eski korkudan faydalandığını savundu.
'Kritik bir şey yazmaya cesaret eden iç düşman olarak kabul ediliyor'
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğanın elde ettiği muazzam gücü nasıl kullanacağı sorulan Şafak, Bu çok önemli bir soru. Erdoğan, en çok bölen Türk siyasetçi oldu. Yani insanlar onu ya seviyor ya da tam tersi onu küçümsüyor. Bu durumu da yaratan kendisidir, çünkü hep kutuplaştırıcı bir dil kullandı. Ülke, bu eril ve agresif politikadan çok acı çekti. Artık yeter. Medya üzerindeki baskı kabul edilemez. Kritik bir şey yazmaya cesaret eden iç düşman olarak kabul ediliyor. Muhalif gazeteciler işlerini kaybetti, yargılandı, göz dağı verildi. Kimisi yazdığı bir tweet kimisi ise bir karikatür yüzünden soruşturma geçirdi diye sözlerini sürdürdü.
Erdoğanın bu baskıya devam etmesinin, zaten zayıf olan Türk demokrasisine daha da acı çektireceğini ifade eden Şafak, İktidardaki parti, ülkeyi yönettiğini, herkesin kendileri gibi düşünmesini istemeye hakkı olmadığını anlamalı. Farklılığa saygı duyulmalı ve o korunmalı dedi.
'HDP açısından adil bir seçim olmadı'
HDPnin oy kaybetmesine ilişkin de konuşan ünlü yazar, Selahattin Demirtaşın, bu partinin demokratik yürüyüşünü sabote eden PKKnın şiddetini eleştirdiğini, ancak bunun yeterli olmadığını söyledi.
Ankara saldırısından sonra HDP'nin mitinglerini iptal ettiğini hatırlatan Şafak, Bir partinin seçim kampanyası yapamadığını düşünün! TV kanallarında da konuşmalarına izin verilmedi. Bu nedenle onlar açısından adil bir seçim olmadı. Bu beni çok üzüyor. Ancak PKKya da çok öfkeliyim, çünkü onların şiddeti ve kan dökmesi yüzünden demokratik Kürtler destek kaybetti değerlendirmesini yaptı.
AB ve Merkel'den sessiz destek
Şafak, Almanya Şansölyesi Angela Merkel'in, seçimlerden kısa süre önce İstanbul'a gerçekleştirdiği ziyaretin, Erdoğana destekte nasıl bir rol oynadığına ilişkin bir soruya ise şöyle yanıt verdi:
Erdoğan ve onun partisine moral bakımından bir destek oldu. Şüphe yok onların meşruiyetini artırdı. Avrupa Birliği (AB), seçimlerden önce Türkiye'nin ilerleme raporunu yayımlamadı, o dosyada hükümetin eleştirildiği bir sır değil. Tüm bu sessiz destek, iktidar partisinin güçlenmesine yol açtı. Kesinlikle göçmen krizi uluslararasıdır ve ülkeler bunu çözmek için işbirliği yapmalıdır. Ancak aynı zamanda demokrasi de öncelikli olmalıdır, istikrardan daha önemsiz olmamalıdır.
Esma ÇAKIR/NAPOLİ / DHA