Avukat Fidel Okan'ın 'Verdiğiniz zararın farkında mısınız?' başlıklı yazısı şöyle:
Verdiğiniz zararın farkında mısınız?
Kötü şeyler oluyor... Nahoş... Bunları yazmak bile bana zul geliyor... Biliyorum ki az sonra okuyacaklarınız bazı çevreleri çok rahatsız edecek bunların arasında dostlarımda var...Ama gördüğüm ve inandığım gerçekleri yazmazsam, susarak hem inandığım değerlere ihanet etmiş olacağım hemde bu mücadelede birlikte hareket ettiğim dostlarıma onları uyarmayarak kötülük yapmış olacağım...
Gelelim Sadede...
Asıl konumuz Gülen Cemaat'in haber alma ve istihbarat merkezi olarak çalışan Fuat Avni müstear isimli hesaba ait olduğu iddia edilen DM yazışmaları... Twitter ve Facebook adreslerimden beni takip edenler bilir ki;bu konu ile alakalı haberlere ilk anda tepkimi gösterdim... Bana gelen özel bilgilerden hareketle bu DM yazışmaları haberinin tam bir kandırmaca ve kumpas olduğunu bilerek yapılan haberlerle ilgili sert eleştiride bulundum. Meseleye o dakikalarda henüz aymayan kesimler, benim bu tepkim üzerine hakkımda ipe sapa gelmez yorumlarda bulundular. Üstüne hem Zaman Gazetesi hem de örgütün alt elemanı olan Emre Uslu bu haklı tepkimi kendilerine malzeme yaptılar... Beni tanıyan tanır, bildiğim doğrudan, inandığım değerlerden sonunda ne olursa olsun asla şaşmam...Ortada bir yalan bir kurgu düzmece bir şeyler varsa ve bunlar benim yıllardır verdiğim mücadeleye zarar veriyorsa hiç susmam... Fuat Avni DM yazışmaları meselesinde de durum aynen budur... Dün Gülen Cemaati bugün Paralel Örgüt olarak anılan bu yapıya karşı uzun yıllardır mücadele veriyorum.... Bu yapının ve liderinin adının bile anılmaktan korkulduğu dönemde bu örgütün hakimlerine mahkeme huzurunda; “Siz talimatları Pensilvanya'dan alıyorsunuz” diyebilecek kadar yüreğimi ortaya koymuş biriyim... O yüzden hangi niyetle olursa olsun, öz kardeşimde olsa kim bu mücadeleye zarar veriyorsa karşısına dikilir ve gerçeği yüzüne haykırırım...
Şimdi burada bu konuya bir ara verelim ve durumu daha iyi kavrayabilmeniz için başka bir konu üzerinden yürüyelim...
Kabataş Meselesi..
Fuat Avni DM yazışmaları ile alakalı yapılan haberlerin doğurduğu kötü sonuçlar ve yansımaları henüz tam olarak belirmedi. Kuşkusuz ileriki zamanlarda anlaşılacak tıpkı Kabataş meselesinde olduğu gibi. O yüzden o konuyu somut bir örnek olarak sunmak istiyorum sizlere.
'Ortada büyük bir kandırmaca vardı'
Ne oldu Kabataş Olayı'nda hatırlayalım... Gezi Olaylarının yaşandığı bir zamanda kamuoyu korkunç bir haberle uyandı bir sabah. Haberde anlatılanlara göre İstanbul'da ki Kabataş İskelesi önünde ellerinde deri eldiven ve kafalarında bandana olan yarı çıplak 70 kadar erkek yanında küçücük bebeği olan başörtülü anneyi itip, kakıp tartaklamış, bebek arabasını alaşağı edip bebeği fırlatmış ve dahası kadın ve bebeğin üzerine idrarlarını boşaltarak inanılması güç bir olaya sebep olmuş. Bir gazetenin manşetinden verilen ancak tüm Türkiye kamuoyunu şaşkına çeviren olayın o günlerde bir görüntüsü ortaya çıkmamıştı... Görüntüler ortaya çıktığında aslında bir gerçekle karşı karşıya kaldık; Ortada büyük bir kandırmaca vardı.
Hikâye sürekli abartılarak anlatıldı
Peki olayın aslı neydi? Şöyleydi; Genç kadın Kabataş İskelesi'nde bebeği ile birlikte eşini bekliyordu. O sırada Gezi'ye destek veren bir grup, genç kadının yanından geçerken aralarında bir kaç saniyelik sözlü sataşma olur.. Kadın ürker...Bu arada beklediği kocası gecikir. Geldiğinde de kadın, kendisini bekleten sorumsuz kocasına, öfkesini kusarken yaşadığı olayı da bire bin katarak anlatır. Kadının belki de amacı kocasına sorumluluğunu hatırlatmaktır. Olayı duyan koca panik ve tabiiki suçluluk duygusu ile konuyu İlçe Belediye Başkanı olan babasına hikayeyi daha da abartarak anlatır. Ak Partili Belediye Başkanı, kendisine anlatılan ve iki kez abartılmış olan hikayeyi daha da abartarak durumu parti yöneticilerine bildirir.Gezinin sıkıntılı döneminde parti yöneticilerine gerçekmiş gibi aktarılan hikaye basına bildirilir. Hemen kadınla röportaj yapılır. Birbirinden bağımsız olarak üç kez abartılmış bu olay gazete manşetine dahada vurucu cümlelerle geçirilir. Şu gerçek ki; o ana kadar olaya herkes inanmıştır. Olayın gerçek olmadığını sadece gelin bilmektedir. Olayı ilk abartan yalanlarla süsleyen gelindir. Diğerleri ise yalanlara ekleme yapmıştır.
Kabataşta, Gezicilerle gelin arasında ki sözlü tartışma, tacize, darba, aşağılamaya, insanlık dışı muameleye dönüşmüştür. Hiç kuşku yok ki; Sn. Başbakan da olayın gerçekten bu haliyle yaşandığına inandırılmıştır. Sonradan görüntüler ortaya çıkınca bu olaya inanan herkes dile getirmeseler de büyük bir şaşkınlık yaşamıştır. Bu olaya inandırılan ve tepkisini ortaya koyan dindar muhafazakar kesim toplumun bir bölümü tarafından yalancılıkla hala da suçlanmaktadır.İslami değerler bu olay yüzünden tartışma konusu olmuştur. Öyle ki son zamanlarda görüldüğü gibi bu olay tartışma programlarında muhafazakar kesime karşı kullanılan bir silah haline dönüşmüş, özde mağdur ama yalancı olan bir gelin yüzünden İslamiyet, dindarlık, muhafazakarlık, islami değerler aralarında kötü niyetlilerin de olduğu insanların bile ağzına pelesenk olmuştur.Bundan toplum olarak gördüğümüz zararın haddi hesabı yoktur...Ve Maalesef halende görmeye devam ediyoruz...
Fuat Avni DM'leri de Kabataş gibi düzmece!
Sonuca gelirsek bu iki olayı niye birbirine bağladım. Çünkü bir süre sonra Fuat Avni DM haberi de tıpkı Kabataş yalanı gibi karşımıza heyyula gibi dikilecek. Bu kurgu ve düzmece olan haber Paralel Örgüt'le doğru, objektif ve tamemen somut belge ve bilgilerden hareket eden bizleri çok güç duruma düşürecek. O yüzden çok kaygılıyım ve gerçekten üzgün ve kızgınım.Şimdi değil ama bir süre sonra, bu düzmece haberin nereden çıktığı, kimlerin bu işte parmağı olduğu ve hangi istihbaratçıların başrol oynayıp, kimleri nasıl kandırdığı da ortaya çıkacak. Ama dedim ya...Şimdi değil! Bir süre sonra!