Biletleri satışa çıktığı anda buharlaşan, sadece beş dakika
gibi kısa bir sürede elektronik müzik tutkunlarının yoğun ilgisi sayesinde tükeniveren Ultra, Miamı dolaylarında can bulan ve her sene on binlerce kişiyi alana toplayan, aynı gün festival düzenleyen rakiplerine nal toplatan Ultra, görmezden gelinemeyecek bir festival.
Dünyanın dört bir yanından gelen ve elektronik müzik severlerin
kendilerini gecenin ritmine kaptırmasına yardımcı olmak gibi ulvi bir görevi yerine getiren DJ’lerin efsane performansları unutulacak gibi değil.
Kütüğü California olan ama sahip
olduğu ruh bakımından dünyanın en ücra köşelerine kadar nüfuz edebilen Coachella,
çiçek çocukların esintilerinin hala bir nebze de olsa hissedilebileceği bir indie ve alternatif müzik diyarı. Bilet bulmanın çok da kolay olmadığı
festivalde, sokağın ritmik acılarını ve mutluluklarını anlatmanın yolunu en iyi bilen müzisyenlerden Tupac’in 2012’de, Coachella sahnesindeki üç boyutlu dirilişini unutmak mümkün değil! Sadece elektronik müziğin değil, birçok tür ve alt türün de en iyi örneklerine rastlanan Coachella’da gecenin fotoğrafını çekmek için gözlerinizi açık
tutmanız kafi. Emin olun, hafızanızdan hiç silinmeyecek kareler, hafızanızın en nadide bölgelerine yerleşip sonsuza dek orada kalacaklar.
Jazz ve Blues melodileriyle kutsanan bir mabet olan Motown’dan
punk isyanının yükseldiği sokaklara; güneşin altında kendini sürgünde hisseden
getto ozanlarının- Detroit rap’inin gecenin karanlığına ithaf ettiği şiirlerden
elektronik müziğin şehri çepeçevre saran kasvet duvarlarını yıkan o eşsiz
coşkusuna… Gecenin karanlığından beslenen bir yazar gibi geceleri hayatı
yeniden üreten Detroit şehrinin en büyük elektronik müzik festivali Movement
sayesinde şehre adımını atan tüm gece yürüyenler, kendilerini hareketli bir
partinin ortasında buluverecekler! Işık oyunlarının ve dünyanın dört bir
yanından gelen, çoğunlukla underground işler yapan yetenekli DJ’lerin
yardımıyla elektronik müziğin Detroit’in kasvetli hikayesini mutlu sonla biten
hikayelere çevirişini izlemek gerçekten de paha biçilemez bir deneyim.
Sensation, 2000 yılından bu yana her sene, önüne kattığı
insanların coşkusuyla daha da büyüyen ve artık günümüzde tüm otoriteler
tarafından dünya çapında bir elektronik müzik etkinliği olarak görülen, rüştünü
ispatlamış bir organizasyon. Kendine has “dress code” uygulamaları ve gelişimi
boyunca yedi düvele yayılan bir elektronik ağ gibi tüm dünyayı dolaşması ile
adından çokça söz ettirdi. Ülkemizde de house’a gönül verenleri aynı coşkunun
etrafında buluşturmak amacıyla tertiplenen fakat sonuç olarak sünnet
düğünlerinin dans pistinde çılgın figürleriyle ön plana çıkaran abilerini
buluşturan organizasyon bu cephede aldığı yaraları kolaylıkla sarabilecek afili
bir geçmişe sahip.
Bazen çok bir bilinen bir hikaye birden bize sanki eskisi
kadar etkileyici değilmiş gibi gelmeye başlar; sanki ne kadar çok kişi
tarafından anlatılırsa, o kadar değersizleşiyor gibidir. Oysa herkesin aynı hikayeyi anlatmasının bir sebebi var; elimizdeki hikaye gerçekten de harika bir hikaye! Hayatlarının herhangi bir
döneminde elektronik müziğe temas etmiş olanların Tomorrowland’i duymamış olması mümkün değil. Biz de bu listeyi yaparken, sırf herkesin aklına gelen ilk festival diyerek kendisini liste dışı
bırakmayı yüce müzik tanrılarına yapılmış büyük bir ayıp olarak gördük ve memleketi Belçika olan 2005 doğumlu bu muhteşem doğa olayına listede yer vererek kendisine hak ettiği payeyi verdik. Zaten Tomorrowland’i görmezden gelmek pek de mümkün değil; eskiden bir hafta sonumuzu kurban ettiğimiz Tomorrowland artık bizden iki hafta sonu istiyor.