Mutlu bir ömür için yuva kuran çiftler, aynı duyguları devam ettirebilmek için evliliklerine büyük özveri gösteriyor. Ancak eşlerin birbirlerine hissettikleri sevgi, şefkat ve ilgi bazen farklı bir duruma dönüşebiliyor. Kadınların eşlerine karşı doğru bir sevgi dili seçmesi gerekirken, erkekler de kendilerine ikinci bir anne değil, eş seçtiklerini unutmamalı.
Evlilikte çiftlerin birbirine yaklaşımı ve ifade üslubu, mutluluğu yakalamada en önemli etkendir. Zira kimi kadınlar, kocasına anne gibi yaklaşırken erkeklerde bu tür yaklaşıma, ergen, bir genç tavrıyla eşinden annelik bekliyor. Bu durum ise yuvanın huzurunu kaçırıyor ve nesilden nesile olumsuz bir aile kavramı aktarılmış oluyor. Evlilik Enstitüsü’nden Uzman Psikolog Ezgi Aydın Bal, toplumun kadına biçtiği annelik rolünün ve kayınvalidenin yuvaya müdahalesini engelleme isteğinin kadını anne gibi davranmaya yönelttiğini vurguluyor. Bu durumun ileri vadede yuvanın yıkılmasına sebep olacağını kaydeden Ezgi Aydın Bal, uzman yardımı alınmasını öneriyor. Bal, toplumun evlilik içerisinde kadına anne gibi koruyucu, kollayıcı olma, karşısındakinin her ihtiyacını daha o söylemeden anlayabilme ve bunu giderebilme, her şeyden sorumlu olma ve her şeyi idare etme rolü biçtiğini belirtiyor. Bu durumun kadına ‘eş’ olma fırsatını vermediğini aktaran uzman, “Halbuki ihtiyaç anne gibi olmak mı? İnsanlar birbirleriyle yeni bir annesi olsun diye mi evlenirler yoksa bir eşi olsun diye mi?” diyor. Ezgi Aydın Bal, kadınların eşlerine karşı birer anneye dönüşmelerinin karşılıklı etkileşimden dolayı erkeklerin de birer ergen ya da çocuğa dönüşmelerine yol açacağını vurguluyor.
Aile danışmanı Fatma Taş da erkeklerin eşini anne gibi görmesinin sebeplerini şöyle anlatıyor: “Erkeklere verilen önem, annenin oğlunun sanki hiç büyümeyecek gibi yetiştirmesi, ‘hâlâ benim küçük oğlumsun’ demesi erkeğin ileride eşini annesi gibi görmesine yol açıyor. Annelerin daha dikkatli olması gerekiyor. Bir anne, çocuklarına yaşına göre rol vermesi gerektiğini unutmamalı.” Eş seçerken çok iyi gözlem yapılmasını öneren Taş, “Anne güdümlü bir eş, birçok sorunları da yanında getirir. Kadının, çocuklarının annesi, kocasının da karısı olduğunu bilmesi gerekiyor.” ifadelerini kullanıyor.
Problemlerin yaşandığı evliliklerde kadının çoğunlukla depresyon ya da tükenmişlik sendromu yaşadığını dile getiren Ezgi Aydın Bal, kadının hissettiği mutsuzluğun bedenine yansıyacağını ve kendine bakmayı bırakacağını ekliyor. “Böylelikle karşımıza daha bakımsız ve daha çökmüş bir kadın çıkacaktır. Eşi ile annesi arasında denge kuramayan erkek de evde giderek mutsuz olmaya başlamakta ve kendisini araya sıkışmış hissetmektedir.” diyen Bal, bunun evliliğe cinsel problemler olarak yansıyacağını aktarıyor.
ZEYNEP AYTOP | Zaman