İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu 19 Mart günü gözaltına alındı. İmamoğlu 23 Mart Pazar günü tutuklandı.
İmamoğlu, 21 Mart 2025 Cuma günü ilk olarak Mali Suçlarla Şube Müdürlüğü’nde ifade verdi. İBB Başkanı, tüm suçlamaları reddetti. İmamoğlu ilk ifadesinde şunları demişti:
'Gözaltına alındığım saatlerden, ifadeyi verdiğim şu ana kadar hissettiklerimden ifade anında sorulan sorulardan sonra kendimi; milletimiz, şehrimiz ve ülkemiz adına çok daha kötü hissettiğimi ifade etmek isterim. Türkiye’nin ulusal ve uluslararası birçok çözüme muhtaç konusu varken yukarıda sorulan sorular göstermiştir ki kumpas, uydurma, yalan ve komplo teorilerinden oluşan mesnetsiz suç isnatları ile gözaltına alındığım an itibariyle Türkiye’nin ve bütün dünyanın gündemine düşmüş olmak, ülkemizin itibarının ciddi zarar görmesi, demokrasi ve adaletin zedelendiğinin yaşanması çok üzücüdür. Milletimize ve ülkemize ödetilen bu bedelin karşılığını bu kötü niyetli suçlamaları hazırlayanlar asla ödeyemeyecekler.
Ben şahsen sadece kendi savunmamı yapmayacağım aynı zamanda bu hazırlığı yapan, bu suç isnatını bana yükleyen ve 16 milyon İstanbullunun gözaltına alınmış bir Belediye Başkanı dönemi yaşatan bu insanlarla ilgili yasal tüm haklarımı hayatım boyunca arayacağımı yargılanmaları için elimden geleni yapacağımı milletimin huzurunda söz veriyorum.
Önce adalet, sonra demokrasi ve bu kavramlarla güçlü bir Türkiye Cumhuriyeti Devleti sürecinin Cumhuriyetimizin 2. Yüzyılına kazandırmak olacaktır. Kimsenin hakkının yenmediği hukuk sisteminin en üst seviyede adil olduğu, gençlerin umutlu olduğu, liyakatli bir yönetişim modelinin kamuda var olduğu bir gelecek için koşullar ne olursa olsun çalışmaya devam edeceğim.'
22 Mart 2025 Cumartesi günü öğle saatlerinde İmamoğlu, kent uzlaşısı’ soruşturmasıyla ilgili 10 sayfa ifade verdi. Bu ifadesinde de suçlamaları reddeden İmamoğlu, “Yürütülen soruşturmaların içinin boş, ahlak sınırlarını aşan uydurma sorularla dolu en güçlü dayanağını gizli tanık ifadelerine bağlamış olması ve gözaltına 3-5 gün kala hatalı tespitler içeren Masak raporlarıyla doldurulmuş, tarihe kara bir leke olarak geçecek süreç yaşatılmıştır.'
Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınması ve ardından pazar sabahı tutuklanmasıyla birlikte Türkiye, tarihinin belki de en kara ekonomik krizlerinden birinin fitilini ateşledi. 4 gün içinde ülkemizden tam 50 milyar dolar silindi! Evet, yanlış duymadınız: 50 milyar dolar… Bu sadece siyasi bir hamle değil; doğrudan Türkiye ekonomisine yapılmış, bilinçli, ağır bir suikasttır. Bu süreç; yabancı yatırımcıya, yerli sermayeye ve tüm piyasalara verilen net bir mesajdır: Bu ülkede hukuk yok, öngörü yok, güven yok.