Ekonomistler Servet Transferini Anlatıyor: Ekonomi Kimin İçin Kötü? Enflasyon Herkese Canavar Değil

Düşük faiz söylemleri ile Türkiye'nin Eylül 2021'de çıktığı yolun oldukça engebeli, yokuşlu, fırtınalı hatta bir nevi offroad bazında olduğunu gördük ama Türkiye'nin araçlarının arazi aracı olmadığını da gördük! 

Şimdi diyelim 1.4 sedanla bu bataklıktan çıkmaya çalışıyoruz. Bir yandan da diyorlar ki; 'aslında hafif ve daha küçük bir araba lazım. Biz size 1.1 hatchback verelim. Ancak o çıkar buradan'. Oysaki bunu diyen galerici! Kısaca bizim umudumuzu kullanarak arabamızı bizden 1.000 liraya alacak, başkasına 1.500 liraya satacak, o arada da bize küçük ve hafif arabayı 1.200 liraya verecek. Biz yine arazide debelenip duracağız. Sadece fazladan 200 lira vermiş olacağız! Galerici bu arada 700 lira kârda! 

Kim kazançlı çıktı bu işten? Ekonomistler bunu faiz, enflasyon, kredi ile anlatsın!

"Bana Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati ve Merkez Bankası Başkanı Prof.Dr. Şahap Kavcıoğlu'nun ekonomi adına ne yaptığını söyleyebilir misiniz?"

Ziraat Bankası eski Genel Müdür Yardımcısı Prof. Dr. Şenol Babuşcu, Twitter'da ekonomi politikalarını eleştirirken, enflasyonun düşük faiz politikaları ile tetiklendiğine dikkat çekerek şunları söyledi: 

Yanlışın neresinden dönülse kârdır. Enflasyon ve kur sorununu(Ekonomik krizi) iktisat teorisine aykırı faiz politikaları ile kendileri yarattılar. Son 6 ayda Türkiye ekonomisine ağır hasar verdiler. Yanlışlarını kabul edip dönmezlerse önümüzdeki 6 ay bu kadar daha hasar verecekler. Bana Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati ve Merkez Bankası Başkanı Prof.Dr. Şahap Kavcıoğlu'nun ekonomi adına ne yaptığını söyleyebilir misiniz?

Babuşçu'nun paylaşımları şu şekilde👇

twitter.com

👇

"Türkiye ekonomisinde taşları yerinden oynatan, görülmedik bir yoksulluğa yol açan faiz indirimlerine niye gidildi?"

Dünya Gazetesi'nde de Alaattin Aktaş, 2021 Eylül'de başlayan faiz indirimleri sonrası ekonomideki kötü gidişatın hız kazandığına dikkat çekerek, faiz kararları sonrasında enflasyonun yüzde 60, doların 14,50 ve üretici fiyatlarının da yüzde 11 oranında olduğunu hatırlatarak şunları sordu:

Türkiye ekonomisinde taşları yerinden oynatan, görülmedik bir yoksulluğa yol açan faiz indirimlerine niye gidildi? Sonucun böyle olacağı tahmin edilemedi mi? Yoksa ince ince işlenen bir siyaset mühendisliği mi söz konusu?

Uluslararası alanda emtia fiyatlarının artmaya başladığı, bunun üretici fiyatlarını yukarı çektiği, sonuçta tüketici fiyatlarının da artacağı ortadayken, bu durumu daha da körükleyecek şekilde faiz indirimine gitmenin kendi ayağına kurşun sıkmak olduğu görülememiş olabilir mi?

"Bu duruma gelineceği görüldüğü halde faiz indiriminin tercih edilmesi ise bir siyaset mühendisliği ya da siyaset bilimi aracı olabilir."

Eğer öyleyse bu büyük bir zafiyettir. Ama ya bu görülüyor, tahmin ediliyorduysa! Ya bütün bunlar bilinçli olarak yapılmışsa! Böyle midir, bilemeyiz tabii ki. Ama Türkiye Cumhuriyeti’ni idare eden kadroların böylesine basit bir iktisat teorisini bilmiyor olabileceklerine ihtimal vermek zor.

Bu duruma gelineceği görüldüğü halde faiz indiriminin tercih edilmesi ise bir siyaset mühendisliği ya da siyaset bilimi aracı olabilir.

Ekonomide olumsuzluk bazını yükselt, iyileşme olduğunda da bunun meyvesini topla!

Örnek mi... 16 Aralık’taki faiz indirimi, 19 Aralık’taki faizin daha da indirileceği yolundaki açıklamalar, 20 Aralık’ta vatandaşın elinde avucunda ne varsa dövize koşması, gün içinde doların 18 lirayı aşması, aynı günün akşamı kur korumalı mevduat uygulamasının açıklanması ve buna eşlik eden döviz satışlarıyla 21 Aralık sabah saatlerinde doların 11-12 liraya düşürülmesi ve bunun büyük bir başarı olarak pazarlanması. Konuşulan doların eylüldeki 8.50’lerden 11-12’ye çıkması değil, 18’den 11-12’ye düşmesi! Bundan güzel siyaset mühendisliği mi olur!

Cumhuriyet'ten Ali Can Polat haberinde ise, faiz artışına karşı duruşun ekonomide tahribatı artırdığı hatırlatılırken, yüzde 60'ın üzerinde enflasyona karşın Merkez Bankası’nın bankaları yüzde 14, ihracatçıyı ise yüzde 9 faiz oranıyla fonlaması servet transferine dönüşüyor. 

Ucuz fonlamanın faturası enflasyon ve kurlardaki etkiyle vatandaşa çıkıyor.

Merkez Bankası eylül ayından aralık ayına faizi yüzde 19’dan 14’e düşürürken, mart ayında enflasyon yüzde 61,14 oldu. Bu, Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası'nın (TCMB), bankalara yüzde 47 negatif reel faizle kaynak sağladığı anlamına geliyor. TL mevduat faizleri ise yüzde 17 seviyelerinde olurken, bu da bankaların yatırımcılardan aldığı parayı yüzde 44 negatif reel faizle para topladığı anlamına geliyor. Bankalar, bu oranlarla topladıkları fonları yüzde 27-30 aralığında faizle kredi olarak veriyorlar.

Seçim ekonomisi ile krediler uçuyor.

Bankaların kredi hacimlerindeki artış, enflasyona göre ucuz kredilerin rağbet gördüğünü gösterirken, 2021 yılının ilk üç ayında 33 milyar lira olan ticari kredi hacminin 2022'de 340 milyar liraya çıktığı görüldü. 

Bu dönemde bankaların kârlarındaki artışlar da dikkat çekiyor. BDDK verilerine göre bankacılık sektörü kârı 2022’nin ilk iki ayında önceki yıla göre yüzde 323 artarak 39 milyar TL’ye ulaştı. Piyasalarda beklenti ise 2022 ilk çeyreğinde bankacılık sektöründe yüzde 300 oranında kar artışı olurken, yeni sistemin kazananları bankalar ile kredi çeken şirketler oluyor. 

Bunun açıklamasını ise ekonomistler seçim ekonomisi olarak yorumluyor: Piyasaya ucuz kredi vererek seçime hazırlık yapmak!

"Enflasyon tasarruf edenlerden borçlulara bir servet transferidir."

Merkez Bankası eski Başekonomisti Prof. Dr. Hakan Kara, 'Enflasyon tasarruf edenlerden borçlulara bir servet transferidir. Sistem sonunda daha yüksek risk primi ve daha yüksek enflasyona yol açacağından bir müddet sonra sürdürülemez hale gelecektir. Merkez Bankası faiz artırmayacak diye bütün makro finansal sistem tahrip ediliyor. Zamanında faiz 3-5 puan artırılsaydı bunca tahribatı yaşamazdık. Artık bundan sonra faiz artırarak da çözmek zor; kapsamlı ve inandırıcı bir program gerekiyor” diye konuştu.

"İktidar piyasayı ucuz krediye boğarak seçime hazırlık yapmış oluyor."

Prof. Dr. Duran Bülbül, bankaların verdikleri kredilerin Merkez Bankası’nda karşılıkları olduğunu hatırlatarak şunları anlatıyor: 

Finans sektörü yüzde 14 ile para toplayıp yüzde 27 ile satıyor, finans sektörünün müthiş kârı var. Kredi çekebilenler de çok güzel kâr ediyor. Çünkü resmi enflasyon yüzde 61, gerçek enflasyonun yüzde 150 olduğu bir ortamda yüzde 27 faizle para alabiliyorlar. Bunlar bir de gayrimenkul alıyor, ticaret için mal alıyor ve onlar da enflasyonla birlikte değerleniyor. Paradan para kazanılıyor. Yurttaş, TL mevduatta tuttuğu para ile zenginlere ucuz para satmış oluyor. İktidar da piyasayı ucuz krediye boğarak seçime hazırlık yapmış oluyor.

Ekonomistler de servet transferini ve durumun vahametini şu şekilde açıklıyorlar👇

twitter.com

👇

twitter.com

👇

twitter.com

👇

twitter.com

👇

twitter.com

👇

twitter.com

👇

twitter.com

Bu içerikler de ilginizi çekebilir...

Ekonomist Burak Arzova, 'Fiyatları İyice Artan Evleri, Arabaları Kimler Alıyor?' Sorusunu Yanıtladı
Tarım Alarm Veriyor: Pazarda Tezgahlar Dolsa da El Yakabilir!
Geçen Yılın Neredeyse 3 Katı: Kredi ve Kredi Kartı Borçluları Arttı
Krediyle Ev Almak Her Babayiğidin Harcı Değil: Ödeyebilecek Olmanız Yetmez Bakalım Banka Verecek mi?

Popüler İçerikler

TikTok Akımı Facia İle Bitti: 15 Yaşındaki Çocuk Cinsel Organını Yaktı!
Arka Sokaklar'a Dönen Şevket Çoruh'tan Kahkaha Attıran Serenay Sarıkaya Göndermesi!
A Milli Kadın Voleybol Takımımız Milletler Ligi'nde Hollanda'yı Mağlup Etmeyi Başardı!
YORUMLAR
20.04.2022

Ama alınları secdeye değiyor.

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ