Ekonomist Uğur Gürses: 'Bu Filmi 94 Krizinde Görmüştüm, Bu Bir Yönetim Krizi!'

Son dönemde Türkiye ekonomisindeki oynaklıklar herkesin malumu. Krizde miyiz değil miyiz tartışması sürerken, henüz çözüme odaklanmadık. 

Dolar yükseliyor, müdahale ediliyor, yeni ürünler çıkarılıyor, enflasyon yükseliyor, dış etkiler, fahiş fiyat tartışmaları artıyor.

Uzmanlar enflasyondaki yükselişin sürmesini beklendiklerini açıklarken, Merkez Bankası'nın 20 Ocak'ta vereceği faiz kararı sonrası ise dolarda yeniden yön belirleneceğini belirtiyorlar. 

Erdoğan, enflasyon için "köpük" terimini neden kullandı?

Ekonomist Uğur Gürses Karar TV'de Elif Çakır ve Yıldıray Oğur'un konuğu oldu.

Türkiye ekonomisindeki son durumu değerlendiren Gürses, Cumhurbaşkanın ''köpük'' terimi enflasyonda ki sorunun dışsal olduğunu vurgulamak için bilerek kullandığını belirterek, ''Siyaset normalleşmeden siyasi alanda güven verici adımlar atılmadan ekonominin düzelmesi zor. Yönetim krizi çözülmeden bu krizden çıkamayız'' dedi.

2001 krizine benziyor: Yönetim krizi!

İktidarın uyguladığı ekonomik uygulamalara değinen Gürses, ''Adına her ne kadar yeni ekonomi programı denilse de bir çerçevesi olan girdileri ve çıktıları arasında uyum olan bir program diyemeyiz. Bu tarz kriz dönemlerinde yapısal sebeplerle krize girilir bir de kriz yönetimi sırasında yapılan yönetim hatalarının oluşturduğu girdaplar olur. Cumhurbaşkanı Erdoğan 2001 krizi için yönetim krizi demişti, şuan aynısı yaşıyoruz. Bu tür kriz döneminde cin fikirli iş adamları, bürokratları akıl vermeye çalışır. Erdoğan da ne yapacağını bilemediği ve yetkin kişiler kalmadığı için Lütfi Elvan, Naci Ağbal da devreden çıkınca, denize düşen yılana sarılmış oldu. Parti içerisinde bile arkasına yaslanıp Cumhurbaşkanı yetki versin yapalım, fikrimiz sorulmadan bir şey söylemeyelim noktasına gelinmiş. Bu da krizi daha da derinleştiriyor'' ifadelerini kullandı.

Vatandaşın dövize kaçış nedeni getiri değilse ne?

Gerçek kişilere getirilen 'kur korumalı mevduat' ilgi görmedi mi? sorusunu yanıtlayan Gürses, ''Bu programın tutmasını beklemiyordum çünkü buraya konulan bir süre var 3 ay, 6 ay, 12 ay gibi, Türkiye'de mevduatın, döviz mevduat hesaplarının ortalama vadesi 35-40 gün civarındadır. Vatandaş açısından en önemlisi şu, neden dövize gittiğini anlamıyorsanız o zaman sizin kurduğunuz mekanizma da çalışmaz. Vatandaşın dövize gidiş sebebi getiri değil bir taraftan da güvensizlik var. Kendi parasına güveni kaybetmiş durumda, bunun aslı varken kopyasına gitmesini de beklememek lazım. Ben bu programın çok fazla cazip olacağını düşünmüyorum. Gerçek kişilere diye kabul edildi, bir sabah kalkıyoruz kurumlara da getiriliyor burada çalışmadığını anlayabiliyoruz'' dedi.

'Ben bu filmi '94 Krizi'nde görmüştüm'

Kriz dönemlerde siyasetin zaman kazanmaya ya da krizi buz dolabına koymaya ihtiyacı olduğunu belirten Gürses, ''Kur nerdeyse 10 gündür 13.85'te duruyor. Bu mekanizmanın getirdiği bir etki mi hayır, hala kamu bankaları kanalıyla sanki kur piyasa koşullarında oluşuyormuş gibi 13.85'te askıda duruyor. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir şey yok. En azından bu krizi soğutmak ve vatandaşın gözünde sakinleştirmek için dondurucuya koyması lazım, bütün çabalar bu yüzden. 1994 krizinde ben Merkez Bankası'ndaydım Tansu Çiller'in sesini hatırlıyorum. Yüzde 84-85'lerde ki faizi 3 puan düşürelim diye hazine ihalelerini arka arkaya iptal etmişti. Şirketler, bankalar, mali kuruluşlarda döviz almıştır. Tansu Çiller'in ''Döviz satın da durdurun bunu, siyasette 24 saat ne kadar önemli biliyor musun?'' diye sesleniyordu. Dolayısıyla bu filmi ben görmüştüm demek istiyorum. Erdoğan Hükümeti'nin yapmak istediği biraz zaman kazanmak ve bu krizi askıda tutabilmek. Deneyim şunu söylüyor bu mümkün değil, yönetim krizi ve bu yönetim krizi ekonomik reçeteyle bile çözülecek gibi değil'' şeklinde konuştu.

Enflasyonun köpüğü alınacak mı?

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın enflasyonun da köpüğünü alacağız sözlerine üzerine Gürses, ''Köpük terimi Cumhurbaşkanın bilerek kullandığını düşünüyorum. Enflasyon sorunun dışsal olduğunu vurgulamak için kullanılan bir terim. Bilinçli söyleniyor öyle bir şey yok köpük dediğiniz şu olur, siz de her şey normaldir dünya da petrol fiyatları yükselir sizin orada yapabileceğiniz hiçbir şey yoktur. Merkez Bankası da faiz arttırmanın gereği yoktur, petrol fiyatları çıkmıştır ve düşmesini beklemeniz gerekir. Bir para politikasıyla ona engel olabilecek bir durumda değilsiniz o gerçekten dışsaldır. Diyelim petrol fiyatları çıktı siz de kuru çıkardınız yukarıya çünkü faizi 14'e indirdiniz. Köpük diyorsanız sizin o 14'ü yukarı çekmeniz gerekir. Köpüğü almak öyle kolay değil, bu köpük değil kendi elinizle yarattığınız bir yığıntı'' dedi.

Gürses sözlerine şunları ekledi:

Türkiye'de bir ekonomik reçeteyle ekonominin normale dönmesi çok zor. Siyaset normalleşmeden siyasi alanda güven verici adımlar atılmadan ekonominin düzelmesi zor. Kullanılabilir alanların tamamını hükümet kullandı. Artık siyasetin değişmesi ve normalleşmesi gerekiyor. Daha kötü olmasın diye rötuşlar olabilir ama onu da geçtik gibi görünüyor. Yönetim krizi çözülmeden bu krizden çıkamayız.

'Fed bilançosu genişlerken sermaye gelmedi, şimdi daralmaya başlıyor!'

Türkiye ekonomisinde rol oynayan dış faktörlere de vurgu yapan Gürses, ''Türkiye'nin ödemeler dengesinde sağladığı finansman bir cari açık veriyoruz bu cari açığın finansmanını iki kanaldan uzun ve kısa vadeli olarak yapıyoruz. Uzun vadeli sermaye girişine baktığımızda şunu görüyoruz, o daha FED veya diğerlerinden daha bağımsız ülkenin temel koşullarına bakıyoruz. Gayri menkul için gelen dövizleri dışarda bıraktığımız zaman Türkiye'ye gelen net sermaye sıfıra yakın neredeyse bu tarih olarak da düşük Ak Parti'nin iktidara geldiği zamanın başları gibi diyebiliriz'' dedi. Gürses sözlerine şunları ekledi:

İkinci kanal da kısa vadeli sermaye, burada FED gibi faktörler çok etkili, geçen yıl akımların toplamı yaklaşık 400 milyon dolar çıkış olmuş geçmişte 5-6 milyar, 10 milyar dolarlık girişlerin olduğu dönemler ki iktidara bunlar seçim kazandırdı. Ciddi bir sermaye akımı var, bu sermaye akımı her şeyi güzel kılıyordu, faizleri düşük kılıyordu. Sermaye akımları kesildi. Şimdi daha fazla şunu hissediyoruz, FED geçen sene pandemi sırasında 4 trilyon dolardan 9 trilyon dolara çıkardı bilançosunu devasa bir genişleme yaptı. Türkiye'ye bir kuruş gelmedi aksine çıkış oldu. Şimdide daraltmaya başlıyor tüm gelişen ülkeler gibi Türkiye'de etkilenecek bundan.

Fed faiz artırımına başlarsa Türkiye'ye yansıması ne olur?

FED'in gündeminde olan faiz artırımının Türkiye'ye etkisine değinen Gürses, ''Dolar endeksini yükseltir, bu yükselmeyle ithalatta çok dikkate alınan döviz kuru yukarıya gider. Amerika faiz yükseltirken dışarıya dağılan fonlar içeriye gidecek çünkü faizler yükselecek ve içeriye doğru bir finansman ihtiyacı doğacak. Fed bilançoda küçülecek bu aynı zamanda dışarıya saldığı 4-5 trilyonun bir kısmını geri çekecek bu da likitte sıkışıklık yaratacaktır. Uluslararası piyasada ki döviz faizlerini yükseltecek. Bunun Türkiye'ye etkisi var maliyetler artacak ve kur olarak da maliyetleri yükseltecek'' ifadelerini kullandı.

Kur korumalı mevduatların Hazine'ye yükü ne olacak?

Dövize endeksli mevduat sisteminin hazineye maliyetini açıklayan Gürses, ''Şuanda söylenen rakam kabaca 107 milyar civarında, yüzde 10'luk bir fark ödüyor olsa hazine kabaca 10 milyar civarı bir para ödeyecek. Bu mekanizma çok rağbet görmedi bizde 10 milyar fark ödedik demezler. Emekli maaşını 2.500 TL'ye çıkardı, bunun tüm yıl maliyeti 3.5 milyar lira iktisat politikası dediğimiz şey tercihler manzumesidir. Sırf iktidar kendi hatasını kapatabilmek için öyle mekanizma uyduruyor ve buna da 10 milyar harcayacak, 2.500 lirayla emekli nasıl yaşayacak. Ama öte yandan faiz takıntısı yüzünden böyle bir kriz patladı. Sonuçlarını çözmek için böyle bir mekanizma çıktı ama bu mekanizma bu krizi çözmeyecek hazineden boşa para harcanmış olacak'' dedi.

İhracatçılardan alınan dolarlar işe yarar mı?

Dövize endeksli mevduat sisteminin sürdürülebilir olmadığını belirten Gürses, ''İhracatçılara dendi ki siz her kazandığınız doların yüzde 25'ini bana satacaksınız. Bu 1999'da kapatılmış bir fasıldı. O dönemde büyük döviz krizleri oluyordu Merkez Bankası zorunlu devinimi uyguluyordu o zaman ki oran yüzde 15'di. Muhtemelen hesap şu, ben ihracatçıdan alırım 60 milyar doları, bir taraftan da kamu bankalarının arka kapısından veririm, kuru stabil tutmaya çalışırım. Ama şunu unutuyorlar bu ihracatçılar aynı zamanda ithalatçı ara malı ithal ediyorlar ve bu dövizlere ihtiyaçları var. Elinde ki doların yüzde 25'ini Merkez Bankası'na satacak sonra gidip piyasadan yeniden alacak bu tam tersi bir etki yaratacak. Buda piyasa da ekstra bir talep yaratacak oda kuru yukarı ittirecek. Siz istediğiniz kadar ben arka kapıdan satarım deyin o kadar dövizi aynı anda satamayacağınız için muhtemelen bir kur baskısı ortaya çıkacak. Biz bu işi ne kadar idare edebilirsek edelim sonrası Allah Kerim diyorlar'' ifadelerini kullandı.

İktidar seçime kadar zaman kazanabilir mi?

İktidarın seçime kadar zaman kazanmaya çalıştığına vurgu yapan Gürses ''Kamu oyu yoklamaları gösteriyor ki iktidar bloğu oy kaybediyor. 

Muhtemelen Cumhurbaşkanı'nın kafasında şu var önümüzdeki bir yıl içinde ekonomiyi toparlamazsak seçimi kaybederiz. Bizim gibi uyaran iktisatçılara mandacı denmişti.

Döndük geldik Türk Lirası'nın değerini korumak için dövize endekslendi. Seçime doğru elindeki bütün koşulları zorluyorlar.

Kurun bu kadar sert gideceğini tahmin etmemiş olabilirler. Bu siyasi düşüş içerisinde aranan son çareler bunlar ama bu bir işe yaramayacaktır daha da kötü olacaktır'' dedi.

Gürses: Yönetim Krizi Çözülmeden Bu Krizden Çıkamayız | Bi' Karar Ver

Popüler İçerikler

Bahis Reklam ve Teşvik! Acun Ilıcalı, TV8 ve Exxen Yetkilileri Hakkında Soruşturma Başlatıldı
Sevgilisine Atacağı Fantezi Mesajını Yanlışlıkla Karısına Atan Ünlü Patron İcralık Oldu
Montella Görevini Bırakırsa A Milli Takım'ın Başına Kim Geçmeli?