"Ekonominin Kitabını Yazdık, Yazmaya Devam Ediyoruz" Denilen Modelde Nerden Nereye?

Türkiye'de son 1 yıldır uygulanan yeni ekonomi modelinin yarattığı ortamda vatandaş kadar sermayedar da şikayetçi ancak ekonomi yönetimi uygulamalarının sonuna kadar arkasında duruyor. Enflasyondaki yükseliş kadar borçlanma, dış ticaret, güven, üretim gibi değerler de bir bütün içinde iyileşme göstermiyor. Son yıllarda hem bireyselde vatandaşı ilgilendiren verilere hem de makro ekonomi çerçevesinde verilere bakmaya çalışalım birlikte. Haydi başlayalım👇

Erdoğan'ın açıklamalarında ekonomi modelinden ne kadar emin olduğuna dair söylemlerine bakalım ilk olarak

2020 Aralık ayında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 'Ben tıp mensubu değilim, benim alanım ekonomi' derken, 2021 Kasım'da 'Ben ekonomistim, siz ne kadar kaynak oluşturursanız, devletin kasasından da bir kuruş çıkmaz' demişti. Bir kaç gün sonra yaptığı bir konuşmada da, 'Biz ekonominin kitabını yazdık, yazmaya devam ediyoruz' demişti. 2021 Aralık ayında da Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni ekonomi modelini şu sözlerle savunmuştu: 

Sanayi kapasitemizi hızla geliştirirken, düşük faiz ve dengeli kur ile üretimi ve istihdamı adım adım daha ileriye taşıyacağız. Biz ne yaptığımızı biliyoruz. Nasıl yapacağımızı biliyoruz. Nereye gideceğimiz biliyoruz. Ne elde edeceğimizi de biliyoruz. Bir müddet sonra bu çalışanların ücretlerinden kamu gelirlerine kadar her alanda kazanç olarak kendini hissettirmeye başlayacaktır.

Aradan aylar geçti ve 22 Ağustos 2022 tarihinde Erdoğan, Kabine toplantısı sonrası da yine ekonomiye vurgu yaptı 👇

Erdoğan, 'Ekonomide ne yaptığımızı gayet iyi biliyoruz. Türkiye'nin ihtiyacı, faizi yükseltmek değil, yatırımı, istihdamı, üretimi ihracatı ve cari fazlayı artırmaktır' derken, 'Kimsenin paranın değerinden endişe ederek, döviz ve altına yönelmesine sebep kalmamıştır. Vatandaşlarımızı TL mevduatına dönmeye davet ediyorum' dedi.

Gelir durumu ile başlayalım mı? Veriler TCMB, TÜİK'ten!

TÜİK'in 2021 yılı 'Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması'nda yıllık ortalama hanehalkı kullanılabilir gelirindeki verilerle TCMB'nin yıl sonu dolar satış verisini birleştirdiğimizde şöyle bir görünüm çıkıyor ortaya👆Bu ne demek? Gelir artmış TÜİK'e göre ancak dünyadan aldığımız pay düşüşte. Bir de henüz 2022'yi göremiyoruz.

Gayrisafi Yurtiçi Hasıla'ya bakalım o halde!

data.tuik.gov.tr

Ülkenin gelirindeki durum da mevsimsel etkilerden arındırılmış durum bu şekilde ancak 2022 ilk çeyreği içeriyor. TÜİK verileriyle oluşturulmuştur.

Dış ticarette durum da bu şekilde👇Türkiye ekonomi modelinin dayandığı temel etken ihracat olduğunda bakıldığında dengedeki açıklığın 2021 sonunda artmaya başladığı görülüyor.

Bu da TCMB diliyle Türkiye'nin ödemeler dengesinde cari işlemler hesabı, halk diliyle bütçedeki açık! Devlet bütçesi değil ama 'evin bütçesi'!

Cari fazla hedefiyle çıkılan yolda 2021 Ekim sonrasında açık sürüyor. Hatta ocak ayında verilen açık 2013 Aralık ayından sonra görülen en yüksek açık oldu.

Üretim de demiştik değil mi? 2000 yılından itibaren sanayi üretim verilerinde TÜİK'in yardımıyla hazırlanan tablo👇

data.tuik.gov.tr

2020 yılında pandemiyle yaşanan düşüş 2021 yılında yükselişte etkisini gösterirken, 2021 yılında da yaşanan tam kapanma süreçlerinin 2022'deyse baz etkisini çok etkilemediği görülüyor.

Ticaretin getirisi olan cirolara bakarsak eğer enflasyon ve fiyat artışlarının etkisi olarak da görülüyor.

data.tuik.gov.tr

Yukarıdaki verinin detayına bakılınca şu 👇 şekilde daha anlaşılır oluyor. Satışlarda artış görülmezken cirolarda yaşanan artış doğal olarak enflasyonun getirisi oluyor.

data.tuik.gov.tr

Enflasyon demişken ana veriyi atlamak olmaz! Tüketici fiyatları ve yurt içi üretici fiyatlarının seyrini görüyorsunuz anlatmaya gerek yok

Bir de "güven" var! TÜİK'in Ekonomik güven endeksi içinde tüketici, reel sektör güven endekslerini barındırırken, hizmet, perakende ve inşaat güven endekslerini de bulunduruyor ve 100'ün altında olması güven varlığı sayılmıyor. Yılbaşından bu yana da geriliyor.

data.tuik.gov.tr

2017 yılından sonra dolar/TL'nin seyri görülürken, TL'deki değer kaybı açısından dikkat çekici bir görünüm oluyor.

2019 yılı sonrasında da gram altının seyri içeriğinde hem ons hem de dolar fiyatlaması bulunduğundan öne çıkıyor.

Genel verilerle tablo bu şekilde olurken, alım gücündeki düşüşü zaten herkes yaşıyor. Bu verilere göre ekonomi modeli istenilen başarıyı henüz elde etmiş görünmüyor.

Bu kadar emin olunan bir model ile 2023'te TL'de değer kazanımıyla, refahın arttığı, gelir adaletsizliğinin azaldığı ve Türkiye'nin yeniden büyük ekonomilere yaklaştığını ummaya devam ediyoruz. Siz ne dersiniz? Yorumlarınızı bekliyoruz.

Popüler İçerikler

Gazeteci Fulya Öztürk'ün Azerbaycan Milletvekiline Ağladığı Anların Beden Dili Analizi Çok Konuşuldu
Tolunay Kafkas, "El Sıkmama" Olayına Müdahil Oldu: Hedefinde Volkan Demirel Var
Görüşme Esnasında Erkeğe Maddi Sorular Sorulmasını Destekleyen Kadın Tepkilerin Odağında