EZA değerlerinin, ekonomik ve sosyal politika yapım süreçleri için çok önemli bir girdi teşkil edeceğini kaydeden Prof. Dr. Sayan, “EZA endeksinin 4 versiyonu da tüketici enflasyonu, işsizlik ve eğreti istihdam göstergelerinden oluşuyor. Endekslerden ikisi, işsizlik göstergesi olarak tarım dışı işsizlik oranını, diğer ikisi ise genel işsizlik oranını hesaplamalara dahil ediyor. Ayrıca, farklı versiyonları hesaplarken, eğreti istihdamın 15 yaş üstü, çalışma çağındaki nüfusa oranını ve toplam istihdam içindeki payını ayrı ayrı göz önüne alıyor. Her 4 endeks de sefalet endeksiyle yüksek bir korelasyon gösterirken, ek bilgiler de sunuyor” dedi.
Endeksin, profesyoneller için tüketici enflasyonu oranı, genel ve tarım dışı işsizlik oranları ile istihdam oranı gibi üç önemli makroekonomik göstergenin toplu seyrini kolayca bir bakışta izleme imkanı verdiğini kaydeden Serdar Sayan, vatandaşlar için ise endeksin yükselişinin özellikle dar gelirlilerin karşılaştığı ekonomik zorlukların arttığı anlamına geldiğini anlattı. Serdar Sayan, “Endeksteki artış oranı ne kadar yüksekse yaşanan zorluklardaki artışın da o kadar şiddetle hissedilir olacağını söylemek mümkün. Zaten ekonomik zorluk analizi sözcüklerinin kısaltması olana EZA Türkçe’de aynı zamanda eza çekmek, eziyet çekmek deyimini de çağrıştırıyor” diye konuştu. SPM Direktörü Serdar Sayan, “Vatandaş, genel enflasyon ölçümünün kendi hayatındaki fiyat artışlarını göstermemesinden şikayet ediyor, EZA bu şikayete bir karşılık verecek mi?” sorusuna ise “Hayır, biz TÜİK’in verileni kullanıyoruz. Dolayısıyla endekslerimizdeki enfl asyon bileşeni ancak TÜİK hesaplamaları kadar gerçekçi. Yani TÜİK hesaplamaları bu sıralar sıkça iddia edildiği gibi, enfl asyonu saptırıyorsa bizim endeksimiz de ister istemez o saptırılmış değerlere dayalı oluyor. Ancak söz konusu iddialar doğru olsa bile endeksler, eğilimleri ve eğilimlerin yönünü gerçekçi olarak saptıyor.” diye konuştu.