Einstein Uyarmıştı, Gerçek Oldu: Arılar ve Böcekler Yok Oluyor, Tehlike Çanları Çalıyor!

Böceklerin ekosistem içerisindeki rolünün ne kadar önemli olduğu su götürmez bir gerçek. Bal yapan arılardan tutun da sadece çok az biyoloğun adını bildiği böceklere kadar, milyonlarca yıldır okyanus hariç her habitatta galip gelen bu canlı türü kime yeniliyor dersiniz? Cevap içeriğimizde.

35 yıl önce Amerikan biyolog Terry Erwin, böcek türlerini saymak üzere bir deney yürüttü.

Erwin, bir böcek ilacı sisi kullanarak Panama Yağmur Ormanları'nda bulunan bir tür tropikal ağaç olan luehea seemanniinin 19 tanesinin üst bitki tabakasında yaşayan tüm küçük canlıları seçip çıkarmayı başardı. 

Hemen hepsinin kınkanatlılar adı verilen bir böcek türüne dahil olduğunu ve çoğunun bilime yeni olduğu 1,200 türün bulunduğunu kaydeden Erwin, bunlardan 163 tanesinin yalnızca luehea seemanniide yaşadığını belirtti.

Erwin'in hesaplarına göre Panama Yağmur Ormanları'nda 50,000 tropikal ağaç türü var.

Eğer yukarıda bahsedilen 163 durum her ağaç türü için geçerliyse bu sadece kınkanatlılardan oluşan 8 milyondan fazla böcek türü anlamına geliyor. Ayrıca eklembacaklıların %40'ını kınkanatlılar oluşturduğu için ağaçlardaki toplam tür sayısının yaklaşık 20 milyon olduğu söylenebilir.

Ağaçlardan ayrı olarak ve yarısı kadar zengin olduğu düşünüldüğünde ormandaki toplam tür sayısı ise 30 milyon olarak hesaplanabilir.

Evet, 30 milyon! Bu da Edwin Hubble'ın evrenin genişliğini ölçmesine benziyor.

Erwin, bu sonuçların kendisini çok şaşırttığını ve entomolojistlerin bu sonuçlar üzerine o zamandan beri tartıştıklarını belirtiyor.

Böcekler hakkında ulaştığı sonuçlar, iki şeyi kesin olarak açıklıyor: İlki, 1 milyondan ve bilimin şimdiye kadar açıkladığından çok daha fazla tür var. Diğeri ise bu türlerin açık ara dünyanın şu ana kadar gördüğü en başarılı canlılar olduğu.

Bu canlı türleri, bizim hayal gücümüzün çok daha ötesindeler. Toprakta, suda ve havada gelişebiliyorlar; 100 milyonlarca yıldır okyanus hariç her habitatta galip geliyorlar. Bu durum, böceklerin korkunç bir tehlike altında olmalarını ve acımasızca artan insan girişimlerinin onlar için bile çok fazla olmasının önemini artırıyor.

Oldukça sarsıcı bir rapora göre Almanya'daki uçan böceklerin biyokütlesi, 1989'dan beri %75 azaldı.

Oldukça karamsar bir tablo çizse de bu, son 5 yılda halkın dikkatini problemin büyüklüğüne çekmeyi başarabilmiş çalışmaların sonuncusu.

Peki böceklerin tehdit altında olması gerçekten bu kadar önemli mi? Özellikle birçok kişinin böceklerden haz etmediği ya da korktuğu göz önüne alındığında? Bu sorunun cevabı tabi ki, 'Evet!' olacak. Polenlerin taşınmasında böceklerin kritik rolünü göz ardı etmemek gerekiyor.

Son 27 yılda böcek popülasyonu %75 azaldı.

Üstelik, böcekler besin zincirini şekillendiriyor ve onların yok oluşları, Britanya çiftliklerindeki kuş sayısının 1970'den bu yana yarıya inmesindeki temel sebep.  Bazı türlerin sayılarındaki bu düşüş oldukça kritik durumda.

Örneğin yavruları böcekle beslenen çilkeklik ve havadaki böceklerle beslenen yırtıcı bir tür olan benekli sinekkapan türüne önceden mısır tarlalarında çok rastlanıyordu. Ancak ikisinin de sayısı, büyük böceklerle beslenen kızıl sırtlı örümcek kuşunun 1990'larda yok olmasından sonra %95'ten fazla azaldı.

Bu durumun ciddiyetinin anlaşılmamasının arkasında iki neden var: Biri kültürel, diğeri bilimsel.

Kızıl sırtlı örümcek kuşu

İlkine değinecek olursak kelebekler ve arılar hariç böcekleri pek dikkate aldığımız söylenemez. Doğaseverler bile neredeyse sadece omurgalı canlılarla ilgileniyorlar. Dünyada daha az böcek olması mı? Bu, birçok insanı oldukça mutlu ederdi.

İkinci olarak ise böcek türlerinin ezici bir çoğunluğu için gözetim ve ölçüm mümkün değil. Hatta bunun imkansız olduğu bile söylenebilir. Örneğin sadece Birleşik Krallık'ta yaklaşık 24,500 böcek türü var ve bunların çoğu yalnızca bazı uzmanlarca biliniyor. Bu yüzden durumun önemi algılanmaya başlandığında bu, istatistikler üzerinden değil, anekdotlar üzerinden gerçekleşmişti.

Böcek popülasyonundaki bu azalmaya dair ilk anekdotsal etki, "Ön Cam Fenomeni" terimi üzerinden gerçekleşmişti.

Özellikle yaz aylarında uzun otomobil yolculukları, ön cama yapışmış böceklerle sonuçlanırdı. Ama bu durum gittikçe azaldı.

Bugün, şüphelerin ve anekdotların ötesinde bilimsel istatistiklerle bu azalmayı görebiliyoruz.

Peki buna sebep olan neydi?

Cevap basit: İnsanlar.

Daha spesifik konuşacak olursak 2. Dünya Savaşı'nın sona ermesinden itibaren, yani 3 nesildir süren endüstrileşmiş tarımın arazileri zehre boğması. Tarım ilacı bazlı ziraatin gerçek bedeli bu. Artan zirai faaliyetlerin böcek popülasyonunu kötü etkilemeye devam edeceği yadsınamaz bir gerçekken insanlar doğaya karşı duyarlı olmayı öğrenirler mi dersiniz?

Pek olası görünmüyor.

İnsanların doğaya verdiği bir başka zarara göz atmak isteyenleri buraya alalım. 👇

Dünya Doğayı Koruma Vakfı Açıkladı: Et Yiyenler Dünyanın Sonunu Getirecek!

Popüler İçerikler

Almanya’daki Saldırıyı Kim Yaptı? Noel Pazarı Saldırganının Kimliği ve Röportajı Ortaya Çıktı
Tolunay Kafkas, "El Sıkmama" Olayına Müdahil Oldu: Hedefinde Volkan Demirel Var
Almanya’da Noel Pazarına Saldırı: Saldırgan Suudi Arabistan Vatandaşı Bir Doktor Çıktı!
YORUMLAR
24.10.2017

haber ciddi ya da abartılı vs vs her neyse ama dünyanın yenilenme süreçleri geçirdiği bir aşikar. Bu süreçlerde bir önceki sürecin hegemonya canlıları temizleniyor. Kısaca evrenin alımlı tesadüfler dizisinin baş rolündeki dünyamızın yeni bir evreye girmesi gayet doğal. Dinozorlar tam 150 milyon yıl yeryüzünün hakimiydi. Ama baki kalan hayat oldu. Kendinizi bu kadar çok önemsemeyin yaşam bir yolunu bulacaktır. İnsan bilincinin sorumluluğunu üstlenmez ise doğanın kanunları rastgele işleyecek ve düzen sorumsuz bir şekilde yeniden kurulacaktır, ha insansız ha insanla.

24.10.2017

yillardir arilarin toplu olumleri yasaniyor. bir kovan dolusu ari bir anda oluyor. uzun sure bunun nedeni tartisildi, parazitlere hastaliklara baglandi en sonunda yakin zamanda nedeni bulundu. neonicotinoid denen yeni bir tarim ilaci ailesi. bitkiye verildiginde bitkinin tum yapisini kokunden yapragina her yerine isleyen uzun sure kalan bir tarim ilaci. arilar bundan dusuk miktar bile alsa bagisikliklari zayifliyor, hastaliklardan yada parazitlerden oluyor. kisaca tum gezegeni zehire bogduk, dahada artarak bogmaya devam ediyoruz. oyle yada boyle bunlarin bedeli olacak.

24.10.2017

Her zaman söylerim Dünya yaşayan bir gezegen tıpkı canlı bir organizma biz insanlar olarak bu gezegenin kötü huylu kanser hücresi gibiyiz Dünya'yı yavaş ve sancılı bir şekilde ölüme sürüklüyoruz.

"Bir süredir kafamı meşgul eden bir düşüncemi paylaşmak istiyorum. Bu düşünce aklıma sizin türünüzü sınıflandırmaya çalışırken geldi ve anladım ki sizler aslında memeliler sınıfına dahil değilsiniz. Bu gezegendeki tüm memeliler, yaşadıkları çevre ile içgüdüsel olarak bir denge kuruyorlar. Ama siz insanlar öyle değilsiniz. Bir bölgeye yerleşiyorsunuz ve çoğalıyorsunuz, tüm doğal kaynakları tüketene kadar çoğalıyorsunuz. Canlı kalabilmenizin tek yolu başka bir bölgeye yayılmak. Bu gezegende bu şekilde yaşamını sürdüren bir organizma daha var. Ne olduğunu biliyor musunuz? Virüsler. İnsanlar hastalıktır. Bu gezegenin kanserleri. Sizler vebasınız. Ve bizler de bunların ilacıyız." // Ajan Smith

TÜM YORUMLARI OKU (21)