Bazen günlük telaştan uzaklaşıp saatlerce gülmek, kafamızı dağıtmak isteriz. Arkadaşlarımızla veya sevdiklerimizle düzenlediğimiz film geceleri de bu günlük telaştan uzaklaşmak için bir ilaç gibidir. Genelde böyle gecelerde film seçene kadar sabah olur ve herkes birbirini suçlamaya başlar. Artık bu karışıklığa son! İşte film gecelerinde tak diye açıp izlediğiniz an kahkahalara boğulacağınız 15 film önerisi! Bakalım hangisini seçeceksiniz?
Açık dünya bir oyunun içinde yaşayan banka memuru Guy, bir gün soygun sırasında bir oyuncunun “gözlüğünü” takıyor ve aslında bir NPC olduğunu fark ediyor. Kendi kararlarını almaya başlayınca, oyunun geliştiricilerinden Milly ile yolları kesişiyor. Birlikte, patron Antwan’ın çaldığı kodların kanıtını bulmaya çalışıyorlar. Guy, şehirde iyi işler yaparak popülerleşirken Antwan oyunu kapatmaya uğraşıyor. Hikâye, Guy’ın bilinç kazanma süreci ile geliştiricilerin adalet arayışını bol aksiyon ve mizahla anlatıyor.
1980’lerde Bursa’da geçen hikâyede, şarkıcı olma hayali kuran Cengiz, günlerini düğünlerde şarkı söyleyerek geçiriyor. Bir gün kaset çıkarma fırsatı yakalayınca İstanbul’a gidiyor ancak kendini sahne dünyasının karmaşasında buluyor. Müzik yapımcıları, rekabet, dostluklar ve aşk arasında sıkışan Cengiz, hem hayalini gerçekleştirmeye hem de kendi yolunu bulmaya çalışıyor. Ata Demirer’in hem senaryosunu yazdığı hem de başrolünü üstlendiği film, dönemin müzik kültürünü, komik diyaloglar ve nostaljik detaylarla birleştiriyor.
Asya’ya doğru yola çıkan dört arkadaşın hikâyesini anlatıyor. Başlangıçta sakin bir seyahat gibi görünen yolculuk, kayıp aile bağlarını arama sürecine ve bir dizi çılgın maceraya dönüşüyor. Parti sahneleri, yanlış anlaşılmalar, uçuk kaçık planlar ve bolca kara mizah, yolculuğu kaotik ama keyifli bir hale getiriyor. Karakterlerin birbirleriyle olan atışmaları, kültür çatışmaları ve beklenmedik olaylar sayesinde film hem tempolu hem de sürekli güldüren bir atmosfer yaratıyor.
Başkomiser Adem, büyük bir operasyonda başarısız olunca kendini bir tavuk restoranı işletirken buluyor. Ama bu restoran aslında yeni görevinin kılıfı; içeride gizli bir operasyon yürütüyor. Bir yandan müşterilerle uğraş, bir yandan ekip arkadaşlarıyla yaşanan komik diyaloglar derken işler tamamen kontrolden çıkıyor.
Evlilik yıldönümlerinde arkadaş grubuyla bir araya gelen bir çiftin, gece boyunca birbirinden komik yanlış anlaşılmalar ve itiraflarla karşılaştığı hikâyeyi anlatıyor. Masum başlayan sohbetler, eski defterlerin açılmasıyla tam bir kaosa dönüşüyor. Karakterlerin atışmaları, beklenmedik sürprizler ve absürt durumlar, filmi baştan sona tempolu ve kahkaha dolu bir hâle getiriyor.
Bir düğün için Palm Springs’te bulunan Nyles ve Sarah, gizemli bir olay sonucu aynı günü tekrar tekrar yaşamaya başlıyor. Başta bu durumu eğlenceye çeviren ikili, gün içinde yaptıkları çılgınlıklarla izleyiciyi sürekli güldürüyor. Zaman döngüsü fikrini romantik komediyle harmanlayan film, hem eğlenceli diyalogları hem de beklenmedik sürprizleriyle temposunu hiç düşürmüyor. Renkli atmosferi ve absürt sahneleriyle izlerken sürekli “bir sonraki adımda ne olacak?” diye merak ettiriyor.
Yaz tatilinde genç oyuncu adaylarını bir araya getiren bir tiyatro kampında, kamp yöneticisinin komaya girmesiyle işler tamamen karışıyor. Yerine geçen iki yakın arkadaş, hem kampı ayakta tutmaya hem de birbirinden yetenekli ama bir o kadar da sorunlu öğrencilerle baş etmeye çalışıyor. Prova sırasında yaşanan krizler, abartılı karakterler ve kulis arkası kaosu, filmi baştan sona komik bir tempoya sokuyor.
1968’de geçen hikâyede, üç genç arkadaş İspanya’nın Torremolinos sahil kasabasına gitme hayali kurar. Planları basit gibi görünse de, yolculuk sırasında başlarına gelen beklenmedik olaylar ve tanıştıkları ilginç insanlar her şeyi bir komedi şölenine çevirir. Dönemin gençlik heveslerini, arkadaşlık dinamiklerini ve absürt durumlarını bir araya getiren film, hem nostaljik bir hava hem de bol kahkaha sunar.
New York’ta yaşayan ve oyuncak tasarımcısı olmayı hayal eden Alejandro, çalışma izninin süresi dolmak üzereyken iş bulmak için zamana karşı yarışır. Tesadüfen tanıştığı, eksantrik ve sabırsız bir sanatçı olan Elizabeth ile iş birliği yapar. Ancak Elizabeth’in tuhaf istekleri, dengesiz ruh hâli ve karmaşık hayatı Alejandro’nun işini kolaylaştırmak yerine daha da zorlaştırır.
Loretta, aşk romanları yazan ama son zamanlarda yazma isteğini kaybetmiş bir yazar. Kitap tanıtım turunda, romanlarında geçen kayıp şehrin gerçekten var olduğuna inanan zengin ve garip bir adam tarafından kaçırılıyor. Amacı, Loretta’nın ipuçlarını kullanarak hazineye ulaşmak. Loretta’nın imdadına, kitap kapaklarında poz veren ama kendini gerçek bir kahraman sanan Alan yetişmeye çalışıyor. Ormanın içinde başlayan bu kaçış ve kovalamaca, hazine arayışıyla birleşiyor.
Anne, içine kapanık ama zeka yarışmalarına takıntılı bir kadın. Hayatı, eksantrik ve patavatsız ablası Jenny’nin başına açtığı belalar yüzünden altüst oluyor. İkili, hem borçları kapatmak hem de anneannelerinin kaçırılan köpeğini kurtarmak için ulusal bir bilgi yarışmasına katılmaya karar veriyor. Yol boyunca yaşadıkları talihsizlikler, komik yanlış anlamalar ve karakterlerinin tamamen zıt olması, hikâyeyi baştan sona eğlenceli kılıyor.
CIA ajanı JJ, sert bakışlı, kaslı ama sosyal becerileri sıfır bir adam. Bir gün gizli görevdeyken, apartmanında yaşayan 9 yaşındaki aşırı meraklı Sophie tarafından yakalanıyor. Sophie olayı hemen çözüyor ve “Bana ajanlık öğret, yoksa herkese söylerim” diye pazarlığa girişiyor. Mecburen kabul eden JJ, kendini küçük bir kıza gözetleme, takip ve ajanlık taktikleri öğretirken buluyor. Sophie’nin tatlı ama sivri diliyle JJ’nin kütük gibi tavırları birleşince, ortaya hem bol kahkaha hem de beklenmedik bir dostluk çıkıyor.
İki astronom, Dünya’ya doğru hızla gelen dev bir kuyruklu yıldızı fark ediyor. İnsanlığı uyarmak için medyaya ve hükümete koşsalar da kimse ciddiye almıyor; herkes magazin haberleri, sosyal medya trendleri ve kendi çıkarlarıyla meşgul. Felaket giderek yaklaşırken, bu iki bilim insanı talk show’lardan basın toplantılarına koşup duruyor ama her yerde absürt durumlar, komik tepkiler ve inanılmaz kayıtsızlıkla karşılaşıyorlar. Hem hiciv dolu hem de “bu kadar da olmaz” dedirten sahneleriyle film, felaket temasını kara mizah seviyesine taşıyor.
Kendini oynayan Nicolas Cage, maddi sıkıntılar yüzünden zengin bir hayranının doğum günü partisine katılmayı kabul ediyor. Ancak işler, bu hayranın aslında uluslararası bir suç örgütünün başı olduğunun ortaya çıkmasıyla tamamen karışıyor. Cage, hem FBI ile iş birliği yapmak hem de yeni “en iyi arkadaşı” olan bu tehlikeli adamı idare etmek zorunda kalıyor. Gerçek ile kurgu arasındaki ince çizgide ilerleyen hikâye, bolca film göndermesi, absürt diyaloglar ve beklenmedik aksiyon sahneleriyle baştan sona eğlenceli bir hal alıyor.
Sahibi tarafından terk edilen sevimli ama serseri ruhlu köpek Reggie, yolda üç yeni köpek arkadaşıyla tanışıyor. Birlikte, Reggie’nin eski sahibinden intikam almak için absürt ve çılgın bir plan yapıyorlar. Yol boyunca başlarına gelen komik maceralar, sokak hayatının tuhaflıkları ve köpeklerin kendi aralarındaki eğlenceli diyaloglar, filmi hem sıcak hem de kahkaha dolu hale getiriyor. Bolca yetişkin esprisi ve abartılı sahneleriyle, klasik “hayvan dostluğu” hikâyesini bambaşka bir komediye çeviriyor.