Eğitim Sisteminin Lisanslı Köleleri: Her Stajyer Öğretmenin Yaşadığı Sıkıntılar!

Zaten ülkemizde stajyerlerin durumu malum! 'Para alma, CV'ne yazarsın?', 'Para vermek yerine sana daha kıymetli bir şey yapıyoruz, iş öğretiyoruz!' gibi boş laflarla stajyerlerin yılları çalındı. Ama herhalde ülkemizde stajyerlerin arasında en vahim durumda olanları kuşkusuz stajyer öğretmenlerdir. 

Ben de eski bir stajyer öğretmen (şimdilerin öğretmeni) olarak, başıma ve çevremdekilerin başına gelenleri sizlerle paylaşmak istedim. Kelebek gibi havaya ufak bir kanat çırpalım, belki 200 yıl sonra fırtına olur :(

Her yıl değiştirilen eğitim sisteminin aşırı zor sınavlarından ve daha birçok feleğin çemberinden geçerek ülkenin üniversitelerinden birine yerleşirsin. 4 yıl boyunca kıt kanaat geçinerek okulunu bitirirsin. Burası çoğumuzun ortak noktası.

Ama öğretmen olacak üniversite öğrencisinin içindeki umut hiç bitmez! Çünkü sonunda öğretmen olacaktır ve öğretmenliğin çok kutsal bir iş olduğunu bilirler.

Her ne kadar atanamayacağını bilse de idealist ve umut doludur. Her öğretmen adayı mesleğinin başında idealisttir.

Öğretmenlik insanlık tarihinin en eski mesleklerindendir. Sorumluluğu yüksek, eğlencesi fazladır. Ama gerçekler onları çok başka yere götürür...

Araya girip şöyle bir tespit yapayım: Öğretmenlik mikro rockstarlığa benzer. Her gün 30-40 kişinin karşısına çıkarsın. En ufacık hatan, en ufacık falson da damgalanırsın. Bunun yanında, o gün eğer modundaysan o sınıfı sallayabilirsin, tıpkı bir rocktar gibi :)

Devam edelim: Atanabilen çok çok küçük şanslı bir azınlıkta değilsen dershanelerin (şimdiki adlarıyla temel lise ya da özel okul) eline düşersin!

O kadar komik paralara o işi yaparsın ki, söylesem inanmazsınız. Mesela ben, 2011'de aylık 200 TL alıyordum. Şimdilerde 400-500 bandında maaş aldıklarını duyuyorum. Açlık sınırının 1500 lira olduğu bir ülkede, nasıl komik bir meblağ olduğunu düşünün. Tabii ki insaflı kurumlar (!) bu maaşı veriyor. Kurumların çoğu para falan da vermez.

Sırf etüt salonları kalabalık gözüksün diye, öğretmenlikle alakası olmayan kişiler stajyer olarak alınır. Dershanlerde "Bunun matematiği iyidir ya" diye Fizik Tedavi okuyan stajyer mi ararsın, mühendis mi ararsın?

Öğretmenlik bir meslektir. Eğer kişi, öğretmenlik bölümünü okumadıysa ya da gerekli formasyonu almadıysa öğretmen olmamalıdır. Hatta bu da yetmez, bu işi sevmesi temel kriterdir. Zaten sevilmeden yapılacak iş değil dostlar!..

"CV'ne yazarsın!", "Biz sana hiçbir yerde bulamayacağın eğitimi veriyoruz!" diye diye öğrencilerine en faydalı olacağın ve kendini geliştirebileceğin yılları yerler; seni bitirip tüketirler.

Sene sonunda da kapasitemiz dolu, seninle anlaşamayacağız deyip kapı dışarı ederler.

En kötüsü de senin meslektaşın olan ama kıdemce senden daha üstün olan öğretmenlerin sana yaptıklarıdır.

Bütün sorumluluklarını sana yükler... Onun yapması gereken deneme sınavı sorularını sen hazırlarsın; işlemekte geciktiği konuları mecburen sen işlersin. Bunun yanında en ufacık bir teşekkürü bile hor görürler. Doğru ya, sen sadece bir stajyersin!

Bu ülkedeki en doğru söz 'Garibanın garibana yaptığını kimse yapmaz!'. Halbuki o da senin geçtiğin çarktan geçmiştir; o da ezilmiştir. Ama hemen seni, daha doğrusu kendini unutur.

İlk sen gelir, en son sen çıkarsın. 10 saat birebir etüt verirsin, bu da yetmez gelmeyen hocaların yerine derse girersin. İzin gününde sınavlarda gözetmenlik yaparsın. Bu dahi yetmez, eve gidince ders notu çıkarırsın ve her sene en az 2 defa değişen yeni müfredata çalışırsın.

Bu tempoya rağmen, her sene 2-3 defa seni çocuk gibi sınava tabii tutarlar; bakalım yeterli misindir? Soruları da sana hazırlatırlar :) Gülsek mi ağlasak mı?!

Öğrencinin gözündeyse etütçüsündür. İsminle hitap edenler mi ararsın, enseye tokat gezenler mi?!

'Bana bir kelime öğretenin 40 yıl kölesi olurum!' öğretisinden ne zaman uzaklaştık acaba?! Evet, memleketin en değer görmeyen işi öğretmenlik...

Aslında çocukların da suçu yok. Senin kendi meslektaşın, işverenin sana değer vermiyor; çocuklar napsın?! Yoksa biz çocuklarla çok iyi anlaşırız. Onların dertlerini dinleriz, netleri yükselince beraber seviniriz.

Yine de bir çiçeğe, bir tatlı söze tav oluruz. Resetlenir, baştan başlarız. Biz bayağı minnoş tipleriz... Üzmeyiniz bizi 😥

Hepimizin geçmiş Öğretmenler Günü kutlu olsun...

Popüler İçerikler

Ali Koç, Fenerbahçe Tesislerinde Sıkıyönetim İlan Etti
Kadınların Kırmızı Ruj Sürerek "Çiftleşme" Mesajı Verdiğini İddia Eden Uzman
151 Gündür Oğlu Fatih'i Arayan Baba Esra Erol'a "Bulamıyorsan Müge Anlı'ya Çıkalım" Deyince Ortalık Karıştı