Trafikte terör estiren hafriyat kamyonları ve beton mikserleri onlarca kişinin yaşamını yitirmesine sebep oldu. Betonun terörü artık evlerimize hatta odalarımıza kadar girdi. Hakkari'de yatağında uyuyan öğretmen Kumru Konak'ın üzerine ıslak beton döküldü. 37 yaşındaki öğretmen felç geçirdiği için yatağa bağımlı hale geldi. Öğretmenin hayatını karartan sorumlulardan 4'ü ise sadece para cezasına çarptırıldı.
Bu ve buna benzer haberleri okuyanlar bu kadıncağız için üzülüp geçecek ve 2 dakika sonra kendini "sevdiğin renge göre sana sevgilini söylüyoruz" testini çözerken bulacak. Birgün bu tip haberlerin konusu olmamız o kadar mümkün ki bu ülkede. Bu ülkede insan hayatının bir değeri yok. Mikro ölçekte de yok, makro ölçekte de yok. Kimileri kader diyordur belki. Kardeşim bizim neden kaderimiz böyle de gelişmiş ülke vatandaşlarının ki değil? Lanetli kullar mıyız biz? Gene siyasete bağlayacağım ama konu vallahi de billahi de siyasi. Tepedeki anayasayı takmazsa alttaki de yönetmeliği takmaz gider kaçak beton döker. Hiçbir kurum, kurul çalışmaz, her şey tek bir kişinin ağzından çıkan söze göre belirlenirse denetimsizlik bu boyutlara ulaşır işte.
Bu ülkede ölmeden, yaralanmadan, tacize ve tecavüze uğramadan belli bir yaşa gelmeyi başarabilen insanlarımıza madalya vermek gerekiyor. Çünkü bu ülke şartlarında, bu yaşama koşullarında bunu yapabilmek çok büyük yetenek. Tesadüfen yaşıyoruz..
Devlet ve hukuk sistemimiz boyle konularda neden hep suclulardan yana bu duzen ne zaman degisecek. Parasi olmayan, zengin ve guclu olmayan dava acamayacak mi dava kazanamayacak mi hakkini alamayacak mi?