Eğer Mutlu Olmak İstiyorsanız Daha Okurken Vazgeçmeniz Gereken 13 Alışkanlık

Hepimizin her an, her yerde, her harekette, her sözde ve her seçimde kovaladığı tek bir şey var: Mutluluk! Düşünüyoruz ki, her şeyi bir araya getirirsek, hayatımızdaki tüm eksiklikleri tamamlarsak, sonunda o gelecek ve bizi bulacak. Devamlı dışarı bakmaya o kadar çok odaklanmışız ki, onun aslında tamamen içimizde sentezlenen bir duygu olduğunun çoğu zaman farkına varamıyoruz. Sanırım büyük psikanalist Carl Jung'un şu sözünü daima aklımızda tutmakta yarar var:

'Dışarı bakan hayal eder; içine bakan ise uyanır.'

1. Herkesi ve her şeyi devamlı yargılamak

Farkında olalım ya da olmayalım, etrafımızdakileri ne kadar çok yargılarsak, kendimizi de o kadar dar kafeslere hapsetmeye başlarız. Bizim için doğru olan, iyi olan tek bir şey vardır ve diğer her şey kötü ya da yanlıştır. 'Onlar' gibi olmamak için durmadan kaçarız ve ego baloncuğumuzu büyütmeye çalışırız. Belki diğerlerinin gözünde değerli olmayı başarırız, ancak içimizdeki huzursuzluğu kimselerle paylaşamayız...

2. Devamlı geçmişte ya da gelecekte yaşamak

Geçmişin bir hatırlamadan, geleceğin ise bir beklentiden başka bir şey olmadığını, yani bu konseptlerin yalnızca ve yalnızca zihinlerimizin içinde var olduğunu bilmeyen insanlar daima hayatı ıskaladıklarıyla kalırlar. Zihin geçmişe yöneldiğinde yaşanmış pişmanlıklar, üzüntüler ve utançlar; geleceğe yöneldiğinde ise felaket senayoları ve kaygılar yaratmaya başlarız. Faydası olmadığını da biliriz ancak geceleri uyutmaz zihnimiz...

3. Yaşanan her şey için kendimizi suçlamak

En az suçlu olduğumuz halde suçu üstümüze almamak kadar yanlıştır bu alışkanlık. Yaşanan her kötülüğün, dünyadaki her musibetin müsebbibi olarak kendimizi görürüz. Peki dünyada her şey ne zaman yolunda olacak? Görünen o ki hiçbir zaman... Hiçbirimiz mutsuz bir yaşam sürmek zorunda değiliz. En önemli şey sizsiniz, biraz rahatlamak lazım...

4. Hayatı kontrol etmeye çalışmak

Bırakın hayatı, biz insanoğullarının kendi kaderimiz, hatta kendi davranışlarımız üzerinde bile tam bir kontrolü maalesef yok. Devamlı her şeyi kontrol etmek, düzenlemek, sonu gelmez bir iştir ve sonucunda yalnızca yorgun düşer, yaşlanırsınız. Bu, tıpkı denize girdiğinizdeki gibidir: Devamlı çırpınırsanız dibe gidersiniz; suyun üzerine yatıp dalgaların sizi sürüklemesine izin verirseniz ise hayatta kalırsınız. Hayatın akışındaki bilgeliğe kendinizi biraz olsun bırakın...

5. Kendi boş inançlarımızın esiri olmak

İnsanın kendi eliyle kendisini zindanlara kapatmasının bir örneği de budur. Biz, doğruları ve yanlışları olan bir dünyaya doğmayız; o dünyayı kendimiz yaratırız. Peki siz, kendinize özgürlük ve huzurun hakim olduğu bir dünya mı, yoksa kısıtlama ve savaşla kendi kendisini için için yiyen bir dünya mı yaratıyorsunuz?

6. Hayatın sonu gelmez bir yarış olduğuna inanmak

Durmaksızın koşuyoruz; hepimizin her an yetişeceği bir yer, yapacağı bir iş var. E peki bitiş çizgisi nerede? İstediğimiz şeyleri başaracağımız, istediğimiz evi, arabayı alacağımız ve 'ohh' deyip arkamıza yaslanacağımız an ne zaman gelecek? Peki o hedeflere ulaştığımızda hedefler tükenecek mi, yoksa karşımıza yenileri mi çıkacak? Hayat, kendimizi hırpalamaktan ibaret olmasın sevgili dostlar, arada bir nefes almayı bilmek lazım...

7. Kendimize devamlı dışarıdan bakmak

Kendimize dışarıdan bakıyoruz, çünkü diğer insanların bizi nasıl gördüğü, bizim hakkımızda neler düşündüğü hepimizin en temel derdi. Kendi benliğimizi daima o ya da bu şekilde göstermeye çalışıyor, insanların sevgisini, ilgisini ya da takdirini bekliyoruz. Bunu yaparken de, hayata baktığımız o küçük pencereyi objektif bir gerçeklik saymak gibi bir yanılgıya düşüyor; kendi bakış açımızla kendimizi yargılıyoruz. En büyük düşman ve en ezici eleştirmen dışarıda değil, kafalarımızın içinde barınıyor a dostlar...

8. Her şeyden şikayetçi olmak

Mutluluk nedense hep bizim olmadığımız bir yerde, bizim olmadığımız bir zamanda ve bu yüzden bulunduğumuz her durumun içinde şiyayetçiyiz ve rahatsızız. Kendimizi ve hayatımızı küçük görüyor, güzelliklerini fark edemiyor ve onu daima dışarıda, uzaklarda aramayı alışkanlık haline getiriyoruz. Şu anda etrafınıza bakın ve gördüğünüz, duyduğunuz şeyleri inceleyin. Hayret edilecek bir şey her zaman vardır...

9. Değişime direnmek

Eski Yunan'ın babalarından Herakleitos'un dediği gibi, evren sürekli bir akış, boyuna bir değişimdir. Bu değişimin içerisinde aynı kalan tek bir şey bile yoktur. Hayatın bu en temel özelliğiyle bir savaş haline girersek kazanmamız mümkün değildir sevgili dostlar. Değişime açık olmak ve onun kaçınılmazlığını kabul etmek, bizleri büyük bir stresten kurtaracaktır...

10. Acılara tutunmak

Her şeyin kötü olduğunu ve daha da kötüye gittiğini düşünmek, her şeyin kötü olduğu anlamına değil, 'iyi' olanı görmek konusunda sıkıntı yaşadığınız anlamına gelir. Yalnızca acılara odaklanmak ve onlardan kaçınmaya çalışmak neden her zaman daha fazla acı yaratır? Kötüyü de iyiyi kabul ettiğimiz gibi kabul etmek ve arkamızda bırakabilmek, zor da olsa seçeneklerimizin en iyisidir...

11. Hayatın anlamını başka insanlarda ya da şeylerde aramak

Bağlılık öyle bir şeydir ki, bağlandığınız kişi ya da şeyi bir zaman sonra kendinizden bir şey gibi algılamaya başlarsınız. Sanki o sizin kolunuz, bacağınız gibi bir şeydir; devamlı sizinledir, hayatınızın merkezidir; o olmadan fonksiyonel bir hayat yaşayamayacağınızı düşünürsünüz. Ve eğer kaybederseniz de, acısı da kolunuz kesilmiş gibi büyük olur. Hayatınızı kendinizden başka kişilere ya da şeylere dayandırmanın sonu maalesef her zaman acıdır a dostlar...

12. Kendimizi tanımamak

Kendinize hiç 'Kendimi ne kadar tanıyorum?' sorusunu sordunuz mu? Kendinizle alakalı yüzeysel olmayan, yarattığınız imajdan âzâde bir bilinç geliştirdiniz mi? Bilinçdışınızla hiç iletişim kurdunuz mu? Sanırım bu soruların üzerine söylenecek pek bir şey yok. Bu kadar temel soruları kendimize sormadığımız bir dünyada yaşamak yeterince tuhaf...

13. Ve devamlı mutluluğu kovalamak

Mutluluğu kovalamak demek, şu anda ve burada mutlu olamamak, yalnızca gelecek bir zamanda ve başka bir yerde mutlu olacağımızı hayal etmek demektir. Peki neyi arıyoruz? Neyin peşindeyiz bizler? Ne olursa mutlu olacağız? Neye ulaştığımızda tamamlanacağız? Mutluluğu kovalıyoruz ve aslında onun aksi yönde devamlı koşmakta olduğumuzu hiçbir zaman göremiyoruz. Halimiz sizce de çok acı değil mi?

Popüler İçerikler

İstanbul Bağcılar ve Ataşehir İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü Okullarda Yılbaşı Kutlamasını Yasakladı!
Kızılcık Şerbeti'nin Görkem'i Özge Özacar'dan Pembe'nin Osmanlı Tokadına Yanıt
Okullardaki Yılbaşı Kutlamalarına Gelen Yasağa Mustafa Sandal'dan "Onlara İnat 'Duble' Kutlayacağız!" Tepkisi
YORUMLAR

Bu kadarlık galeri hazırlamak yerine sadece "zihninizi kullanmayın" deseydiniz, daha anlaşılır olacaktı. Bahsettiğiniz şeyler herkesin yaptığı ve yapmaktan kurtulamayacağı şeylerdir.

08.09.2016

okumadım mutlu olmak istemiom

09.09.2016

ahahahaha:D

08.09.2016

zorunda bırakıldık

TÜM YORUMLARI OKU (13)