Geçmişte yaşanan birçok tarihi olay var ki farklı sonuçlansa şu an bambaşka bir dünyada yaşıyor olurduk. Bu tarihi olaylar arasında Türkiye olarak bizi en çok etkileyecek olanları -hatta sıklıkla Türk yakın tarihinden olanları- derleyip farklı gerçekleşse ne olurdu diye şöyle bir düşünelim istedik. Bazıları için keşke gerçekleşseymiş, bazıları için de iyi ki gerçekleşmemiş diyeceksiniz...
Amerika'yı keşfeden kişi Kristof Kolomb, bu keşfe çıkmadan önce birçok hükümdarın kapısını çalıp maddi destek istemiş. Bu hükümdarlar arasında II. Bayezid de var. Eğer bu teklif kabul edilseydi Osmanlı Amerika'yı ilk keşfeden devlet olacak, orada kolonileşecekti. Kim bilir belki şu an siz de Onedio'ya Amerika kıtasından giriyordunuz.
Veya Almanlar kazansaydı... Biliyorsunuz onlar kazansa biz de kazandı sayılıyorduk zaten. Muhtemelen Osmanlı çökmeyecek ve daha da güçlenecekti. Ortadoğu ve Balkanlar'ın en güçlü devleti olacak, tekrar bir yükseliş dönemine girecekti. Bunu devam ettirebilir miydi o da ayrı bir soru işareti tabii.
Bu gördüğünüz görsel, sanat tutkunu bir genç olan Adolf Hitler'e ait. Hitler, sanat okuluna giremediği için siyasi kariyerine odaklanmış ve bu alanda da -ne yazık ki- başarılı olmuş bir isim. Belki sanat okuluna girse siyasete yönelmeyecek ve Nazizm yükselmeyecekti. Milyonların ölümüne sebep olan 2.Dünya Savaşı belki de hiç yaşanmayacak hatta ABD'nin süper güç olması bile gecikecekti.
Hitler demişken 2.Dünya Savaşı'ndan devam edelim. Stalingrad Savaşı, 2.Dünya Savaşı'nın en kanlı muharebesi olarak biliniyor. Ayrıca birçok tarihçi savaşın dönüm noktası olduğunu da belirtiyor. Almanlar bu savaşı kazansaydı, İkinci Dünya Savaşı'nı da kazanabilirlerdi. Faşizmin her yerde hissedildiği, Almanya'nın mutlak güç olduğu bir dünyada yaşayabilirdik.
Ayrıca bu olayın bizi en etkileyen yanı ise şu; eğer Almanlar Stalingrad'ı ele geçirebilseydi, Türkiye muhtemelen Almanya'nın yanında savaşa girecekti. Savaş sonrası Almanya Dışişleri Bakanlığı'nın yayınladığı yazışmalarda bu durumla alakalı mesajlar yer alıyor. Yine de böyle bir durumda kazanan tarafta mı yoksa kaybeden tarafta mı olurduk bilinmez elbet. Ancak genç bir cumhuriyet olarak iyi ki bu savaşa dahil olmamışız.
2.Dünya Savaşı sonrası ABD ile birlikte dünyanın iki süper gücü haline gelen Sovyetler Birliği'nin lideri Stalin, Türkiye üzerinde toprak iddialarında bulunmuştu. Kars, Ardahan ve Artvin'i kapsayan toprak talebi üzerine Türkiye, Soğuk Savaş'ın bir diğer baş aktörü olan ABD'ye yanaşmak zorunda kalacaktı.
Bu olay sonrasında Türkiye'de komünist fikirler bir tabuya dönüşecek, ABD'nin safında yer almamız sonucu ABD'nin 'bazı' istekleri olacaktı. Ayrıca Türkiye çok partili sisteme planladığından daha erken geçmek zorunda kalacaktı. Çünkü ABD Türkiye'ye yardımcı olma koşulları arasında 'bir an önce çok partili demokrasiye geçme' şartını da eklemişti.
Türkiye tarihinin en ilerici projelerinden biridir köy enstitüleri. Köylerdeki insanların modern eğitimle tanışmasını sağlayan Köy Enstitüleri aslında bir önceki maddede bahsettiğimiz 'komünizm tehlikesi' bahanesiyle kapatıldı. Buna rağmen Köy Enstitüleri kısa bir sürede ülkeye birçok parlak insan kazandırdı. Bu parlak insanlar sayesinde bugün Türkiye'nin Nobel ödülü sahibi bir bilim insanı var. Bu vesileyle Aziz Sancar'a saygılarımızı da sunalım...
Adnan Menderes ve Demokrat Parti'nin güç zehirlenmesi yaşayıp oldukça kötü işler yaptıklarını söyleyebiliriz. Ancak o dönemki gazeteciler ve tarihçiler, eğer darbe gerçekleşmese ve seçimler normal şekilde yapılsa halkın Demokrat Parti iktidarına son verme ihtimalinin yüksek olduğunu söylüyor.
Ayrıca 27 Mayıs ilk ve son darbe olarak kalmayıp ardından gelen darbe ve darbe girişimlerine yol açacağı için oldukça sancılı bir sürecin başlangıcı olmuş diyebiliriz.
27 Mayıs Darbesi'nden 12 Eylül'e gelene kadar birçok olay farklı şekilde gerçekleşseydi de şu an bambaşka bir ülkede yaşıyor olurduk. Ancak öldürücü darbeyi 12 Eylül yaptı diyebiliriz. Ölen ve kaybolan binlerce insan, kısıtlanan özgürlükler ve apolitik yetişen nesiller 12 Eylül'ün ülkemizde açtığı en büyük yaralardan oldu.
Muhtemelen Soğuk Savaş devam eder, yarattığı gerilim tüm dünyayı etkilerdi. Hatta bazı bölgelerde sıcak savaşa da dönüşebilirdi. Müthiş bir coğrafyada yer aldığımız için elbette bu gerilimden payımızı alırdık. Zaten ortada bir gerilim varsa Türkiye'nin orada yer almaması düşünülemez.
1987 yılında siyasi yasakların kalkmasıyla ilgili referandumdan kıl payı 'evet' (%50.16) sonucu çıkmıştı. Eğer sonuç hayır çıksaydı Süleyman Demirel, Bülent Ecevit, Necmettin Erbakan, Alparslan Türkeş siyasete dönemeyecekti. 90'lardaki koalisyon dönemi belki de hiç yaşanmayacaktı.
Muhtemelen tüm sağ oylar Anavatan Partisi bünyesinde toplanacak, Turgut Özal bugün Tayyip Erdoğan'ın ulaştığı güce o günlerde ulaşacaktı.
90'lı yıllarda solun birleşmesi sıkça konuşulur ama sol bir türlü birleşmezdi. Bu birleşememenin en ağır bedelini ise 1994 Yerel Seçimleri'nde ödedi. Eğer o dönem sol partiler tek adayla seçimlere girseydi İstanbul'da Recep Tayyip Erdoğan, Ankara'da Melih Gökçek seçilemeyebilirdi.
Bir önceki maddede Recep Tayyip Erdoğan dedik, oradan devam edelim. Erdoğan'ın aslında çok iyi bir futbolcu olduğu ancak babasının futbolcu olmasına izin vermediği söylenir. Eğer futbolcu olabilseydi muhtemelen siyasette bu kadar yükselemeyecekti. Belki de ülke futboluna damga vuracak, Ömer Üründül tarafından 'Tayyip Erdoğan tipi çağdaş forvet' şeklinde betimlemelerde adı geçecekti.
2002 Genel Seçimleri'nde DYP 9,56 oy alarak kıl payıyla barajı aşamayıp meclise girememişti. Aynı seçimde Cem Uzan'ın Genç Partisi de %7 oy alıp az bir farkla barajı aşma şansını kaçırmıştı. Peki siz bu seçimden önce DYP'nin Cem Uzan'a milletvekilliği teklif ettiğini biliyor muydunuz?
Eğer Cem Uzan o dönem bu teklife evet demiş olsa ve elde ettiği %7 oyun birazını DYP'ye kazandırsa 2002'de meclise 3 parti girecekti. Bu da AKP'nin güçlenmesini engelleyecek, belki de sonraki seçimlerde oylarının artmasına engel olacaktı.
Devlet Bahçeli ikna edilebilseydi, partiler koalisyon kurmayı başarıp kardeş kardeş ülkeyi yönetseydi fena olmaz mıydı? Hem bu koalisyon ortamı 'zorunlu olarak' tüm partileri daha hoşgörülü kılabilirdi. Bu hoşgörü tüm ülkeyi kapsayabilirdi belki de? Ayrıca AKP'yi muhalefette görmek de hepimiz için ilginç bir deneyim olabilirdi.
Türkiye tarihinin kıl payı kabul edilen bir diğer referandumu ise 2017 yılında yapılan anayasa değişikliği referandumu oldu. %51 ile evet sonucu çıkan referandum sonucunda ülke olarak başkanlık sistemine geçtik. O günden beridir de ekonomi başta olmak üzere birçok alanda geriye doğru gidiyoruz. Referandumun 'evet' diyen tarafları AKP ve MHP bile mevcut başkanlık sisteminde revizyona gidebileceğini birkaç sefer ima etti. Etkilerini bugün bile taze taze yaşadığımız referandumdan hayır oyu çıksaydı bugünkü gündemimiz bambaşka olabilirdi.
...Olmazdık, bu kadar kısa ve net. Böyle bir liste hazırlamışken Atatürk'ü anmamak olmazdı. Bugün bazıları 'Anamızdan da mı doğmayacaktık?' diyerek 'Olmasaydın olmazdık' sözünü bir tarafından anlayadursun, Atatürk'ü olmayan Müslüman ülkeler Afganistan, İran, Irak gibi örneklere bakarak Atatürk olmazsa ne halde olabileceğimize dair fikir edinebiliriz.
Siz ne düşünüyorsunuz? Bu olaylar farklı şekilde gerçekleşse nasıl bir ülkede yaşardık? Bu olaylar dışında tarihteki hangi olay farklı gerçekleşseydi şu anki yaşantımız çok farklı olurdu? Yorumlarınızı bekliyoruz!
Futbol kariyerine engel olanların bin belasını versin
Diğerlerini bilmem ama Atatürk olmasaydı şu an ikinci Afganistanın biz olacağımıza adım gibi eminim.bu milletin başına gelmiş bir lütüf.hâlâ biz de kadınlar tek başına sokağa çıkabilir mi diye tartışıyor olurduk.daha doğrusu erkekler tartışıyor olurdu.
RTE nin suratını görüp yüzümü ekşittikten sonra son fotoğrafta Atamın kusursuzluğunu görmek...