Neo-noir filmle ilgili muhtemelen bilmediğiniz bilgiler...
Neo-noir filmle ilgili muhtemelen bilmediğiniz bilgiler...
Heath Ledger'ın, Joker rolüne olan adanmışlığı oldukça iyi biliniyor. Hatta karakterine o kadar yoğunlaştı ki, Christian Bale'e rol arkadaşı gibi değil gerçekten bir düşmanı gibi davrandı. Filmin en önemli sahnelerinden biri olan sorgulama sahnesi çektikleri ilk sahne oluyor. Bu noktada Bale de, Ledger'ın işini ne kadar ciddiye aldığını anladı.
Bale'e göre, kameralar kayıttayken Ledger, Bale'ın tepesini attırmak için onu iğnelemeye başladı. İşler o kadar kızıştı ki, Bale sinirle Ledger'e gerçekten yumruk attı. Bu yumruk olmasaydı bile, Ledger bir şekilde bu sahneye vücudunu dahil etmeyi planlıyordu.
Bale, The Hollywood Reporter'a verdiği röportjda şunları söyledi: 'Ledger beni dolduruşa getiriyordu. Ona, 'Biliyor musun, sana gerçekten vurmama gerek yok. Yapmasam bile bu sahne iyi gözükecek.' dedim. O da bana 'Devam et, devam et, devam et...' dedi. Kendini oraya buraya atıyordu hatta bu yüzden setteki taş duvarlarda kırıklar ve çatlaklar oluşmuştu. Kendini role tam anlamıyla vermişti.'
The Dark Knight için planlarını tasarlarken, yönetmen Christopher Nolan, Joker'in makyajını gerçeküstü bir dokuya sahip olan, ancak gerçek dünyadan farklı bir şeye benzetmenin bir yolunu bulmak istedi. İlham kaynaklarından biri de Francis Bacon'dı. Nolan, bu ilham kaynağını Ledger ve makyaj sanatçısı John Caglione ile paylaştı.
Üç isim de, Bacon'ın resimlerindeki bir figürün detaylarının üst üste birbiriyle örtüşmesinden etkilenmiş ve bu prensibi Joker'in yüzüne 'aşınmış bir nitelik' vererek asıl boyada kullandılar. Sanatçının olumsuz alan kullanması da, Ledger'ın performansının akıllara Bacon'ı getirmesine sebep oluyor. Joker rolünde Ledger, denklemden karakter geçmişini çıkararak, o boşluğu izleyicinin doldurmasını sağladı.
Ledger'ın Joker karakterini canlandırmasının ona duygusal anlamda zarar verdiği bilinen bir gerçek. Buna uykusuzluk da dahil. Rolü ona o kadar stresli gelmiş ki, yapım sırasında uyumayı neredeyse tamamen kesmiş. Sadece fiziksel olarak gerektiği kadar uyumuş.
New York Times'a verdiği bir röportajda, çalışırken 'düşünmeyi bırakamadığını' ve vücudu yorgun olmasına rağmen zihninin durmadığını söyledi. Biraz olsun dinlenebilmek adına uyku hapı aldığı oluyormuş.
Kalem sahnesi filmin en popüler sahnelerinden. Joker, masaya sıkıştırıdığı kalemi bir adamın kafasından geçirip, adamın kafa tasında onu gözler önünde yok ediyordu. Gotham'ın önemli suç insanlarına da kendini güzelce tanıtmıştı. Bu sahneyi bir montajla ya da portatif bir kalemle yapmak yerine, kamera ekibi ve editörler hile yaptı. Bir sahneyi kalemle diğer bir sahneyi de kalem olmadan çektiler. Filmin yapım tasarımcısı şunları söylüyor:
'Günün sonunda, sadece iki kere çekiyorsun: birisi kalemle biri de kalemsiz. Sonra da düzenleme, kendi sihrini ortaya koyuyor. Chris ile bundan önce yaptığımız film The Prestige'di. The Prestige'de bir yıl boyunca bu numaralar üzerine çalışmıştık.'
The Drak Knight'in çekimleri boyunca Ledger, Joker hakkındaki fikirleri ve ilhamı hakkında bir günlük tuttu. Kaotik palyaçonun zihnine girebilmek adına, kendini bir ay boyunca bir otel odasında tuttu. Bu otel odasında, karaktere dair kaynak materyallere ve karakter hakkındaki bilgilere çalıştı. Ledger, şunları demişti: 'Londra'daki otel odamda bir ay boyunca kaldım, kendimi oraya kilitledim. Bir günlük oluşturup, sesler üzerine çalıştım. İkonik bir ses ve gülüş bulmak önemliydi. Davranışlarına dair vicdan duymayan bir psikopatın alemine dalmıştım. O gerçek bir sosyopat ve soğukkanlı bir palyaço.'
Çekimlerin sonunda, karakteri nedeniyle oldukça yorulan Ledger, günlüğünün son sayfasına 'HOŞÇA KAL' yazdı.
The Dark Knight'ın bütçe seviyesindeki filmlerin çoğu son derece güvenli bir şekilde çekiliyor. Bir kavga sahnesi sırasında kimsenin yaralanmaması adına sıkı önlemler alınır. Ancak, zaman zaman işler yolunda gitmeyebiliyor. Joker'in kalemi bir adamın kafasına geçirdiği sahnede, Ledger yanlışlıkla aktörü yere yığdı. Oyuncu Charles Jarman şunları söylemişti: 'Set hazırlanırken, Heath Ledger hiç ortalıkta olmazdı. Sanırım bu metot oyunculuğunun bir parçası. Joker olup, öyle sahneye girerdi. Ve odadan Joker olarak çıkardı. Bunların arasında onu göremezdiniz. Sadece bir kere karakterinden çıktı, o da kafamı masayı vurup, beni yere yığdığı zamandı.'
Sanıyoruz ki buna şahit olmak oldukça ilginçtir, Ledger'ın yüzü Joker makyajı ile kaplıyken Chicago'da kaykay yapmış. Tünel sahnesinin çekildiği Lower Wacker Drive'da makyaj karavanı da mekanın yakınında bir tepede olunca, Ledger fırsattan istifade etmiş.
Kostümü giyip, makyajı yapılınca Ledger kaykayıyla tepeden sürekli kayarmış. Oldukça ciddi bir rol oynayan oyuncuyu o halde görmek oldukça farklı olmalı. Makyaj sanatçısı John Caglione şunları söyledi: 'Makyajlı haliyle bile sette maskaralık yapıp, sigara içerdi. O zaman karakterinde olmazdı. Yanına gidip, makyajlı ve kostümle olmasına rağmen o an Heath ile takılırdınız.'
IMAX kameraları oldukça pahalı. Standart 35 mm kameradan daha pahalı olmakla kalmayıp, oldukça ağırlar ve standart kameralardan daha az bir sürede kullanılıyorlar. Ama görüntüler, özellikle geniş açılı aksiyon sahnelerinde, buna değiyor. Christopher Nolan, yıllardır bu kameralardan biriyle çekim yapmak istiyordu ve The Dark Knight'ta bu şansı elde etti.
Kameraları ve filmleri değiştirme esnasında zaman kaybı yaşamamak için, Nolan'ın ekibi, çekim hızını yavaşlatmadan, olabildiğince film çekmek için kameraları hızla değiştirebilecekleri bir sistem geliştirdi. Ancak, IMAX kamerası o kadar ağırdı ki, bir noktada sabitleyici kırıldı ve kamera yerde paramparça oldu.
The Dark Knight'ta o kadar fazla gönüllerimizi fetheden sahne var ki, aralarından seçmek oldukça zor. Ancak, tır sahnesi, hayranların favorilerinden bir tanesi. Nolan pek bilgisayar efekti kullanma taraftarı olan birisi değil. O yüzden elinden geldiği kadar kamera efektlerini kullanıyor. Yani bu da demek oluyor ki, tırın döndüğü sahne de oldukça gerçekçi.
Bu sahneyi çekebilmek için, tırın bir pistona bağlı olarak, çelik bir teçhizata sabitlenmesi gerekiyordu. Bir patlayıcı tarafından tetiklenen piston, aracın arka ucundan öne doğru vurarak, filmde görülen etki yaratıldı. Kamyonun önü ağır çelik ile güçlendirilerek, kamyonun sürücüsü patlamayı manuel olarak patlatabildi ve ters dönmenin mümkün olduğu kadar gerçek görünmesini sağlayabildi.
Karakterine derinlemesine dalmadığı zamanlarda, Ledger çekimi olmayınca Nolan ve kamera ekibiyle takılıyordu. Nolan'ın söylediğine göre Ledger, ekiple sık sık vakit geçirip bazen de Nolan'a kendi kısa filmlerini izletmiş. Nolan, Ledger'a sette takılma fikrini sunduğunda, Ledger'ın bunu kabul edeceğini düşünmemiş. Nolan şunları söylüyor:
'Chicago sokaklarındaki o geceler dublörlerle doluydu. Bir oyuncu için bu can sıkıcı olabiliyor, ama Heath,, heyecanlı bir şekilde, sadece yolculuk için değil, arcıca araç kovalama sahnesinin bir parçası olmak için, kameralı arabaya binme davetimizi hevesle kabul etti. Araca kendi bilgisayarını getirdi ve o hız sırasında gerçekten heyecan verici ve akılda kalıcı olan kısa filmlerini bize gösterdi. Filmlerinin coşkusu yorgunluğumu unutturuyordu. Heath kendi yeteneğini keşfederken, kendimi hiç o kadar yaşlı hissetmemiştim.'
Seyiriciye bomba gibi bir süper kahraman müziği vermek ya da Danny Elfman'ın orijinal Batman müziği gibi bir şey yapmaktansa, Hans Zimmer uyumsuz ve atmosferik bir müzik yapmayı tercih etti. Müzikleri, Joker'in tekinsiz davranışlarını hatırlatan, hoş olmayan bir sesle filmi zorluyor. Müziğini oluşturmaya başlarken Zimmer, the Damned gibi post-punk grupların ona nasıl ilham verdiğinden bahsetti:
'Ben Alman'ım, o yüzden Alman geleneği olan Kraftwerk'den geliyorum... Ama sürekli Gotham'a, aşınma ve umursamazlık getirecek bir yol arıyordum. Bunun komik tarafı şu ki, bunu yapmam aylar sürdü. Kimse çalamıyordu. Bir bakıma, her şey oyunculuk ve davranışla ilgili. Bir notayla, korkusuzluğu, umursamazlığı ve sürprizin herhangi bir bölümünü ifade etme fikri ile ilgili... Oldukça endüstriyel bir müzik. Biraz punk havası katmaya çalıştım. Eskiden, the Damned ve onun gibi gruplarla çalışmıştım.'
Batman, Joker'le yüzleşmek için sokaklara indiğinde, bir motrosiklete benzeyen ancak herhangi bir motorsikletle eş tutulamayacak olan batpod'ı kullanıyor. Batpod, dayanıklı bir motorsiklet gibi görünse de, aslında aynı şekilde yönlendirilmek üzere tasarlanan bir araç değil.
Batpod'ı idare etmek o kadar zordu ki, tuhaf oranlarına uyabilmek adına, sürecek olan kişinin, kendini bu anlamda iyi eğitmesi gerekiyordu. Bale'e göre, onu her batpod'da gördüğümüz an, aslında başka bir araç tarafından sürükleniyordu.
The Dark Knight'ın yapımı sırasında, patlayan Batmobile sahnesi için deneme çekimi yapılırken, Conway Wickliffe adlı bir dublör teknisyeni hayatını kaybetti. Wickliffe, bir Nissan 4x4'e biniyordu ve arabaya paralel olan arabayı kayda alıyordu.
Wickliffe'i taşıyan araç, 90 derecelik dönüşü gerçekleştiremeyip, bir ağaca çarptı. Teknisyen, kaza sonrası oluşan yaralarına yenik düştü...
İlk defa kötü bir karaktere hayran kalarak ayrılmıştım sinemadan. Yıllar geçti hiçbir şey değişmedi. Heath Ledger bu rolüyle unutulmaz bir final yaptı.
The Dark Knight filminin kült olmakla alakası bile yok.
kürt filmler listesinde bir numara