Korku ve bilim kurgu alanında yaptığı filmleri ile bilinen efsanevi yapımcı John Carpenter, kalıcı bir etki bırakan çok sayıda ikonik film yönetmiş ve yapımcılığını yapmıştır. Adını sinema tarihine kazıyan John Carpenter'ın en iyi filmlerinden bazılarına hep birlikte göz atalım.
Film, korku sinemasının dönüm noktası olmakla kalmayıp Carpenter'ın kariyerinde belirleyici bir nokta olmuştur. Akıl hastanesinden kaçıp Cadılar Bayramında terörü serbest bırakmak için memleketine dönen katilin hikayesi anlatılıyor. Eşsiz müziği ve gerilim atmosferi ile Carpenter'ın korku türünde bilinen en iyi filmlerinden biri haline gelmiştir. Bu film dört seriden oluşmaktadır. Bu seri, Carpenter'ın sinemaya yaptığı en iyi katkılardan birisi olmuştur.
John Carpenter, 'The Thing' filminde seyirciye Antarktika'daki ıssız bir araştırma istasyonuna doğru ürkütücü ve heyecan verici bir deneyim kazandırıyor. Bir uzaylı organizma birden serbest bırakılınca, şekil değiştiren yaratıktan kurtulmaya çalışan bir ekip arasında şüphe ve güvensizlik yayılır. Gerilim ve bıraktığı etki ile bu film bilim kurgu ve korku alanında dikkat çeken bir film olmuştur. The Thing, John Carpenter'ın en iyi filmleri arasına girmiştir.
'Escape from New York' filmi, distopik bir gelecekte geçmiş olup Manhattan'ın çok güvenlikli hapishanesinde yaşanan heyecan verici deneyimi anlatıyor. ABD Başkanı'nın uçağı tehlikeli bir bölgeye düşer ve hükümet onu kurtarmak için gizemlerle dolu Snake Plissken'in yardımına ihtiyaç duyarlar. Bu aksiyon ve heyecan dolu film ikonik performanslar ile birleştiği zaman John Carpenter'ın en iyi filmleri arasına giriyor.
Aksiyon ve fantezinin karışımı olan bu film, fantezi ve mizahı da harmanlayarak filmi sempatik ve neşeli hale getiriyor. Kurt Russel, San Francisco'nun Çin Mahallesi'nde savaşın içinde bulunan kamyon şoförü olan Jack Burton karakterini canlandırmasıyla parlıyor. Olağanüstü ve eğlenceli bu film, John Carpenter'ın tek düze film yönetmediğini ve çok yönlü bir yönetmen olduğunu gösteriyor.
'They Live', sosyal yorumu zeki bir şekilde izleyiciye gösteren ilgi çekici bir bilim kurgu filmidir. Dünya'nın gerçekliğini ortaya çıkarabilen ve dünya dışı yaşanan olayları kontrol etmeyi sağlayan bir güneş gözlüğü keşfeden serseri konu alınmıştır. Tüketici ve sosyal uyum konusuyla bir kült klasik olmayı başaran bu film, John Carpenter'ın şaheseri olmuştur.
'Assault on Precinct 13', polis memuru ve bir grup sivilin kapatılacak bir karakolu bir çeteye karşı savunurken yaşadıkları olayları anlatan muhteşem bir aksiyon filmidir. Filmdeki gergin atmosfer ve minimalist yaklaşımlar izleyiciyi filmin içine çekiyor. Ayrıca, bir üçleme olan bu filmlerin, hayatta kalmak için savaşanları ve kuşatma altındaki yerleri içeren farklı senaryoları vardır.
'The Fog' filminde Carpenter, sisle çevrili olan küçük bir sahil kasabasında hayalet karşılaşmalarını ve doğa üstü yaşanan olayları araştırıyor. Gergin bir atmosfer ve ürkütücü müziklerle dolu olan bu film, zamanla kaybolmayan klasik korku unsurlarını sunuyor. Klasikliği ile sinema tarihinde iz bırakmayı başarmıştır.
'Christine' filmi, karakterin yolda gördüğü 1958 model arabaya hayran olmasıyla başlayan bir hikayesi vardır. Arabanın ortalığı yakıp yıkmasıyla bu film, John Carpenter'ın sıradan nesnelerle bile gerilim ve dehşet yaratabileceğinin bir göstergesi olmuştur.
Bu film, Carpenter'ın genellikle ustalıkla yaptığı korku ve bilim kurgu türünden uzaklaşıp samimi ve duygusal bir deneyim yaratan bilim kurgu romantizmi sunduğu şaheseri olmuştur. Bir kadının ölen kocasının şeklini alan uzaylının sergilediği büyüleyici performans gösteriliyor. Filmde aşk ve bağlılık duygusu hakim olmuştur.
'In the Mouth of Madness', izleyicilere çılgınlık ve korku veren olağanüstü bir yolculuk deneyimi yaratıyor. Sigorta müfettişinin popüler bir korku romancısının kaybolmasını araştırması üzerine kurgu ve gerçeklik kavramları bulanıklaşır ve hayal edilemeyecek dehşet meydana gelir. Seyirciyi düşündüren bu ilginç film Carpenter'ın en iyi filmleri arasında yer almaktadır.