'Mutluluk neydi; coşkun akan dere, sonbahar rüzgarıyla ürperen yaprak, cama vurup dağılan yağmur damlaları, bir yürek çarpıntısı... Sonunda coşkun dere durulur, yapraklar kurur dökülür, yağmur diner güneş çıkardı.
Sevgi neydi; sevgi sahip çıkan dost, sıcak insan eli, insan emeği idi. sevgi iyilikti, sevgi emekti.' diyen asya seçimini yaptı. emeği seçti, çünkü sevgi emekti'
Eğer Asya İlyas'ı seçseydi film asla efsane olamazdı. Yeşilçam'daki dram aşk filmlerini pek sevmiyorum. Filmin sonunda kadın karakter üzerine atılan her iftirayı, sevdiği adamın bu iftiralara inanıp onu çocuğuyla birlikte küfür kıyamet evden kovmasını, yıllarca çektiği çileleri unutup, sevdiği adam gene başkasının sözüyle ikna olup masumiyetine inandığında koştura koştura adama döner bunun adı da mutlu son olur. Yada adam kızın fiziki görünüşünü beğenmeyip çirkin diye, köylü diye aşağılar, arkadaşlarının içinde ortamın soytarısı yerine koyup eğlenir. Kız da azmedip adamın beğeneceği şehirli kadına dönüşür ancak böylelikle adamın takdirini ve sevgisini hak eder bu da mutlu son olarak sunulur. Halbu ki Asya öylemi kendisini yarı yolda bırakıp giden adamın kaypaklığını affetmedi, fiziksel güzelliğe ve duygulara değil emeğe, sevgiye değer verdi. Ne olursa olsun arkasında duracağını gördüğü, bir aileyi hak eden adamı tercih etti.
Sevginin "aşkı" yendiği tek filmdir! Sevmeyi bilmeyen "aşık" olamaz!!!
Bana kalırsa film zaten mutlu sonla bitmiştir.