Vampir hikâyesi olarak siz sadece Dracula'yı duymuş olabilirsiniz ama çok daha fazla vampir hikâyesinin anlatıldığını biliyor musunuz? Özellikle Orta Çağ Avrupası'nda sıklıkla vampir hikâyeleriyle karşılaşılıyor. Dehşet güçlere sahip olan ve kan emerek yaşayan bu yaratıkların, genellikle geceleri avlanmaya çıktığı gündüzleri ise uyku hâlinde olduğu iddia ediliyor. İşte, tarihe geçmiş doğru olduğu iddia edilen korkunç vampir hikayeleri...
Croglin Crangce isimli bölgede Fisher isimli zengin bir aile yaşar. Kasaba da sevilen ailelerden biri olan bu evde bir kadın iki erkek kardeş bulunur. Sıcak bir yaz gecesi ailenin tek kadın üyesi gece uyuyamaz ve camdan dışarı bakarken bir ışık huzmesi görür. Kadının odasının penceresi kilisenin bahçesinde yer alan mezarlığa bakar. Işığa dikkat kesilen kadın, ışığın ona yaklaştığını fark eder. Aceleyle kapıya döner fakat kapı açılmaz. Arkasını döndüğü an vampiri görür. Kahverengi suratlı, uzun ince vücutlu ve uzun sivri elleri olan bu yaratık üstüne atlayıp kızın kanını emmeye başlar.
Kız kardeşlerinin çığlıklarını duyan aile üyeleri onun yanına koşarak gelir. Onları gören vampir, odadan kaçar. Kız kurtulduktan sonra ise aile olayın şokunu atlatmak için İsviçre'ye yerleşse de bir süre sonra geri gelirler. Bir gece tekrar pencerede aynı ışık huzmesi görünür. Bu sefer kardeşler silahlı olarak yan odada bekler. Kızın çığlığı üzerine içeri girip silahla ateş ederler. Vampir silahtan hiç etkilenmez. Daha sonra kasaba halkı toplanıp kilise mezarlığına gider. Bütün mezarların açılmış olduğunu ve sadece bir mezarın kapalı olduğunu fark ederler. Mezarı açtıklarında ise vampiri yatarken bulurlar. Onu ateşe verip vampirden kurtulurlar.
1725'te Sırbistan'da yaşayan bir çiftçi hayatını kaybeder. Olayın üstünden üç gün geçtikten sonra adam dirilir ve oğlunu bulur. Oğluna kanıyla beslenmek istediğini söyler. Oğlu kabul etmez ve ertesi gün oğlanın cesedi bulunur. Kasabanın her yerinden ölüm haberleri gelmeye başlar. Kan kaybından ölen insanların cesetleri günaşırı bulunur. Kasabanın rahibi, imparator birlikleriyle görüşür ve iki tane uzman avcı kasabaya gönderilir. Gelen avcılar, Peter'i mezarında kanlar içinde yatarken bulur. Bunun sonucunda vampiri zincirlerle bağlayıp kurbanlarıyla yakarlar.
Ölmüş bir kasabalı, geceleri mezarından çıkarak köye saldırmaya başlar. Bunun üzerine biri, bir gün kadını yakalar ve kalbine tahta bir kazık saplayarak onu öldürmeye çalışır. Fakat bu durum kadını durduramaz. Ertesi gece kadın, mezarlık çevresinde yer alan dört köye saldırır ve herkesi katleder. Bunun üzerine bölgeye bir infazcı gönderilir. İnfazcı, kadın vampiri uykusunda öldürmek istemez ve onun acı çekmesini ister. Bu sebeple ona önce yılan zehri verir. Sonra da yılan zehri nedeniyle yavaşlayan vampiri, gece uyanıkken ateşe verir. Vampir bir yandan acıdan çığlık atarken bir yandan kahkahalar atarak ölür.
Kasabanın en sevilen insanlarından olan Johannes, çok sevdiği atlarından biri tarafından yaralanarak öldürülür. Yaşlı adamın yanına gelenler onun çok vakti olmadığını fark eder. Yarası bir türlü iyileşmeyen Johannes, hayatını kaybeder. Bazıları öldüğü gün odasına sarı gözlü siyah bir kedinin girdiğini söyler. Hayatını kaybettikten birkaç gün sonra ise Johannes'in civar köylerde görüldüğü dedikodusu dolaşmaya başlar. Daha sonra kendi kasabasına da gelen Johannes'i görenler onun vampir olduğunu anlar. Onu yakalayarak gizli şekilde yakar ve küllerini kent kilisesinde saklarlar.
1727 yılında asker olan bir adam, biriktirdiği parayla kendisine bir aile kurar. Fakat karısı, onun sürekli olarak melankolik bir tavır sergilediğini söyler ve ona anlatmasını ister. Arnould askerdeyken bir vampirle mücadele ettiğini ve vampirin onu ısırdığını söyler. Arnould, vampir olmaktan korktuğu için söyleneni yapar ve vampirin mezar toprağından yediğini söyler. Bu olaydan birkaç gün sonra Arnould, ahırda çalışırken düşer ve hayatını kaybeder. Üç gün sonra ise Arnould'un kasabada görüldüğü haberleri dolaşmaya başlar. Arnould'la direkt temasta olanlar bir bir hayatını kaybeder. Bu olayların üstüne yetkililer, Arnould'un mezarını açar ve onun cesedinin hiç bozulmadan yattığını görürler. Arnould'un kalbine bir kazık saplar. Arnould çığlık atınca da cesedini ateşe verirler.
Elizabeth isimli bu kadın, tarihte bilinen ilk vampir olabilir. Macaristan'da yaşayan Elizabeth, çocukken sara nöbetleriyle yaşar. İleride hizmetçileriyle yalnız yaşamaya başlayan bu kadın, evinde çalışanlara yaptığı işkencelerle tanınır. Bir gün saçını tararken yanlışlıkla canını acıtan hizmetçisini döven kadın, akan kandan hoşlanarak hizmetçisini öldürür ve onun kanıyla banyo yapar. Daha sonra güzel kadınların kanlarının kendini gençleştirdiğine inanarak birçok genç kadını kanı için öldürür.
Bizim laz vampir trakula yı unutmuş içerik sahibi herhalde