Mahkemenin gerekçeli kararı açıklandı. Kararda, sanıkların beden ve ruh bakımından kendini savunamayacak durumda olan kişiye karşı cinsel saldırı suçunu gerçekleştirdikleri hususunda, soyut, şüpheden uzak, cezalandırmaya yeter bir delile ulaşmanın mümkün olmadığı belirtildi. Dosyadaki beyanlar ile birlikte sanık savunmaları karşılaştırıldığında, sanıkların mağdur ile rızası dışında ilişkiye girdikleri hususunda somut bir delilin söz konusu olmadığı vurgulandı. Eda Nur Kaplan'ın ablası Güler Kaplan'ın hazırlıktaki ifadesine yer verilerek, 'Katılan Güler, 15.08.2021 tarihli polis ifadesinde 'bir ara mutfağa geçtiğimizde Eda Nur bana 'bu defa sert kayaya çarptık. Yusuf iş adamıymış. İfademi geri çekmemi söylüyor. Bunlar kesin beni öldürür' dediğini belirtmektedir. Aynı katılan Güler, mahkememizdeki beyanında da kardeşi Eda ile görüşerek hazırlıkta ifade verdiğini belirtmiştir. Yine mağdur, katılan Güler'i ablası olarak değil, arkadaşı olarak tanıtmıştır. Bu hususların da delil değerlendirmesinde dikkate alınması gerekli hususlar olarak görülmesi gerekir' denildi.
Kararda, 'nitelikli cinsel saldırı' suçunun şartlarının dosyada bulunmadığının, hem adli tıp raporları, hem dosyaya sunulan Yargıtay içtihatları, sanık savunmaları, kovuşturma aşamasında dinlenen tanık beyanları ile sabit olduğu ifadelerine yer verilerek şöyle denildi:
'Her iki sanık yönünden de TCK 102/3-a maddesinin uygulanabilirliği bulunmamaktadır. Davaya konu olayda eylemin rıza dışı gerçekleştiğinin ispatının olabilmesi için mağdurun beyanları ile iddia edilen hususların somut bulgu ve raporlarla desteklenmesi gereklidir. Dosya kapsamında böyle bir durum da söz konusu değildir. Hal böyle olunca her iki sanık yönünden eylemin rıza dışı gerçekleştiğine dair dosyada bir delil bulunmamaktadır. Mağdurenin olaydan sonra şikayetçi olması ve sanık Yusuf G. ile diğer sanık Mehmet A. bakımından yaptığı mesajlaşmaların suçun sübutu açısından bir önemi bulunmamaktadır. Bu mesajlarda mağdur, sanık Yusuf ile buluşmayı dahi kabul etmiş durumdadır. İddiaya konu olaydan sonra mağdur ile sanık Yusuf arasında yapılan mesajlara dayanılarak sanık Mehmet ile olan olayın rıza dışı olduğunu söylemek de dosyadaki somut delil olan şehir hastanesi raporu, kamera kayıtlarına rağmen mümkün değildir. Aynı mesajlarda başlangıçta mağdure, sanık Yusuf G.'den de şikayetçi iken süreç içerisinde emoji gönderen şikayetten vazgeçmeyi kabul eden mesajlar da yollamıştır. Hal böyle olunca olay sonrası şikayetçi olduğu sanıklardan biri ile yoğun bir şekilde mesajlaşma yapan mağdurenin sanık Mehmet yönünden bu mesajlardan yola çıkarak rıza dışında eylemi gerçekleştirdiği hususunda somut bir olguya varmak mümkün olarak gözükmemiştir. Ayrıca mağdurun taksiye sanık Mehmet tarafından bindirilmesi ve mağdurun sanık Mehmet'in telefonu ile ablasını araması da dikkate alınarak, her iki sanık yönünden eylemin rıza dışı yapıldığı ispatlanmamış olduğundan beraat kararı verilmiştir.'
Medeni kanunlar işlemez gösterip şeriat kanunlarına yol yapmak
böyle karar mi olur hiç mi utanmadiniz rızası var ne ya
Hangi hakimmiş bu hakim, ismini unutmayalım! Adaletin oldu ülkelerde bu kadar şey delil sayılırken bizde sayılmaması saçmalık. Bu kadar hassas bir konuyu nasıl görmezden gelirsiniz !?! İsteseniz de istemeseniz de medeni bir ülke olacağız ulan, özgür adaletli bir ülke !!!