Derin uyku sırasında, fiziksel planda düşünme yeteneği son bulur ve hafıza askıya alınır. Egonun maddesel planda, içinde düşünme yeteneğini ve hafızayı oluşturan alanı, geçici olarak işlevini durdurmuştur.
Bu yüzden uyku sırasında maruz kaldığımız uyaranlara dair hafıza kaydımız olmaz. Telkine açıktır. Üstelik telkin altında olduğumuzu da kaydedemeyiz. Sabah uyandığımızda ise çoğu zaman hatırlamadığımız rüyalarımızın etkisinde oluruz.
İşte bu savunmasız ve hiçbir şeye direnç göstermeyen hal bilim insanlarının oldukça ilgisini çekiyor. Rüya sırasında öğrenebilir, travmalardan iyileşebilir, ilham alabiliriz. Üzerine çalıştığımız bir projeye ait yeni fikirler, dahiyane icatlar da bu alan desteklenirse ortaya çıkabilir. Ancak insanın bu arka bahçesi sadece bilim insanlarının ilgisini çekmiyor. Neuro-pazarlamacıların, kurumsal şirketlerin ve ülkelerin gizli askeri deneylerinin de merkezinde. Ve aktif olarak kullanılmaya başlanacağı da biliniyor. Birçok aktif deneyin yapıldığı biliniyor.
Eğer bu sistem aktifleşirse rüyalarımızın bize ait olduğundan nasıl emin olabiliriz? Ve eğer müdahale edilirse, kendimizi nasıl savunabiliriz? Yaşamımızın yüzde 90’ını yönlendiren bu kozmik odaya kuluçka rüya sokmak demek, insanın bilinçdışının hacklenmesidir. Ve yeniden programlanan bilinçdışı ile artık biz, biz olabilir miyiz?
Eğer teknolojik bir aletimiz hacklenirse, onun yeniden programlanabileceğinden eminizdir. İstenilen program yeniden yüklenebilir. Aynı şey insanlar için de geçerlidir.
Bu demek oluyor ki, hacklenebilir insanlar, yeniden programlanabilir insanlar yapar.
Bilinçdışımız, gerçeğimizi değil de yerleştirilmiş bilgileri yansıtacak bir alana dönüşürse yaşamımızda emin olduğumuz olgulardan bile şüphe etmeye başlarız. Kim olduğumuz ile ilgili kayıtlar etki aldıkça, beğenilerimiz, tercihlerimiz hatta hayallerimiz bile bize ait olmayacaktır. Elbette bu gerçekliğimizi sarsacak, sanrı ve gerçek arasında kalacağız. Bu Metaverse’ün sanrılı dünyasından çok daha ciddi bir konu.
Şirketler reklam ekmek için rüyalarımıza talipler… Bu sistemin adı da hedeflenmiş rüya kuluçkası. Burger King, Coors, X-box, Microsoft gibi şirketler bu alana şimdiden girdiler ve deneyleri sürmekte. Telefonlarımızdaki uyku uygulamaları da bunlar için başlangıç. Mesela Iphone 18 içinde uyku uygulamalarının çok daha kapsamlı olacağı belirtildi.
Ürün satmak amacıyla insanların zihinlerine hayaller yerleştirmek, önemli etik soruları gündeme getiriyor. Deneylerde belli bir marka ya da ürünün kullanımına özendirmek ve teşvik etmek dışında çok daha büyük tehlikeler var. Siyasi ve politik yönlendirmeler kötü ellerde buhran, çılgınlık, öfke patlamaları ve kaos gibi kitlesel olgulara da yol açabilir
X-box'ın ‘’Made from Dreams’’; profesyonel oyunculara en sevdikleri video oyunlarının rüyalarını vermek için bu sistemi kullanıyor bile. Play Station’ın Tetris oyununun kuluçka rüyası deneyinde yeni çıkacak Tetris oyununun reklamını yaptı.
Rüya kuluçkasının ticari, kar amaçlı kullanımı hızla gerçeğe dönüşüyor.
Zihne ekilen tohum bir fikre dönüşür ve bu fikir artık o kişiyi tanımlamaya başlar. Bir nevi koşullandırılmış, komut alan varlıklara dönüşürüz. Zaten bilim insanları arasında yayınlanan bir mektup da var.
Mektup şöyle:
‘’Ürün satmak amacıyla insanların zihinlerine hayaller yerleştirmek, önemli etik soruları gündeme getiriyor. Uyku ve rüya araştırmacıları olarak, doğal gece belleği işlememize müdahale etme pahasına kar elde etmeyi amaçlayan pazarlama planları konusunda derin endişe duyuyoruz.
Beyin bilimi, cep telefonlarından sosyal medyaya şimdi uyanık hayatımızın çoğunu şekillendiren çeşitli bağımlılık yapan teknolojilerin tasarlanmasına yardımcı oldu. Aynı şeyin uykumuza da olduğunu görmek istemiyoruz. Reklamcılarla zaten kuşatılmış bilinçli ve bilinçsiz zihinlerimizin son sığınaklarından birinin manipüle edilmesini önlemek için eyleme ve yeni koruyucu politikalara acilen ihtiyaç duyulduğuna inanıyoruz.’’