Ece Maia Yazio: Varoluşu Doğadan Öğrenmeli İnsan

Anlıyoruz ki, insanın bildiği yolla, insandan taşan duygularla bu yol uzun sürmeyecek. Telaşımızla, hırsımızla, kurnazlıklarımızla istilacı bir türden ötesine geçemeyeceğiz. Dehşete kapılma, şaşırma yetimizi de yitirmek üzereyiz. Gözlerimiz donuk, ruhumuz isyanda, hislerimizin önünde kendi inşa ettiğimiz duvarlar var. Ben ve yüce benden başkasının varlığına tahammül etmekte zorlanıyoruz.

Kral olan aslan gururu, bir avuç daha fazla mülke göz diken sırtlan sinsiliği, bir tilkinin kurnazlığı, kaplumbağanın yavaşlığı, köpek gibi köle ruhlu derken, kendini melek sanan insanın aymazlığına kim kulp takacak.

Oysa doğada hiçbir canlı, bir diğerine insan gibi zarar vermez. Ve bu yüce gönüllü insan, himayesine aldığını sandığı doğaya muhtaç. Yer, altından çekildiğinde anlıyor acizliğini ve artık doğa yavaş yavaş el çekiyor bu uslanmaz çocuğundan.

Ve insan, doğadan öğrenmeli varoluşu. İhtiyacı kadar olanı kullanmayı, önce yavrularını korumayı, birlik olmayı, sürüsüne sahip çıkmayı, yemeğini suyunu elde ettiği kaynağa hainlik yapmamayı.

Duyularımız… Kısıtlı algımızla, idrak edemediğini yok sayan insanın; çevresinde en aciz olanı, aslında en eksik olanı olduğunu söylesem?

Yerine mıhlanmış gibi duran ağaç kolonisinin, bir diğerinin varlığı için çabası insanlık için ders olabilir.

Büyük ve yaşlı ağaçlar, diğerleriyle küçüklerden daha fazla iletişim kurarlar. Anne ağaçlar, yavru ağaçları himayesine alır. Ağaçlar, komşularını yaklaşan zararlı haşarat atakları konusunda uyarır ve saldırıya uğradıklarında istilacılara karşı birbirlerini korurlar. Savunma sırasında birbirlerine kimyasal işaretler göndererek, onların savunmaya hazırlanmalarına yardım ederler. Birbirleri aralarında karbon alışverişi yaparlar. Kilometrelerce uzunlukta veri ağından oluşan, son derece kompleks bir iletişim ağları vardır. Biz insanların teknoloji yoluyla gerçekleştirebildiklerini, onlar kendi varoluşlarındaki katkılarla gerçekleştirebiliyorlar. Yüce insan ise kendi eksikliğinden dolayı, onu sadece odun parçası sayarak, zarar vermeyi hak görüyor. Vahşiliğimiz cehaletimizden.

Yanan ormanlardaki çığlıkları duyamıyor oluşumuz, tüm canlıların bir düzen içindeki yaşamına saygı gösteremeyişimiz, içlerindeki sevgiyi, hüznü ve biricik yaşam haklarını kendi malımızmış gibi saymamız onların değil, bizim hala daha doğayı kavrayamıyor oluşumuzdan.

Eksik olan biziz, onlar değil. Yanlış olan biziz. Anlamayan biziz. Görmeyen biziz. Üstünlük duygumuz tümüyle bu cehaletimizden.

Ve insan, insan olabilmeyi yeniden doğadan öğrenmeli. Önce zarifçe var olmayı bir kuğudan, köklerine sarılıp dik duruşu bir ağaçtan, sürüsünü korumayı bir kurttan, dostluğu ve sevgiyi bir köpekten, telaşsız yaşamayı bir kaplumbağadan, aşkı bir kumrudan… Daha çok yolumuz var.

Merhabalar. Ben Ece. İlk yazıma isyanla başlamak istemezdim ama artık başka zaman yok. Zaman kalmadı. Birleşmek, idrak etmek, onarmaya çalışmak zorundayız. İnsanı yeniden tanımlamak, ruhunu anlamak ve canlıları değil, birbirimizi ehlileştirmek zorundayız. Tanrı kompleksimiz, iç yangınımız, türümüzü sonlandırmadan önce.

Popüler İçerikler

Türkiye Kaçıncı Sırada? Bir Ankete Göre En Güzel Kadınların Bulunduğu Ülkeler Açıklandı
Bahis Reklamı ve Teşvik İçin Soruşturma Başlatılmıştı: RTÜK Başkanı TV8 İçin İnceleme Başlatıldığını Açıkladı!
Domuz Eti Skandalıyla Gündeme Gelmişti: Köfteci Yusuf Yeni Bir Sektöre Giriş Yapıyor!
YORUMLAR
03.08.2021

Kalbine sağlık Ece 🌸

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ