Ece Benligiray Yazio: Ördek Sendromu Fazla Kilo Nedeni

Sosyal medyada ne kadar zaman geçiriyorsunuz? Daha sağlıklı olmak, daha farklı yemekler yapmak, daha güzel görünmek, daha fit olmak için takip ettiğiniz hesaplar var mı? Takip edip öğrendiklerinizin ne kadarını uyguluyorsunuz?

Ne kadar uyguladığınızı geçelim. O sayfalarda paylaşılan fotoğraf ve videoları gördükçe ne hissediyorsunuz? Kusursuz bedenlerde kadınlar, kaslı erkekler, şahane mekanlar, mutlu insanlar…

Bir de kendi hayatınız...

Sabahın köründe kalkıp işe yetişme telaşında hızlıca bir şeyler atıştırmalar (o da fırsat kalırsa). Çocuğun çantası tam mı? Kedinin mamasını koydum mu? Akşama ne pişireceğim? Bugünkü toplantılara nasıl yetişeceğim? Bitmez tükenmez görevler, sorumluluklar… 

Ve gözünüzün önünde sabah için hazırladığı ejder meyveli, ballı, yulaflı smootiesi ile poz veren güzel mi güzel bir kadın. İçeriğini de yazmış, bilmem kaç kalori, şuna iyi geliyor, buna iyi geliyor. (İyi de benim vaktim mi var? Hem ejder meyvesi 30 lira, hadi diğerlerini saymayayım.)

Bir yanda o kadın gibi göbeksiz ve şahane görünme isteği, diğer yanda bunları nasıl yapacağım düşüncesi… Ayrıca fotoğraftakinin yaşı 20’li, benimki 40’ları çoktan geçti. 

Zihnimiz muazzam bir oyuncudur. Algıda seçer mesela (yani işine geleni alır, gelmeyeni eksiltir). Siz o fotoğrafa bakıp neden o kadar incecik olamadığınıza hayıflanırken yaptığı, kendi hayatınızın dinamikleri ile birlikte o kadının o pozu verene kadar yaşadıklarını görmezden gelmektir. Sadece bedenleri mukayese eder, eleştirir hatta yargılar ve siz mutsuzlukla baş başa kalırsınız. Oysaki o kadın sabah smootiesi ile birlikte sizin vakit ayıramayacağınız kadar spor yapmakta, belki protein tozları ile bedenine eziyet etmekte, belki de estetik mucizesinin nimetlerinden yararlanmaktadır. Filtreler, fotoshoplar da cabası. Hepsi varsayım tabii. Gerçek olan tek şey, sosyal medyada tüm detayları paylaşmadığımız. Yalnızca görünmesini istediğimiz kadar kısmı sergilediğimiz. Aslında bir yandan da o an o kadar da mutlu olmayanların mutsuzluğunu tetikliyoruz. Düzen böyle. 

Stanford Üniversitesi’nde sosyal medyanın yarattığı bu mutsuzluğu araştırıp bir de isim vermişler: Ördek Sendromu.

“Benim hayatım / ilişkim neden onlarınki kadar harika değil?” düşüncesi yetersizlik ve değersizlik duygularını beslerken, partner sorgulamaları ile ilişkilerdeki depremlere zemin hazırlıyor. Eşin / sevgilinin beğendiği kadınlar / erkekler kişinin sürekli olarak kendini bir rekabette hissetmesine yol açarak devasa güven / özgüven sorunlarına yol açıyor. Konu beden boyutuna geldiğinde ise ya “nasılsa öyle olamayacağım” diyerek tamamen boş veriliyor, ya da suçluluk duyguları ile kişi bedeninden uzaklaşıyor. Yani tehlike azımsanmayacak boyutta.

Sosyal medyada rol model aldıklarının “görünen” beslenme seçimleri ile yeme bozukluğu yaşayan gençler de cabası.

Çözüm ne? 

Çözüm; 1- Kendimizi sosyal medya hesabındaki bir şeyle mukayese etmemek. (Mukayese etme yaklaşımı çocukluk travmanızı atlatamadığınızın göstergesidir.) 

2 – Kendi yaşam dinamiklerimize odaklanmak, oralarda yapabileceğimiz iyileştirmeleri yapmak.

3 – Bedenimizin aslında her saniye bize hizmet ettiğini hatırlamak.

Mukayeseden nasıl kurtulurum diyorsanız da üzerine çalışmak lazım. Yorumlarda sorular gelirse bir makalede onu da yazarım.

Şimdilik, Ördek Sendromunun farkında olup, tuzağa düşmeden, zinde kalın…

Sevgilerimle.

Instagram

Facebook

Twitter

Web

Popüler İçerikler

Tarih Verildi: 500 TL'lik Banknotlar Yolda
Domuz Eti Skandalıyla Gündeme Gelmişti: Köfteci Yusuf Yeni Bir Sektöre Giriş Yapıyor!
Sevgilisine Atacağı Fantezi Mesajını Yanlışlıkla Karısına Atan Ünlü Patron İcralık Oldu