Ece Benligiray Yazio: Onaylanmış Yiyecekler

Kilo vermek isteyenlerin en önemli sorusudur “ne yiyeyim?”; hemen arkasından gelir “ne zaman yiyeyim?” ve tabii “ne kadar yiyeyim?”. Bence diyetisyen arkadaşların burada faydası muazzam ve bu alanda verdikleri hizmetten dolayı onları tebrik ve takdir ediyorum.

Ve fakat insanın yedikleri konusunda bilgi ve yönlendirmeye bu kadar ihtiyaç duymasının temellerine de bakalım istiyorum.

Modern dünya ve özellikle şehir hayatının insanı kendinden, değilse de bedeninden uzaklaştırdığı kaçınılmaz bir gerçek.

İş, ilişkiler, maddi konular, kariyer, çoluk çocuk, gelecek kaygısı derken, değil bedenimizi dinlemek, beş dakika dinlenmek bile mümkün değil bazen. O nedenle bedenin ihtiyaçlarını beden yanı başımızdayken dışarıdan birinden duymaya ihtiyaç da saygıdeğer. (Gerekli mi ayrı mesele.) Çünkü bedenimiz neye ihtiyacı olduğunu biliyor. Ya da neyin ona iyi gelmediğini… 

Çok basit bir örnek vereyim. Grip olduğunuz bir zamanı düşünün. Canınız ne yemek istiyordu? Hiçbir şey değil mi? Bedenin ihtiyacı bütün kaynağını bağışıklık sistemini için kullanmaktı çünkü. Biraz toparlanıp gözünüzü açtığınızda başlıyor “açım” çığlıkları. Ya da buz gibi bir havada istemediğiniz kadar uzun süre yürümek zorunda kaldınız, o kadar üşüdünüz ki el parmaklarınız uyuşmuş, hissetmiyor. Eve girer girmez masada sıcak bir çorba, bir de bol tereyağlı İskender duruyor, hadi bir de sağlıklı beslenmeyi önemseyenler için ton balıklı salata koyalım. O üşümüş hatta soğuktan donmuş halinizle hangisi size iyi gelir? Sıcacık bir çorba değil mi? Biraz normale gelince diğerlerine sıra gelir. Bilim istediğini söylesin, beden kendi kuralını işletiyor gördüğünüz gibi... 

Diğer taraftan; yediklerimiz konusunda sürekli yönlendirilmek de bir süreden sonra insana iyi gelmiyor. “Artık diyet kelimesini bile duymak istemiyorum!” diyenlerin “şükür biri beni anladı” dediğini duyar gibiyim. 😊

Bilgi her zaman kıymetli, diyecek sözüm yok. Hele ki bilim arkasında duruyorsa daha da kıymetleniyor.

İşin kötü tarafı bilimin söyledikleri neredeyse her gün değişiyor. Burada bilim çatısı altında yapılan popülist yaklaşımlara girmiyorum bile. Bir ideoloji gibi empoze edilen diyet modelleri mesela! Çok değil bir nesil sonra anlayacağız nelere alt yapı hazırlandığını, insanlarda ne gibi arazlar yarattığını. Konuşmak için henüz erken (hem yaşamayı seviyorum 😊). Şuraya çok kısa mucize diyet olarak popüler hale getirilen dukan diyeti örneğini bırakayım. Diğer modellerin olası etkilerini de belki bir gün usul usul yazarım şuracıkta.

Dediğim gibi bilgi kıymetli, hele ki arkasında bilim varsa. Bir de o bilim düne kadar “yumurta zararlıdır, soya mucizedir” gibi söylemlerde bulunmuş, gıdaların genetiğiyle oynayıp verim yükseltmek adına bizi kimyasallar denize atmış bilim olmasa… Süt konusu hâlâ tartışılıyor. Yeri gelmişken; Süt İÇMEYİN! Çocuklarınıza İÇİRMEYİN!

Dağıtmayayım konuyu; öyle ya da böyle insan her zaman kendisi için en iyisi olsun ister. Şimdiye kadar berbat bir ilişkim olsun, parasızlıktan kıvranayım, öyle bir hasta olayım ki çaresi bulunamasın diyen kimse görmedim. Herkes sağlıklı olmak, mutlu bir ilişki yaşamak, dünya nimetlerinden bolca faydalanmak istiyor. Her ne yapıyorsa da bunun için yapıyor. Sağlıklı beslenmek, sağlıklı yaşamanın ön şartı gibi (ki sağlıklı beslenme tanımını yapan resmi bir merci yok gibi). Hal böyle olunca da sağlıklı beslenebilmek için hata yapmaktan kaçmak ve onay almanın peşine düşüyor.

Konunun geldiği nokta şu: “şu sağlıklıdır- yiyebilirsin”, “bu sağlıksızdır – asla yeme”, “bedenin için bu kadarı sağlıklıdır”, “şu saate kadar yeme işini bitirsen iyi olur”. 

Onay alınca zihin rahat ediyor. Zihnimiz her zaman güvence arar bu arada. Ancak bir süre sonra duygular bu baskıya baş kaldırıyor. Tıpkı annemizin “şunu yap, bunu yapma”ları gibi. Doğru yaptıklarımız için zihnimiz onaylıyor belki ama içimizden bir ses bundan rahatsız. Çünkü insan özgürlük istiyor. Her ne kadar onay iyi gelse de bir süre sonra onay bağımlısı olmak ruhu yoruyor.

Toparlayayım; hayatınıza bakın, davranışlarınızda, seçimlerinizde doğruları yapmak için nasıl bir çaba içindesiniz? Başkalarından (bu anne-babanız, güvendiğiniz herhangi biri, toplum, dini inançlarınız vs. olabilir) onay almaya ne kadar ihtiyaç duyuyorsunuz? Sonra yediklerinize bakın. Yemek için onaylanmasına ne kadar ihtiyaç duyuyorsunuz? O onaylara isyanlarınız ne zamanlar oluyor? Yedikleriniz için onaylanmak size iyi geliyor mu? Neden bu kadar iyi geliyor? Onay ihtiyacınızı azaltınca besinlerle de kurduğunuz ilişki daha sağlıklı hale gelecek. Size iyi gelecek gıdalar da seçimleriniz haline dönüşecek.

Şimdilik zinde kalın! Yeni makalede görüşmek üzere.

Sorularınız ve yorumlarınızı iletişim kanallarımızdan iletebilirsiniz.  

Herkes için sağlıklı, keyifli, neşeli ve tabii ki zinde bir yaşam olsun 😊

Instagram

Facebook

Twitter

Web

Popüler İçerikler

Teğmen Ebru Eroğlu İle İlgili Skandal Karar: Küfür ve Taciz İfade Özgürlüğü Sayıldı
Demet Akalın 'Laiklik' Açıklamasıyla Gündem Olan Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin'e Ateş Püskürdü!
Montella Görevini Bırakırsa A Milli Takım'ın Başına Kim Geçmeli?