Ece Benligiray Yazio: İlişkiler Kilolarınızı Nasıl Etkiler?

BESLENMEDE BİRİNCİL BESİNLER kavramına uzak olanlar var. Kilo verme işini sadece gıdalara bağlayıp, irade gücüyle sonuç almaya, aldığı sonucu kalıcı kılmaya çalışanlar filan. Listelere bağlı yaşayanlardan bahsediyorum ya da pazartesi diyete başlaya(maya)nlar. “Su içse yarayan”ları da sayabiliriz.

O yüzden biraz tekrar edip BİRİNCİL BESİN kavramını kilolarıyla başı dertte olan herkes fark etsin istiyorum. Çünkü düğüm orada. Çözüm de öyle. Ruhumuz beslenemediğinde, bedenimiz hep aç. 1 porsiyon (döner), 1 dilim (pasta), 1 parça (çikolata) yetmiyor. İrade ile ne kadar yönetsen bir yerde pes ediliyor.

İkincil besinlerin hazzını uzatarak, birincil besinlerin boşluğunu doldurmaya çalışıyoruz. Beden büyüdükçe boşluk artıyor.

Charles Bukowski’nin dediği gibi “Aslında tek ihtiyacım aşk evet ama bir parça çikolatayı tercih ederim dostlarım. Çünkü acıtmaz!” diyemiyoruz. Fazla kiloya neden olan unsurlardan birinin ilişkilerimiz olabileceğine belki de ihtimal dahi vermiyoruz. 

Oysaki insanın duyguları üzerinde tetikleyici etkisi olan unsurların başında gelen konulardan biri ilişkileri. 

Ve duygularımız, insanın bütüncül doğasını besleyen ilk unsur. 

İnsan sosyal varlık malum. Hem bilişsel hem de ruhsal gelişim için ilişkiler en önemli ihtiyacımız. Normalde de hayatımızda gıdalardan çok daha fazla yer kapladığını tahmin edersiniz. İlişkilerimizin bizde yarattığı negatif duygulardan kaçmak için sığınak haline gelene kadar öyleler de diyebiliriz.

İlişkilerle mutfak bağlantısının nasıl çalıştığına dair küçük bir örnekle konuyu açıklayalım.

Diyelim ki eşinizle (evdeki sorumlulukları paylaşmadığı için) problemlisiniz. Ama 

1) Eşin bundan haberi yok. (Değersizlik duygusu/ Beni görmüyor. Bilinçaltının ürettiği çözüm: GÖRÜLMEM LAZIM, DAHA BÜYÜK OLMALIYIM!) 

2) Haberi var da çözmek için ne adım atıyor ne de yapıcı bir yaklaşımla geliyor. (Yetersizlik duygusu / Onu harekete geçiremiyorum. Bilinçaltının ürettiği çözüm: GÜÇLÜ OLUP SÖZÜMÜ GEÇİRMELİYİM.) 

3) Hatta konuyu her açtığınızda suçlu duruma düşüyorsunuz. (Suçluluk/Haksızlığa uğramışlık. Hakkımı savunamıyorum. Bilinçaltının ürettiği çözüm: HAKKIMI ARAMAK İÇİN YETERİNCE GÜÇLÜ OLMALIYIM.)

4 ) Siz de bu durum karşısında çaresiz hissediyorsunuz. (Yetersizlik, güçsüzlük, çaresizlik hepsi bir arada. HİÇ BİR ŞEYİ BECEREMİYORUM! Bilinçaltının ürettiği çözüm: KAÇARAK BU DURUMDAN UZAKLAŞMALIYIM.)

Çözüm bulamadığınız bu duygularla baş edebilmek için öncelikle “güçlü” olmanız gerekli öyle değil mi? 

Güç nereden gelir? Karbonhidratlardan! (Genlerimizde kayıtlı bir bilgi, karbonhidrat tüketerek hayatta kalma şansımız 3 kata kadar artırdığımız yönünde.) Diğer taraftan yaşanan mutsuzluk durumunu kompanse etmek lazım. Orada da tatlılar zaten devrede.

Aynı durumu iş ilişkileriniz, sosyal ilişkileriniz hatta ebeveyn çocuk ilişkilerine kadar modelleyin. Kendinizi sürekli olarak YETERSİZ, DEĞERSİZ, SUÇLU, ÇARESİZ, YOK SAYILMIŞ, HAKSIZLIĞA UĞRAMIŞ hissettiğiniz ilişkilere bakın. Tatlı bağımlılığınızın %50’sini (hatta belki de tamamını) o ilişkideki bu duygular ortadan kalktığında çözeceksiniz.

Çünkü herhangi bir ilişkide bizi mutsuz eden durumlar meydana geldiğinde ve çözüm konusunda adım atamadığımızda bizi en azından bu mutsuzluktan uzaklaştıracak başka bir alana sarılırız. En hızlı ulaşabildiğimiz alan ise mutfaktır. Sözle ifade edemediklerimizi yediklerimizle de baskılama çabası içine gireriz. Sonra yine diyete dönüp yediklerimizi azaltmaya uğraşırız.

Tanıdık geliyor mu?

Geliyorsa harika. Önümüzdeki yazılarda doğru baş etme yöntemlerinden bahsedeceğim.    

Holistik beslenme ile zinde yaşam ipuçlarını izlemeye devam edin. 😊 

Instagram

Facebook

Twitter

Web

Popüler İçerikler

Almanya’daki Saldırıyı Kim Yaptı? Noel Pazarı Saldırganının Kimliği ve Röportajı Ortaya Çıktı
"Aşk Solcudur..." Kızılcık Şerbeti'nde Deniz Gezmiş Anıldı
Kadınlarla Kafayı Bozan Sözde Hoca Bu Kez de "Karını Bize de Evde Oynat" Sözleriyle Tepki Çekti