Çünkü hemen hepimiz aslında “sağlıklı olmak için” ne yemesi, daha da net olarak ne YEMEMESİ gerektiğini biliyor! Bol kimyasallı abur-cuburlardan, rafine şeker ve rafine unla yapılmış tatlılardan ve aslında bedeniniz ile uyumsuz tüm gıdalardan bahsediyorum. Bedeniniz ile uyumlu olması ne kadar doğal olduğuna bağlı. O konuda da doğru bildiğiniz yanlışlar çok. Gıdalara geldiğimizde anlatacağım…
Gıdalar en son dediğim gibi. Önce BİRİNCİL BESİNLER. Yani duygularımız. İnsanın bütüncül doğasını besleyen ilk unsur. Duygular. İnsan sosyal varlık, hem bilişsel hem de ruhsal gelişim için ilişkiler en önemli ihtiyacımız. Duygularımızın en çok tetiklendiği alanlardan biri de ilişkilerimiz. Diğer alanlara da tek tek gireceğiz.
'Yaşadığım hayatın neresindeyim?' sorusunun cevabını bulamadıysanız ya da hayatınıza bakarken öncelik sıralamanıza sevdiklerinizi (çocuk, anne, baba, eş/sevgili) koyduysanız fazla kilolarınızla ilgili ilk ipucunu yakaladınız demektir. Hayatınızı gözden geçirirken merkezde SİZİN olmadığınız her denge bozuktur çünkü. Kendinizi besleyemezken başkalarını besleme çabanız vardır. Kendi duygusal ihtiyaçlarınızı karşılayamaz/talep edemezken başkalarının ihtiyaçlarını karşılamak için kendini feda etmeler, kızgınlıklar hatta pişmanlıklar vardır.
Daha da ileri gidelim. Özveri gibi gördüklerinizin altında bile “Yaptıklarımı bir gün takdir eder/ onun için ne kadar önemli olduğumu fark eder/ ben onun için bunları yaptıkça beni daha çok sever” düşünceleri vardır. İçten içe, alttan alta bir karşılık bekleyişi vardır ve günün sonunda bu bekleyiş hep hayal kırıklıkları ile karşılanır.