Ecdadımızı Tanıyoruz: Osmanlı Mutfağı ile İlgili Mutlaka Duymanız Gereken 11 İlginç Bilgi

Osmanlı'nın farklı kültürlerle yaşadığı etkileşimle oluşan zengin mutfağı, yöresel çeşitlilikle ve çok farklı tatları da bünyesine katmasıyla günümüze kadar taşındı. Osmanlı mutfağının yemekleriyle olsun, uygulamalarıyla olsun dünya mutfakları arasında her zaman özel bir yeri vardı. Biz de Osmanlı'dan bize miras kalan lezzetlerin, sofra gelenek ve göreneklerinin tarihi sürecini sizler için derledik:

1. Osmanlı sofra kültürü en az Osmanlı mutfağı kadar kendine has özellikler taşıyordu.

Osmanlı saraylarında yemek odası ve yemek masaları yoktu. Yemekler; sarayda, konaklarda, halkın yaşadığı evlerde yerde kurulan sofralarda yenirdi.

2. Padişahın yemekleri de genel mutfakta değil, kuşhane denilen özel mutfaklarda hazırlanırdı ve sofra hizmetinden sorumlu olan çaşnigirbaşı tarafından sunumu yapılırdı.

Padişaha giden yemekler tablalarla taşınırdı. Özellikle II. Abdulhamit döneminde, yemekler tablalara konulduktan sonra örtülerle örtülürdü. Su ve şerbet gibi sürahilerin ağızları mühürlenirdi.

3. Padişah, aile üyelerinin dışında kimseyle aynı sofrayı paylaşmazdı.

Valide Sultan, şehzadeler ve harem halkının önemli kişilerine de has mutfaktan yemek hazırlanırdı. Fatih Kanunnamesi’nde divandaki sadrazamın ve vezirlerin kimlerle yemek yiyeceğine dair notlar bulunmaktaydı.

4. Osmanlı aile düzeninde sofra âdâbına çok dikkat edilirdi.

Ailenin bir sofra düzeni vardı. Aynı zamanda bütün aile fertlerinin sofrada aynı anda bulunması şarttı.

5. Hizmetkârlar yemek başlamadan önce sofraya oturanların ellerini yıkamaları için ibrik ve leğen getirirlerdi.

Yemek sırasında birisi sofradan kalkınca onun gelmesi beklenirdi. Bu durum su içmeyle de aynıydı. Su içme bitine kadar kimse yemeğe el sürmezdi.

6. Sofra genellikle yere serilen sofra örtüsünün üstüne kurulurdu ve kişiler minderlere oturup örtüyü üzerlerine çekerek sofraya otururlardı.

Ekonomik durumu iyi olmayan aileler yemek tercihlerinde daha çok tahıllardan oluşan yiyecekleri seçerlerdi. Durumu iyi olan aileler ise sofraya getirdikleri yemeklerin yanında taslarda şerbet veya tabaklarda tatlı ikram ederlerdi.

7. Çatal-kaşık bulunmadığı zamanlarda yemeği sağ elin ilk üç parmağı yağlanmadan yemek makbuldü. Parmak uçları yağlanırsa el bezi ile temizlenirdi.

Sofrada yenilen yemeğe uygun çatal vr kaşık bulundurulurdu. Yağlı yemek kaşıkları şimşir, kemik veya tek parça fildişinden yapılır, uçları mercan yahut sedefli olurdu.

8. Padişah sofrasında, içine ilaç ya da zehir karıştırılabileceği için tuz bulunmazdı; meze türü soğuk giriş yemekleri de yoktu.

Padişah sofrasındaki tabaklar som altındandı ve sofranın örtüleri de altın sırmalıydı. Yemek takımları, kilercibaşının sorumluluğu altındaydı.

9. Sultan en has ekmeği yerdi. Ekmeğe çok önem verilirdi. Has beyaz ekmek, en has beyaz ekmek, sıradan ekmek gibi çeşitlere ayrılırdı ve saraydaki hiyerarşik yapıya göre dağıtılırdı.

En çok sevilen sebze patlıcandı. Patlıcan o sıralar Anadolu'dan değil Çin'den gelen bir sebzeydi.

10. Saray mutfaklarında halkın tükettiği bulgur yerine pirinç, bal-pekmez yerine şeker, esmer ekmek ve yufka yerine beyaz mayalı ekmek çeşitleri tüketilirdi.

Özellikle et ve balık pişirilirken tarçın kullanılırdı.  Yemekler her zaman sade yağ yani tuzsuz tereyağı ile pişirilirdi.

11. Yemeğin ardından buhur, gül suyu ve kahve verilmesi adetti.

Özellikle buhur ve gül suyu, yemekten sonra verilen en önemli kokulardı.

Popüler İçerikler

Dünyanın En Güzel 100 Kadını Listesine Türkiye'den 3 Ünlü Oyuncu da Girdi!
Kızıl Goncalar Naim'in Yıllar Öncesinin Efsane Dizisinde Oynadığı Ortaya Çıktı!
Kızılcık Şerbeti Umut'un En Başından Beri "Umutsuz Vaka" Olduğunu Anlatan Enfes Flood
YORUMLAR
23.06.2016

Ecdat deyince aldı beni bi gülme.

23.06.2016

"Ey ailesine bile hükmedememiş ilerici , üç kıtaya yedi denize hükmetmiş ecdadın mı gerici ? " -Necip Fazıl Kısakürek-

23.06.2016

Sırf zarar ziyan amk , biri de çıksın gerçek ecdadımızı yani halk ne yer ne içer onu anlatsın, benim ecdadım saray eşrafı değildi muhtemelen koyun güdüyordu ;)

23.06.2016

Ben paşazadenin değil çiftçinin çobanın torunuyum osmanoğulları soyu fransada soylularla evli ben hala burdayım

24.06.2016

hepsi şatafat içinde yaşıyor ve erbakan asılmadı 2011 yılında öldü

TÜM YORUMLARI OKU (23)