Ebru Şinik Yazio: İstanbul Sözleşmesi Feshinde Mahatma Gandhi Ne Yapardı?

İstanbul Sözleşmesi feshinin wellbeing köşesinde ne işi var?

Hemde öyle bir ilişkisi var ki... Çünkü iyilik ve denge hali bireysel bazda ele alınamaz.

GALLUP  biliminsanlarının uzun yıllar boyunca 150 ülkede gerçekleştirdiği Wellbeing araştırması buna tam olarak cevap veriyor. Dünya nüfusunun %98’ini temsil ettiği belirtilen bu araştırmada, sosyo-kültürel ve sosyo-ekonomik seviyeden bağımsız olarak, dünyada yaşayan her bireyin genel bir iyilik hali yaşaması için temel gereklilikler saptanmış.

Ve buna göre tüm insanlar için geçerli olan 5 majör wellbeing ana başlığı; Kariyer Wellbeing, Finansal Wellbeing, Fiziksel&Zihinsel Wellbeing, Sosyal Wellbeing ve Çevresel Wellbeing halleri.

Gördüğünüz gibi sosyal hayatımızda ve yaşadığımız çevrede olan bitenler bizim sadece mutluluk, sağlık ve duygu durum modumuzu değil, uzun vadede kariyer ve finansal hayatımızdaki dengeyi de direkt olarak etkilemekte.

Demek ki, evrensel etik anlayış çerçeveleri içerisinde yaşadığımız toplumdaki dengelere dikkat etmek sadece sevdiklerimiz için değil, kendimiz içinde büyük önem teşkil etmekte.

Şiddet sadece bizim genel olarak anladığımız anlamda fiziksel şiddeti içermez. Şiddet sözlü, psikolojik, duyular ve hislerle de yapılabilinir.

Yoga ilminde en seçkin yoga ekolü olarak gösterilen “Raja Yoga”nın bir diğer ismi ise “Hükümdarların Yolu”dur.

Böyle denmesinin sebebi eskiden bir devletin yönetimine talip olan kişinin, Raja

Yoga’nın tüm basamaklarına haiz olması gerekirmiş. Raja Yoga insanın gerçek öz benliği’ini, ruhunu tanıması ve onu zihin ve beden üzerinde egemen kılmasını amaçlar.  

Aynen Sufizm de olduğu gibi Birlik Bilincini hedefleyen Yoga ilminde Ahimsa olarak adlandırılan bir yasa bulunmaktadır. Büyük bilge Patanjali’nin Yoga Sutra’sında  Raja Yoga’nın 8 basamaktan oluştuğu açıklanmaktadır. Ve 8 basamağının başlangıcı olan “Ahlaksal Kuralları” içeren Yama’ların ilk yasası Ahimsa’dır. Ahimsa sanskritçe bir kelimedir ve kısaca “Şiddetsizlik Yasası”dır.

Ahimsa yasası şiddet karşıtlığı, sakinlik, öldürmeme anlamını taşır ve aynı zamanda bu yasayı uygulamak başkalarına karşı iyi, nazik, arkadaşca ve düşünceli davranmak da demektir.

Ahimsa yasası pasif direnişi de temsil eder. Özetle bu yasaya göre icra edilen eylemler başkalarının kişisel gelişimine yardım etmeli ve bütün varlıkların iyiliğine hizmet etmelidir. 

Bu felsefenin başlıca prensibi, kişiyi yaşayan her hangi bir canlıya fiziksel, ruhsal ya da duygusal olarak zarar vermekten uzak tutmaktır.

Ayrıca, birey düşüncelerinde, sözlerinde ve hareketlerinde de her türlü şiddetten kaçınmalıdır, çünkü şiddet insanin zekâsını negatif yönde etkileyerek gelişmesini engellemektedir.

Ahimsa kesinlikle hiçbir şey yapmamak, pasif olmak, kaderini kabul etmek, kadercilik ya da acizlik duygusuna teslim olmak demek değildir. Tam tersine hiç şiddette bulunmamak; yapılabilecek en zorlayıcı, en köklü ve nitelikli değişikliktir. Şiddet içeren bir mücadeleye girmeden, karşı direnç oluşturmadan kontrolü bırakmaktır. Fırtınanın ortasında merkezde ve sabit kalmaktır. Eylemlerimizin çoğu sadece tepkilerden ibarettir. Ahimsa yasası tepkisel davranmamayı öğretir. Şiddetsizlik yaşam akışına karşı koymak yerine olana izin veren, olanı biteni tarafsız olarak gözlemleyebilme yeteneğini geliştirmektir. Bu şimdiyi hiç yargılamamak, sadece bu “anın oluşunu” kabul etmektir.

Hindistan ve Hindistan Bağımsızlık Hareketi'nin siyasi ve ruhani lideri olan Mahatma Gandhi yaşamı boyunca Ahimsa yasasını içselleştirerek yaşayan en önemli siyasi liderlenlerdendir. Gandhi bu felsefe ile Hindistan'ı bağımsızlığına kavuşturmuş ve dünya üzerinde pek çok halka ve özgürlük savunucularına ilham kaynağı olmuştur.

Gandhi; İngilizlere karşı Hindistan Bağımsızlık hareketi sırasında Ahimsa ruhu, şiddetsizlik yolu aracılığıyla 12 Mart’ta 1930’da tuz vergisine karşı bir hareket başlatmış ve ünlü “Tuz Yürüyüşü”nü gerçekleştirmiştir.

Yürüyüşün amacı, 1762 yılında Doğu Hindistan Kumpanyası’nın mirası olan ve yılda 25 milyon pound’luk vergiye kaynaklık eden Tuz Yasası’nı ihlal etmek için denizden tuz çıkarmaktı. Kendi tuzunu yapmak için Ahmedabad'dan Dandi'ye 12 Mart'tan 6 Nisan'a kadar 400 kilometrelik mesafeyi çıplak ayakla 24 günde yürümüştür. Denize doğru yapılan bu yürüyüşte Gandi'ye binlerce Hintli eşlik etmiştir. Gandhi, 6 Nisan sabahı İngiliz polislerinin şaşkın bakışları arasında denize doğru yürümüş ve çamura karışmış bir topak tuzu avuçlarına alarak tatlı suda yıkamıştır. Böylece bir Hindu’nun tuz çıkaramayacağına dair Tuz Yasası’nı bu şekilde ihlal etmiştir. Ardından Gandhi’nin çağrısına uyan binlerce köylü deniz kıyılarına akın ederek tuz çıkarmaya başlamış ve yasa da işlemez hale getirilmiştir.

Ahimsa bir ilkedir. Ve Gandhi bu ilkeyi günümüz siyasetinde ilk uygulayandır.

Mahatma Gandhi dünyaya şu mesajı vermiştir; “Umutsuzluğa düştüğümde tarih boyunca doğruluk ve sevginin her zaman kazandığını hatırlarım. Tiranlar ve katiller olmuştur, hatta bir süre yenilmez sanılmışlardır ancak sonunda her zaman kaybederler…”

Gece yatağa yattığımızda vicdanen rahat olmak dünyanın en büyük özgürlüklerinden biridir...

İyi Ol, Mutlu Ol.

YouTube

Instagram

Facebook

Twitter

Popüler İçerikler

Gazeteci Özlem Gürses TSK Hakkındaki İfadeleri Nedeniyle Gözaltına Alındı
Almanya’daki Saldırıyı Kim Yaptı? Noel Pazarı Saldırganının Kimliği ve Röportajı Ortaya Çıktı
Berfu ve Eser Yenenler'in 3. Kez O Ses Yılbaşı'na Katılmaları Tepki Topladı
YORUMLAR
23.03.2021

Gandhi bir kadın düşmanıydı..

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ