Ne kadar empati yapmaya çalışsak da şu bir gerçek ki ateş düştüğü yeri yakar... Öncelikle dün yaşanan İzmir depreminde hayatlarını yitirenlere rahmet ve yaralılara da sonsuz şifalar diliyorum.
Dünya genelindeki dönüşümün hepimiz farkındayız. Pandemi, deprem, ekonomik kriz derken tüm dünyaca akıl sağlığını hızla yitiren bir gezegene dönüşmek üzereyiz. Ama bence çoğunluğun farkında olmadığı şey bu dünyada yaşamakta olan her bireyin birincil görevinin önce kendi akıl ve ruh sağlığını dengede tutmakla sorumlu olduğunu bilmektir.
Elbette yardıma ihtiyacı olan tüm insanlara, tüm canlılara elimizden geleni yapmak ile mükellefiz. Ama yardım etmek demek, tüm gün haberler karşısında oturup “Vah vahh” çekerek, bilinçaltının sürekli pasif stres hormonları tetiklemesine destek vermek ve etrafına sürekli bir acıma ve üzüntü enerjisi yaymak asla değildir.
Herkes kendi etki alanında kalarak, önce etki alanında yer alan kişilere yardım eli uzatıp, nasıl daha iyi örnek olabilirim diye ilham verici davranışlarda bulunmalı. Korku ve Sevgi insanın duygu durumunu ve dolayısıyla seçim ve kararlarını yöneten 2 ana enerji olduğuna göre en travmatik olaylarda dahi korkunun girdabına kapılmadan, dengede kalmak , sevgide kalmak için ne yapmalıyız?