Duygu Aydın Yazio: 10 Maddede 20’li Yaşlar

Merhaba genç arkadaşım,

Buradaki her şey sadece senin için yazıldı. Biliyorum ki, okuduğun bazı detaylar aklında kalacak ve yolculuğunda arkadaşlık edecek.

Sana geleceğinden seslendiğimi varsayabilirsin.

Her konuda değil tabii, yaşamın delicesine hızlandığı bir dönemde bir yıl sonrasını dahi tahmin etmek zorlaşmışken sana on yıl, yirmi yıl sonra şöyle olacaksın demek gereksiz bir kehanet çabasıdır. Niyetim de zaten bu değil. Niyetim, bildiklerimden, gözlemlediklerimden ve kendimden süzdüklerimi yolculuğunu kolaylaştırır umuduyla paylaşmak. Her yıl üniversiteye yeni başlayan genç arkadaşlarımla tanışıyorum. Eğitimcilere en çok sorulan soruların başında gelir: Şimdiki öğrenciler nasıl? Eskilerle aralarında fark var mı? Alınan cevaplar gözlemlediğim kadarıyla çoğunlukla olumsuz yönde oluyor. Bana da çok sorulan bu konu hakkında fikrim; bir değişim gerçekliğini fark etmemiz yönünde. Her şey hızla ve çılgınca değişirken yeniyi, geçerliliğini yitirmiş kriterlere göre değerlendiremeyiz. Her yeni gelen nesil daha farklı ve hızla değişim gösteriyor. Kendi güncellerine göre yolculuğu şekillendiriyorlar, öte yandan değişime dayanıklı ve gücünü asla yitirmeyen bir kılavuza her zaman ihtiyaç var. Mucizevi olmayan, gözümüzün önünde durup sadece uygulanmayı bekleyen, basit öğretiler içeren bir kılavuz söz ettiğim. On adımda on iki adım gibi şablonlardan hazzetmeyip yine de hür irademle 10 maddede 20’li yaşlar kılavuzu hazırladım. Zarfa değil mazrufa bakalım.

1. En çok sana ihtiyacın var.

Haklısın, her şey klişe haline geldi. Mutluluk içimizde, kendini sev, istersen olur demli sözleri duymaktan sıkılmış olabilirsin. Ne söylendiğinin değil, nasıl söylendiğinin daha fazla önemsendiği bu düzende, sana söylenenleri söyleyenin imajı ve kendi algıların sınırlarında alıyorsun. Bu sınırların ve kriterlerin de zamanla değişecek. O nedenle gel biraz daha içeriğe odaklanalım. Her şey gerçekten içimizde. Biz içimizde nasılsak dış dünyamız da zamanla buna evrilir. Yolunda yalnız yürümeyeceksin, sevdiklerinden ve başkalarından destek alacaksın olması gerektiği gibi ancak, bilmelisin ki gücünün biricik kaynağı daima sensin ve bunun verdiği özgürlük hissine paha biçilemez. Kendine sarsılmaz bir inanç inşa edene kadar kavşaklarda büyüklü küçüklü sınavlar bekliyor olacak. Gücünü kendinden almayı öğrendiğinde yoluna düşen taşları daha kolay kaldırabileceksin. Boş bir özgüvenden söz etmiyorum. Hatalar yaparak öğreniriz, hiçbir zaman tam olmayız. Dışarıya bağımlı olarak harcayacağın çabayı ve zamanı, kendini ve üretimlerini geliştirmek için harcadığında, başkalarına göre yaşamak zorunda olmadığını fark edersin. Neyi fark edersen o olursun! İçindeki özgürlüğe odaklanırsan özgür olursun, seni mutlu eden şeyleri fark etmeye odaklanırsan onları çoğaltırsın. Bugün odaklandığın, yaptığın, okuduğun ve öğrendiğin her şey, gelecekteki sensin. 

2. Mucizeleri uzakta arama.

Hayranlık uyandırıcı bir beynimiz varken, mucizeleri uzakta aramak anlamsızdır. Beynimizi her gün aynı şekilde çalıştırırsak aynı bilişsel seviyede kalırız. Oysa ki, her yeni bilgide yeni sinaptik bağlantılar kuran, küçücük bir bilgiyle bile katbekat yeni düşünce üretebilen bir hazineye sahibiz. Sen istedikçe öğrenen, gelişen ve dönüşen bir enerjiye sahip olmak mucizenin kendisidir. 

3. Sen sorduğun sorular ve kurduğun hayallersin.

İnsanın gelişmişlik kapasitesi özellikle bu üç konuyla ilişkilidir. Merak ettiğimiz, sorduğumuz ve hayal ettiğimiz kadarız desek yeridir. Meraklar yeni sorulara, sorular yeni meraklara, sonra hayallere ve bir bakmışsın hepsi hayatına dönüşmüştür. Başkalarının hayallerini değil, kendi hayallerini gerçekleştirmek için merak ettiğin konuların çeşitliliğini artırmalı ve durmaksızın sormalısın. Cevapları mutlaka gelir. Hatırlayabilirsen çocukken en sevdiğin şey hayal kurmaktı. Ne yaşarsan yaşa, kaç yaşına gelirsen gel, bundan vazgeçme. Bugün sorduğun sorular ve kurduğun hayaller gelecekteki sensin. 

4. Kendini ifade etmenin ve yapmanın gücüne inan.

Kendini ifade etmeyi hem kişiler arası iletişimde ifade etmek, hem de eserlerini üretip ortaya koymak şeklinde anlayabilirsin. Potansiyelini gerçekleştirmenin yolu buradan geçiyor. Aynı zamanda içsel huzur ve tatminin yoludur. Kendini ifade etme güçlükleri özgüven eksikliği, engellenme, mükemmeliyetçilik gibi birçok nedene bağlı olabilir. Bunları aşmak konusunda kişisel gayretin gücüne inan. Bir şeyi yapmanın önünde engel olarak gördüğümüz bariyerlerin çoğu, bizim onları engel olarak görmemizden kaynaklanır. Ufak adımlar yöntemi her zaman işe yarar. Kendini ifade ettikçe ve yapmak istediklerini adım adım yaptıkça hızla geliştiğini göreceksin.

5. Hayat limon veriyorsa limonata yap.

Hayat bazen çok kısa, bazen çok uzun, bazen çok keyifli ve bazen çok tatsızdır. Bu algısal farkın belirleyicisi sadece karşılaştığımız olaylar değildir. Bakış açımız, deneyimlerimizin zenginliği ve bizde yarattığı tatmin de limonun yolculuğunu belirler. Sevdiğin şeyleri yaparken ve sevdiğin insanlarla bir aradayken hayat zaten limonatadır. Zorluklar ve zorunluluklarla karşılaştığında süreci ve sonucu belirleyecek soruyu sorabilir misin? Bundan limonata olur mu?

6. Yaratıcılık her şeydir.

Yaratıcılığın ön koşulu özgürlüktür. Ruhunda özgürlüğü hissettiğin kadar yaratıcısındır. Birbirinden farklı alanlardaki deneyimlerin ve öğrenimlerin, yaratıcılığının ana kaynağıdır. Sanata ilgi duymak, farklı coğrafyalar ve kültürlerde bulunmak, günlük yaşamın içinde iyi bir gözlemci olmak, sezgilerine kulak vermek ve tabii ki çokça okumak sana hiç tükenmeyen ilhamlar verecektir. Yaratıcılık yalnızca yaratıcı iş sektörleriyle ilgili değildir, ne iş yaparsan yap mutlaka yaratıcılık katmanın yollarını ara. Yaptığın yemekte, giydiğin kıyafette senden süzülen bir parça olsun. Yaratıcılık sanıldığı gibi yalnızca doğuştan gelen bir üstünlük değildir; öğrenilebilir ve geliştirilebilir. Anlamı arayanlar yaratıcılığın peşine düşenlerdir.

7. Başkası olma, kendin ol. Böyle çok daha güzelsin.

Dört tarafı imajlarla çevrili bu gezegende insanın kendine ayna tutması zordur. Sahtelik ise günün sonunda katlanılamaz bir şeydir. Başta çekici gelen imajımsı gezegen, ömrünün ortalama yarısını devirdikten sonra hazin öykülere sahne olur. İmajını kurgulamak yerine, içinde varoluş amacını bulmaya adanmış hayatlar o anlamlı hikayelerdir. Gün gelir kendimize şu güzel soruyu sorarız; işim, unvanım, imajım, sahip olduklarım benden alındığında geriye ne kalıyor?

8. Her zaman bir çözüm vardır.

Bu cümleyi içselleştir, çünkü gerçekten de her zaman bir çözüm vardır. Çözüm üretmek, soru sorma alışkanlığıyla geliştirilebilir bir yetkinliktir. Bir sorunla karşılaştığında önce kendine sor, ‘Bunu nasıl çözebilirim?’. Cevaplar ve çözüm yolları, talep ettiğin ölçüde sana bilişsel ve sezgisel ilhamlarla gelir. Geleceğe yönelik mesleki ve kişisel yetkinliklerle ilgili tavsiyelerde sıklıkla vurgulananlar problem çözme, yaratıcılık, bilişsel esneklik ve analitik düşünmedir. Soru sormak, tüm bu kazanımlar için basit, etkili ve biricik başvuru kaynağımızdır.

9. Gerçeğini bul.

İnsanlar değişir, sen de değişecek ve dönüşeceksin. Yaşamının bu döneminde çeşitli nedenlerle ve belki de kaygılarla kendini aslında istemediğin sorumluluklar ve ilişkiler içinde bulabilirsin. Toksik ilişkiler bunun bir örneğidir. Yaşamında olması zorunluluğunu hissettiğin ama aslında sana iyi gelmediğini fark ettiğin ilişki türüdür. Bu ilişkiler karşısında kendine dürüstçe şunu sor; Bana bu kişiyi yaşamımda tutma zorunluluğu hissettiren şey nedir?

10. Hayat bir yarış pisti değildir!

Doğduğundan beri kendini bir yarış pistinde gibi hissediyor olabilirsin. Gittiğin okullar, özel dersler, kıyafetinden telefonuna marka tüketimler…Tüketim toplumunun dayattığı bu sistemden çıkmak çok kolay değil. Rekabet olarak dayatılanlar, çoğunlukla imajlar üzerindendir. İş hayatına başladığında da bu rekabeti iliklerine kadar hissedersin. Kimileri seni sürekli başkalarıyla yarışmaya teşvik eder, kimileri de başkalarıyla değil kendinle yarış der. Bana kalırsa kimliğin, kişiliğin ve yaşamın bu dünyanın dışında bir değerde. İşindeki rekabeti, yaptığın işin hep daha iyisini yapmak olarak gör. Rekabet kavramının içindeki hırsı, öfkeyi bir kenara bırak ve yolculuğun kendisinden keyif almaya bak. Hayatı bir yarış pisti gibi görenler, bir vakit geldiğinde içlerinde hırsın ve öfkenin açtığı yaralarıyla baş başa kalırlar.

Son olarak, sevgiden geçmeyen hikayeler biraz eksiktir. Yolun hep sevgi olsun. 

Instagram

Twitter

Popüler İçerikler

Okullardaki Yılbaşı Kutlamalarına Gelen Yasağa Mustafa Sandal'dan "Onlara İnat 'Duble' Kutlayacağız!" Tepkisi
Cübbeli Ahmet Çakarlı Araçla Geldiği Etkinlikte Şeriatı Savundu: Skandal Sözlere Tepki Yağdı!
Asgari Ücretin Açıklanmasından Sonra Cumhurbaşkanı’na Mesaj Atan Kadir İpek Gözaltına Alındı
YORUMLAR

Ne.

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ