Duyduğunuzda hem şaşıracağınız hem de Arjantin'e dair bakış açınızın değişeceği bilgiler derledik. İyi okumalar!
Duyduğunuzda hem şaşıracağınız hem de Arjantin'e dair bakış açınızın değişeceği bilgiler derledik. İyi okumalar!
Arjantin 1536 yılında İspanyollar tarafından keşfedilen bir ülkedir. İspanyollar bu toprakların gümüş bakımından zengin olacağına düşündüğünden adını Latincede gümüş anlamına gelen “argentum” adını vermişlerdir. (İspanyolca: plata). Fakat tuhaf bir şekilde Arjantin, gümüş hariç hemen hemen her mineral bakımından zengindir.
Arjantin, neredeyse tamamı göçmenlerden oluşan bir ülkedir. Bunun nedeni ise 19. ve 20. yüzyıllar arasında tam bir fırsatlar ülkesi olarak görülen Arjantin'e göç eden ve geldikleri yerden hastalık getirerek yerli halkın hayatını kaybetmesine sebep olan çoğunluğu İspanyol ve İtalyan olan göçmenlerdir. Bu nedenle Arjantin nüfusunun neredeyse tamamı İspanyol ve İtalyanlar tarafından oluşmaktadır.
Ülkenin ulusal sporu at üstünde oynanan ve İspanyolcada ördek anlamındaki “pato” adı verilen bir spordur. Eskiden bu spor top yerine canlı ördeklerin sepete atılmasıyla oynandığı için yasaklanmıştır. Ancak şimdi festivallerde bile oynanan bir spordur.
Arjantin kişi başına düşen psikiyatri sayısının en yüksek olduğu ülkedir. Hatta başkent olan Buenos Aires'in bir bölgesinde o kadar fazla psikiyatrist bulunuyor ki bu bölgeye psikolojinin önemli isimlerinden olan Freud’dan esinlenerek “Villa Freud” adı verilmiştir.
Ülkedeki ekonomi günden güne katlanarak düşüşe geçtiğinden, iş verenler kemer sıkma politikası izlediğinden, yüksek enflasyon dolayı ülkedeki işsizlik ve yoksulluk giderek artmakta ve bu durum mağazalara, fabrikalara kapanmaktan başka yol bırakmamaktadır. İşsiz kalanların iş bulma şansı ise yok denecek kadar azalmış durumdadır.
Geçinemeyen halk için bir girişimci tarafından 2018 yılında takas pazarları kurulmuştur. İnsanlar gıda ve tuvalet kâğıdı gibi ihtiyaç duydukları ürünleri bu pazarlarda, para kullanmadan kendi eşyalarıyla takas etmektedirler.
İnsanların günlük hayatlarının bir parçası olan, her gün öğle yemeğinden sonra yapılan ve aslında bir İspanyol kültürü olan siesta saatleridir. Birçok okul ve işletme genellikle öğlen birden saat dörde kadar kapalı olur. Hatta ülkede sadece siesta saatlerinde oda kiralanan birkaç otel bile bulunmaktadır.
Arjantin'de insanlar genellikle akşam yemeğini saat ondan sonra yemekte, öğle yemeği ve akşam yemeği arasında saat 6 civarında ise “merianda” adı verilen İngilizlerin çay saatine benzeyen bir öğün gerçekleştirmektedirler. Ve bu öğünde “medialuna” dedikleri kruvasana benzeyen bir hamur işi tüketmektedirler.
Arjantin'de insanların birbiriyle selamlaşması; merhaba demek, el sıkışmak ya da sarılmakla olmuyor. En yakın arkadaşlar, iş arkadaşları, yeni tanışan insanlar, genç, yaşlı, cinsiyet fark etmeksizin herkes yanaklarından bir kez öperek birbirini selamlamaktadır.
Şehir içi ulaşımda bisiklet kullanmanın oldukça yaygın olduğu bu ülkede halk, kimlikleri ile ücretsiz bisiklet kullanma imkânına sahiptir.
Arjantin 1977 yılında, kıtanın bir kısmı için hak iddia edebilmek için hamile bir kadını Antarktika’ya göndermiştir. Ve orada doğan “Emilio Palma” isimli bebek Antarktika’da doğan ilk insan olarak tarihe geçmiştir.
Plastik cerrahi ülkede çok büyük bir yer tutmaktadır. Arjantinli kadınlar dünyada kişi başına düşen en fazla estetik operasyona sahiptir. Hatta istatistiklere göre kadınların %38.30’u hayatlarında en az bir kez estetik yaptırmıştır.
Güzel gözükme kaygısının plastik cerrahi ameliyatları dışında, bir diğer sonucu ise maalesef insanların hayatını elinden alabilen bir hastalıktır. Arjantin dünyada 'anoreksiya nevroza' adı verilen bir yeme bozukluğu hastalığının en fazla görüldüğü ikinci ülkedir (ilk ülke Japonya'dır). İstatistiklere göre kadınların yüzde otuzu bu hastalığa sahiptir.
Tango dansı bir rivayete göre; Arjantin'in, Buenos Aires’i çevreleyen genelevlerinde ortaya çıktığı ve seks işçileri ile onları pazarlayanlar arasında yapıldığı söylenmektedir. Şimdilerde ise tango, aşkı ve tutkuyu simgeleyen, Arjantin'in her sokağında görebileceğimiz bir dans haline gelmiştir.
Dünyanın en geniş caddesi Başkent Buenos Aires’te bulunmaktadır. Bağımsızlık günü olduğu için 9 Temmuz adı verilen, 140 metre uzunluğundaki bu cadde toplam 14 şeritlidir ve ne kadar hızlı yürürseniz yürüyün karşıdan karşıya tek seferde geçilememektedir.
Darbeler sırasında 1976-1983 yılları arasında 30 bin insan bir daha bulunmamak üzere kayıplara karıştığı 'kayıp insanlar' dönemi yaşanmıştır.
Bu dönemde insanların çoğunun hayatına askeri cunta tarafından son verildiğini ve anlatılanlara göre insanların bir kısmı kutuların içinde uçaklardan atılırken, bir kısmı ise ayaklarına ağırlıklar bağlanarak okyanusa atılmıştır. Bu sebeple de çoğu insanın bedeni bulunamamıştır. Şimdilerde bile ülkenin her yerinde hala bu kayıp insanlar için anıtlar yapılmakta ve anma etkinlikleri düzenlenmektedir.
Arjantin’de içtiğiniz biraların üzerinde ülkenin önemli siyasi liderlerinin isim ve resimlerini görebilirsiniz. Buenos Aires’teki Peron Peron Resto Bar 2013 yılında María Eva Duarte de Perón, Arjantin Başkanı Juan Domingo Perón'un ikinci eşi adına “Evita” adlı bir bira çıkartmıştır. Ardından Cristina Fernandez de (KirchnerArjantin Devlet Başkanı Yardımcısı) ve eski devlet başkanı olan eşi Néstor Kirchner ile. “Double K” isimli bir bira çıkarttı. Karşı parti de Eski Arjantin Devlet Başkanları olan Hipolito Yrigoyen adına 3 farklı bira çıkarttı.
Dünyanın birçok ülkesinde aynı cinsiyetli kişilerin ilişkilerin düşüncesi bile kurulmayıp, ilişkileri bir tabu kabul edilirken, Arjantin 2010 yılında aynı cinsiyetten olanların evliliklerini kabul etmiştir. hatta Arjantin Güney Amerika’daki aynı cinsiyet evliliğini onaylayan ilk ülke olmuştur.
Güney Amerika’da yetişen “Ilex Paraguayensis” isimli bitkinin yeşil yapraklarından yapılan bir çay olan mate, yuvarlak bir deri ya da metalden yapılmış bir kâsenin içinden demir bir kamış aracılığı içilmektedir.Arjantin yanı sıra Paraguay, Uruguay, Bolivya ve Brezilya’da da çok popüler olan bu çayı Türkiye’de birçok aktarda bulabilirsiniz.
Nüfusun %94’ünu Hristiyanların oluşturduğu ülkedeki en ilginç topluluk Diego Maradona sevenleridir. Onlara göre futbol bir din ve bu dinin tanrısı da Diego Maradona'dır. Kendilerine “diegoryan” adını veren bu topluluk Diego'nun şerefini bir kilise kurmuşlar ve Maradona’nın doğduğu günü yılbaşı, kutsal kitaplarını ise Maradona’nın hayatını anlatan bir kitap olarak belirlemişlerdir.
3 kilometre genişliğinde ve 140 metre uzunluğunda.. hayal gücünü ve vizyonunu beğendim admincim :)
pandemide dolar milyonerlerine koronavirüs vergisi getirmişlerdi. martin guzman bankalardaki dolar hesaplarini bloke edip milliyetçi soylemlerle hepsini peso ya çevirmişti hemen ardindanda pesoyu %40 devalue etti. bir kereliğine yaptılar. bizde de ÖTV'yi bir kereliğine alınacak dendi ama en azından bizimki gibi kalıcı olmadı. :)) bu arada meta çayını denemiştim iştah azaltıyor FYI :)